Bölüm 58

5.9K 491 108
                                    

Mavi'nin ağzından;

 "Ya bizim canımız ya onların değil mi Orhan?" Annem olan kadın, yine ne işler çeviriyordu acaba diye düşünüyordum o konuşurken. Yaptığı her hareket, verdiği her karar yüzünden hep başkaları acı çekmişti. 

 "Sakın Dalan! Sakın bunu yapma!" Orhan hem bağırıyor hem de anneme doğru koşmak için kıpırdanıyordu. Ama koşmadı. Onun yerine şok geçirmiş gibi bu tarafa bakıyordu. Neye baktığını anlamak için döndüğümde annemin elindeki tahta parçasını göğsüne doğrulttuğunu gördüm. 

Ne yapmak istediğini anlamam biraz uzun sürmüştü. Peki başkası olsa başka bir evlat olsa şu an ne hissederdi? Çünkü benim hislerim yok gibiydi. Sanki özellikle şu anda bütün sinirlerim alınmış gibiydi. Ne hissedebiliyor ne de hareket edebiliyordum. Tamamen uyuşuk bir şekilde sonunu bildiğim anı yaşıyordum. 

"İşte açığın bu. Mavi ile Zuhal'in ölmesini istiyorsun. Çünkü onlar ölürse büyü ikimizi hayatta tutar. Ama biz ölürsek onları seçer. Öyle değil mi?" Başından beri gözümün önünde duran gerçekti bu. Sanki beynim, özellikle anlamamayı seçmiş gibiydi. Cevap çok basitti işte. Ya onlar ya da bizdik. Ve az sonra annem kendini öldürecekti. Evet, daha az önce onu suçlamış ve ölmesini ben istemiştim. Peki ama şimdi neden boşlukta gibiydim? 

"Hayır Dalan! Bunu yapma. Bizi öldürme. Beni çok sevdiğini söylemiştin. Hatırlamıyor musun? Hani sana heyecan veriyordum? Benimle her şey çok farklıydı. Hatırladın mı? Sonsuza kadar mutlu olabiliriz aşkım. Hadi, yanıma gel. Sadece bir adım kaldı. Sonra sonsuza kadar özgürüz. Sonsuza kadar birlikte olacağız."

"Mavi, oğlum, seni hep çok sevdim. Bunu unutma lütfen. Zuhal, senin iyi bir kız olduğunu biliyorum. Lütfen oğluma sahip çık. Daha önce de konuştuğumuz gibi. Ve Tales... Sana yaşattıklarım için özür dilerim. Seni gerçekten çok sevdim. Ve hep seveceğim. Her ne kadar gözlerinde başka bir kadının ateşini görmüş olsam da. Asu, o yüzden Tales'e iyi bak." Sadece seni sevdim demekle geçiyor muydu her şey? Babamdan özür dileyince affetmiş mi olacaktık şimdi? Yumruklarımı o kadar sıkıyordum ki tırnaklarım tenimin derinlerine geçmişti artık. O, kendini öldürecekti işte şimdi. Gidip durdursana Mavi durdur hadi onu! Ama neden? Neden durdurayım ki? O ölmezse biz öleceğiz. Yaptıklarının bedelini o ödemeliyken neden şimdi durdurayım ki? Peki onu kaybedince rahatlayacak mısın Mavi? O, kendini öldürünce bütün kinin gidecek mi? Hadi durdursana onu! Başka bir çaresi vardır elbet bu sorunun. Onu buluruz. Annenin ölmesine gerek yok.

"Sen ne diyorsun Dalan? Kendine gel. Sakın aptalca bir şey yapma." Babam da durumu fark etmiş olmalıydı. İşte o koşuyordu. Onun yaşadıkları daha ağırken yine de durdurmaya çalışıyordu. Niye duruyorsun Mavi peki sen? Ama bedelini ödemesi lazım değil mi? Hayır, kendini öldürmesi gerekmez. Zaten hepimizin nefretini kazanarak yeterince bedel ödemedi mi? Hadi koş ve onu kurtar. Baban da yanında şimdi. Sen de git. 

Artık gerek kalmamıştı. Orhan'ın çığlıkları arasında annem, kazığı kalbine sapladı. Yavaşça canlılığını yitiren o gözler, bana bakıyordu. Sevgi doluydu o gözler. Sanki görünmez güçler bırakmıştı bedenimi. Anneme olan nefretim akıp gitmişti. O, yeniden annem olmuştu. Benim için, bizim için kendi canından vazgeçen annem... Bedeni taşlaşıp havaya karışırken bile bana hayran hayran bakan annem olmuştu. 

"Annne! Anne! Lütfen geri gel! Anne, yapma! Seni seviyorum. Özür dilerim. Seni çok seviyorum. Gitmeeee!" Ellerimden kayıp gitmişti işte. Ben, kurtaramamıştım onu. Doğrusunu söyle Mavi. Sen onu kurtarmadın. Neden nefret yoktu artık içimde? Keşke olsaydı. Eğer hala nefret ediyor olsaydım, bu kadar yanmazdı canım. Nefes alamıyordum sanki. O anın içinde sıkışmış gibiydim. 

Mavi IsırıkHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin