Gecenin zifiri karanlığında uzun elbisemle, elimde tanımadığım bir adamın eliyle koşuşturuyordum. Hayatını kurtarmak istediğim kişi sayısı artmıştı. Mavi dışında şimdi kurtarmak istediğim Feyza ve onun çılgın babası da vardı. İkisi de ölü gibiydi. Ya da ölüyor gibi. Onları da kurtarmak istiyordum artık. Kapının önünde durup soluklandım. Tam kapıyı çalacaktım ki içeriden gelen sesler beni engelledi. Feyza'nın yakarışlarını dinliyordum şimdi.
"Bana nasıl söylemezsin baba nasıl? Saklanabilecek bir konu mu bu? Ben böyle her gün ölmek için dua ederken nasıl söylemezsin? Bana nasıl kıydın? Ölümsüz falan değilim ben! Çünkü beni bugün öldürdün sen. Bir kez daha!" Bir kez daha? Neden bir kez daha? Daha önce bu kadar büyük ne yapmış olabilirdi ki bu adam? Adımlarım geri gitti. Bu kadar acı doluyken onu sakinleştiremezdim. Kemal'e dönüp kafamı salladım. Kaşlarını çattı. Kapıyı çaldı.
"Ne yapıyorsun? İşe yaramaz şu an bu yaptığın. Hadi bırak." diye söylensem de artık çok geçti. Kapıyı Mavi açtı. Kemal içeri daldı. Feyza'nın ağlaması yarıda kesilmiş hıçkırıklarla olan biteni anlamaya çalışıyordu. Kemal, Feyza'nın kolundan tutup ilk odaya götürdü. İyi olan şuydu ki Feyza karşı koymuyordu. Kemal, odanın kapısını kapattı. Tuğrul amcaya ve Mavi'ye sessiz olmalarını işaret edip kapıya kulağımı yasladım. Birbirleriyle bakıştıktan hemen sonra onlar da aynısını yapmıştı.
"Feyza, ağlamak istiyorsan ağla. Sana ağlama demeyeceğim. Sadece son kez ağlamanı istiyorum. Çünkü sen, her ağladığında benim canım yanıyor. Köyde seni bazen gizli gizli izliyorum. Gözünden yaşlar akıyor. Hemen siliyorsun. Mutluymuşsun gibi davranmaya devam ediyorsun. Mutlu olmadığını biliyorum. Bırak seni mutlu edeyim. Benimle mutlu ol. Sonsuza dek."
"Bilmiyorsun Kemal. Seninle sonsuza kadar mutlu olamayız. Sen öleceksin zamanı gelince. Sonra ben yine böyle yalnız kalacağım. Sonsuza kadar acı çekeceğim. Seni çok özlerim. O zaman ne olacak?"
"Sen de bilmiyorsun ama ben zaten ölümsüzüm. E bir ömür dırdır çekmek çok zorken sonsuza kadar çekmenin çok çok çok daha zor olacağını biliyorum ama katl..."
"Ne dedin? Ölümsüzüm derken? Şaka mı bu? Herkes ölümsüz sanırım. Hepimiz ne içtik bu akşam tam olarak? Rüya mı görüyorum ben?"
"Sana sonra neden böyle olduğumu anlatırım ama tam olarak senin gibi olmasam da ölümsüzüm. Yani sonsuza kadar ölümüm dışında elbet seni ağlatacak başka şeyler bulurum. Ama asla yalnız ağlamazsın." Sesler kesilmişti. Ne yapıyorlardı acaba? Bakışıyorlar? Feyza onu dövüyor? Hayır! Kapıyı sessizce araladım. Öpüşmelerini beklemiyordum. Tuğrul amca sinirlense de kabullenmiş gibi görünüyordu. Mavi'nin keyfi yerindeydi. Kapıyı kapatıp üçümüz de koltuğa kendimizi bıraktık.
Kemal ile Feyza el ele odadan çıktı. Kemal hepimize iyi geceler dileyip gitti. Feyza hem mutlu hem rahatsız görünüyordu. Kolundan çekip odaya götürdüm.
"Korkma! Kemal'in sürükleyip öptüğü gibi öpmem seni. Sadece özür dilemek istiyordum. Bu gece için." dedim sürüklerken.
"Beni öptüğünü nereden biliyorsun ki?"
"Şey, gizli gizli izledik baban falan da." Gülümsedi.
"Bu geceden anladığımız sen çok açık sözlüsün. Hatta biraz fazla." Omzuna dokunup ben de ona sırıttım.
"Aklıma takılan bir şey var. Hazır konu açık sözlülükten açılmışken onu da sormak isterim."
"Durma, yolla gelsin."
"Babanın sana daha önce de mi hayal kırıklığı yaşattığı oldu? Sanki öyle bir şeyler söylüyordun da. Merak işte." Derin derin iç çekti. Sanki bütün cevaplar bu soruda saklıymış gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Isırık
FantasyBilmediğin bir şeyi asla ısırma. Sonunda ne olacağını bilemezsin.