Mavi bana sarılırken kafam boşalmıştı sanki. Omzuma öpücük kondurdu.
"O kadar çok korktum ki sana bir şey oldu diye. Ölüyordum."
"O yüzden mi hemen Helen'e koştun?" Yorganı açıp yatağa uzandım.
"Ama sana neler olduğunu anlattım, anlattılar ya!" derken Mavi de yanıma uzandı. Gitgide sırnaşırken gülümseyerek onu iteliyordum. Konuyu değiştirmek için konuşmaya başladım.
"Amcan çok zeki biri. Hemen her konuyla ilgili mantıklı bir açıklaması var." Benden karşılık alamayan Mavi pes edip yorganını itelerken bana cevap verdi.
"O eskiden de öyleydi. Köyümüzün en zeki kişisiydi. Zaten o yüzden onu liderimiz seçmiştik. Büyücünün köyde kalmasına izin verene kadar, ben de onun sözlerine hep inanır, hiç dışına çıkmazdım." Yeniden omzumu öpmeye başlayan Mavi'yi itmeye devam ediyordum.
"Bir dakika. Büyücü ile amcan tanışıyorlar mıydı yani?" Çok saçma bir şey sormuşum gibi bana baktı.
"Aynı köyden geliyoruz aşkım. Kaybolmamın nedeni dışında her şeyi o da biliyor doğal olarak."
"Haklısın. O zaman ortaya kocaman bir soru işareti çıkmıyor mu?"
Tek kaşını kaldırıp kenara çekildi. Doğrulup bana ne demek istediğimi sorarcasına baktı.
"Büyücüyü tanıyorsa neden bize tanımadığı biri gelip babanı diriltmesine yardım etti gibi anlattı ki? Bunu baştan beri nasıl fark edemedim ben? Babanın düşman olduğu kişi aynı zamanda bizim de düşmanımız. Aynı kişiler yani. Ve sonuçta Tuğrul senin amcan. Adı üstünde amcan, amcan olduğu için tabi ki de o da tanıyordu büyücüyü. Peki bize neden aynı kişiler olduğunu söylemedi? Sonuçta onu tanıyordu ve nasıl biri olduğunu biliyordu."
Mavi rahatsız olmuş görünüyordu. Ama rahatsız olmasının sebebi bahsettiğim gerçekler miydi yoksa benim söylememden amcası hakkında böyle konuşmamdan mı rahatsız olmuştu? Benden uzaklaşırken anladım ki ikinci düşündüğüm doğruydu. Alınmış görünüyordu. Tam kendimi savunacaktım ki o konuşmaya başladı.
"Bize olayları anlattığı zaman bunu benim de düşünmediğimi mi sanıyorsun? Fark etmediğimi mi?" Aslında bana alındığı için onunla konuşmayacaktım. Onun ailesi demek benim ailem demekti. Ben bunları düşünürken amcasını suçlamak istememiştim. Sadece aklıma takılan, haklı bir soruyu sormuştum. Eminim ki bu durumun mantıklı bir açıklaması vardı. Ama Mavi, beni tamamen yanlış anlamıştı. Onun cevabını dinlemek için pür dikkat gözlerine baktım.
"Çok düşündüm tabi ki bunu. Dünyanın en zeki kişisi olmadığımı biliyorum. Ama aptal da değilim. Yalanını yakaladım elbet ben de. Sonra ona sormaya karar verdim. Ama sormadım. Çünkü aklıma bizim ailenin erkeklerinin çok gururlu oldukları geldi. Hem de çok fazla. Biraz da kibirliyizdir. Ama kötü insanlar değiliz. Belki birazcık. Ama düşündüğün gibi arkamdan iş çevirecek de kendi öz yeğeninin hayatını cehenneme çevirecek kadar değil. Onun hatası, aynı adama ikinci kez güvenmek sadece. Diyorum ya gururluyuzdur diye o da bu yüzden yanıldığını kabullenememiştir. Bize de söylemeye çekinmiş, utanmıştır. Ki zaten yalanının ortaya çıkacağını tahmin etmiştir. Bu durumu elbet bir gün anlayacaktık. Bence iyice paranoyak oldun sen. Her taşın altına bakmaktan vazgeçmen lazım. Haklısın, ona sözüm yok. Çoğu konuda ben de paranoyak oldum. Ama birbirimizi suçlamaya başlarsak işte o zaman kaybederiz."
Kabul etmem gerekirdi ki Mavi'nin söylediklerinde mantıksız olan tek bir cümle yoktu. Hatta benim için paranoyak demesini bile belli bir yere kadar kabul edebilirdim. Yine de söylediklerine inanmaya direniyordum. Ya bana kızmış olduğu için böyle davranıyordum ya da gerçekten Tuğrul Amca'ya karşı şüphelerim vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mavi Isırık
FantasíaBilmediğin bir şeyi asla ısırma. Sonunda ne olacağını bilemezsin.