Bölüm 9

76 15 0
                                    

Çocuklar geç saatte biten işlerinin ardından eve dönüyorlardı. Evde neyle karşılaşacaklarını bilmelerine rağmen hiçbiri stresli ya da gergin değildi. Nasıl olsa durumlarını görmüşlerdi. Daha kötü bir hale gelmedikleri sürece sorun yoktu.

Çocukların birkaçı uyurken diğerleri telefonlarına gömülmüştü. Wooyoung bugünkü pratiklerinin kaydını izliyordu. Bir diğer uyanık kişi olan Yeosangsa telefonunda oyun oynuyordu. Uykusu yoktu ve gelecek gibi de değildi.

Ön koltukta olup uyanık olan Hongjoong ise düşüncelerine öyle bir dalmıştı ki gözlerinin ışıldadığının farkında değildi. Sol elinin baş parmağını sertçe ısırıyordu, çoktan zedelemişti ama bunun da farkında değildi. İyileştiklerinde nasıl davranacaklardı, zor anlarında yardım edecekler miydi? Duygularına hangi anda yenik düşmüştü de kamera onu hiç yakalayamamıştı? Sahnedeyken bu olursa nasıl başa çıkabilirdi? Hiç öteki tarafa geçmek zorunda kalacaklar mıydı?

Ne zamanki araba bir çukura girip sallandı düşüncelerinden sıyrıldı. Başını kaldırıp yola baktı. Ne? Burası eve giden yol değildi. "Neredeyiz?" dedi arabayı süren çalışana.

"Eve gidiyoruz."

"Tamam ama bu yolu bilmiyorum." Diretti kaptan. Işıklandırmanın bile seyrek olduğu bir yerdelerdi. Şehir merkezinden buraya gelene kadar nasıl fark etmemişti?

"Yolda çalışma olduğu için buraya saptım. Sen de uyuyup dinlenmelisin."

Hongjoong ona şüpheyle baktı. O kadar uzun süredir dalgın olduğunu düşünmüyordu. Araba bir tümsekten geçip tekrar sallandı. Hongjoong bu kadar sallanmaya şaşırdığı için göstergeye baktı. 173 gösteriyordu. "Hey, yavaş git, hala şehir içindeyiz."

"Sorun yok, sen dinlenmene bak." Dedi çalışan biraz daha gaza yüklenip.

Kaptan aklına gelen şeyle kemerini çıkardı. Hız 200 olduğunda bir kapı açılacaktı. Adamın üzerine atladığında ise araba sağa sola savrulmaya başladı. Bu arabayı durdurması gerekiyordu. Yoksa hepsinin sonu gelecekti. Savrulmaya uyanan diğerlerine döndü hala sürücüyle boğuşurken. "KAÇIN!"

San çok düşünmeden kayan kapıyı açtı ama araç çok hızlıydı. Atlarlarsa ölüme bile neden olabilirdi. Yunho abisinin yanına gidip adamın koltuğunu yatırdı. Onu oradan çıkarmak daha mantıklı bir kaçma planı olurdu. Koltuk geriye yatınca Hongjoong adamın bacağını sertçe çekti ve gazdan ayırdı ayağını. Jongho gelip adamı arka koltuğa çektiğinde sürücüsüz kalan araç yoldan çıkmaya başladı. Yunho hemen yerine geçip direksiyonu düzeltmeye çalıştı, sertçe frene bastı. Araba kayarak durduğunda sonunda tehlike geçmişti.

"Onu dışarı çıkar." Dedi Hongjoong, Jongho yanındaki Yeosang ile adamı çekiştirerek indirdi. Peşinden diğerleri de inip nefeslerini düzenlemeye çalıştılar. Kaptan adamın karşısına geçti. "Kimsin ve neden kapı açmaya çalışıyordun?"

Adam cevap vermedi. Birebir çalışanları gibi görünüyordu ama belli ki o değildi. Hongjoong onun göğsünden sarkan zinciri gördü. Meraklanıp elini uzattı. Ama adam sanki bir köpek gibi tükürükler saçarak bağırdığında geri kaçındı. O şeyin önemli olduğunu anlayıp tekrar uzandı. "Çenesini tutun." Arkasına geçen Yunho adamın çenesini kavradı ve sabit tuttu. Hongjoong zinciri çektiğinde ufak bir kum saati geldi beraberinde. Akıyordu. "Ne bu?"

Adam gülmeye başladığında Hongjoong zinciri çekip saati eline aldı. Meraktan saati ters çevirdiğinde hala aynı yöne akmaya devam etmesiyle içine yerleşen korkuya engel olamadı. Zamanla oynanmıştı sanki. "Ne kadar süre geçti biz arabaya bineli? Bizi nereye getirdin?"

"Her biriniz için bir gün." Dedi adam sırıtmaya devam ederken.

Sekiz gündür yoldalardı. Bu saat zamanı alıp götürmüştü, bu adam da onları götürmek için buradaydı. Hongjoong sinirle elindeki kum saati sıktı ve camı parçaladı. Parmaklarının arasından akan kumla önce yer kükredi ardından gök. Akım durmuştu. Aklı da durmuştu. Gözleri sinirle parlarken elindeki camları adamın yüzüne sertçe sürdü ve yanaklarına sapladı. Çığlıkları boş yolda yankılanırken bununla yetinemeyeceğini hissetti. Saçından kavradığı adamın başını geri yatırıp elinde kalan camları ağzından içeri attı. Eliyle itip boğazına kadar itti. Adam çırpınırken elini çekti ama tekrar kaldırıp sert bir yumruk indirdi.

THE DOORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin