Bölüm 38 :)

58 6 13
                                    

Özlediniz mi beni :) 

Özür niteliğinde bir bölümle geri döndüm. Şimdiden iyi eğlenceler :)

*** 

Chan yukarı bakıyordu. Gözünü kısa aralıklarla oradan ayırsa da sürekli bakmıştı. Günleri saymak ve buraya canlı gelen olursa diğerlerini uyarmak için. Çoktan dört gün olmuştu. Aşağı atılan cansız bedenlerden başka ziyaretçileri olmamıştı. Dışarıdaki sesler azalsa da bitmemişti. Belki de bekçiler yemeklerin hepsini tüketmişti.

"Buradan ne zaman çıkacağız?" diye sordu Changbin. Kokuya alışmışlardı ama daha fazla kalmak istemiyordu.

Hongjoong başını kaldırıp çukurun tepesine baktı. "Işık normal duruyor ama bakmadan bilemeyiz."

"Sen ne kadar kalmıştın önceden?"

"Bir hafta."

Chan homurdanıp başını eğdi. Boynu ağrıyordu. Buradan çıkmaları için üç gün daha mı geçmesi lazımdı yani? "Ben çıkıp bakacağım." Dedi ve kenara doğru yürümeye başladı. Ancak Hoseok onu durdurdu. "Bizimkilerden biri gitsin, uçmak daha mantıklı. Jimin-ah, sen kontrol eder misin?"

Jimin başını korkuyla çevirdi. Bakamazdı. Kanatları... onların eski halini alması mümkün değildi. Ne yalan uyduracağını bilemeden Taehyung araya girdi. "Hyung onunkilerden biri kırıldı, unuttun mu? Ben bakarım." Taehyung yığılı cesetlerin üzerinde zor bela ayakta durup omuzlarını gevşetti. Kanatları sırtını yırtıp çıktı ve onları bir kez çırptı.

"Kenara çok yaklaşmayacağım." Dedi ve güçlü bir çırpma ile bir anda havalanıp yukarı doğru fırladı. Arkasından bakanlar onun hızına ve kuvvetine hayranlıkla baktı. Jisung "Beni de uçurur mu?" diye sordu arkasından bakmaya devam ederken. Namjoon gülüp başıyla onayladı. Taehyung güçlüydü.

Yukarıdaki oğlan çukurun kenarına çok yaklaşmadan etrafına baktı ve kanatlarını gevşetip kendini aşağı bıraktı. Yere yaklaşmadan önde kısa bir kanat darbesiyle hızını kesti ve cesetlerin üzerine indi. Ceset ayağının altında dönünce birinin üzerine düşüp oturdu.

"Ne gördün?"

"Yıkım. Bekçiler evleri yıkmışlar, birkaç bina kalmış ayakta. Yukarıda daha kötü bir koku var. Bağırışlar geliyordu ama daha önce gördüğümüz ışık da bekçiler de yok. Artık güvenli olmalı."

"Çıkalım mı?" diye sordu Namjoon. Hongjoong başıyla onay verdiğinde nasıl çıkacaklarını düşünmeye koyuldular. Taehyung'un herkesi sırayla çıkarması asla bir seçenek değildi. Tırmanacaklardı. Bir kere içeri atlamışlardı, düşmek pek fark yaratmazdı. Şanslılardı ki kuyunun duvarları düz bir yüzeye sahip değildi. Tırmanmaya başladıklarında Taehyung onlardan önce çıktı ve bazıları yüzünü astı bile.

"Bazılarımız uçamıyor." Dedi Mingi.

"Güya ben de uçabiliyordum." Dedi Jimin gülerek. Kanat mevzusunu Yoongi hyunguna kavuşana kadar söylemeyi düşünmüyordu. Herkesi dehşete uğratma işini sonra yapacaktı.

Tırmanış yarım saat kadar sürdü. Eller ve bacaklarda kesikler açılmıştı ama tepeye ulaşan diğerlerine elini uzatmaktan çekinmedi. Sırayla birbirlerini çektiler. En son kişi de çıktığında biraz toprakta uzanıp dinlenmek istediler ama orada Taehyung'un bahsettiği dehşet verici koku vardı ve çok duramadılar. Şehrin etrafından sahile inmeye karar verdiler.

Chan kaptanın yanına gelip "Sence bu beyaz ışık yeşil ışığın da habercisi olur mu?" diye sordu. Kuyuya indiklerinden beri bunu düşünüyordu.

THE DOORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin