Bölüm 13

64 14 4
                                    

Önceki gece yaşanan olaylar sanki üzerlerinden geminin kendisi geçmiş gibi hissettirdiği için SKZ üyeleri eve dönmek için basit bir kapı açıp gittikten sonra üyeler uyumuştu. Hwa ise kaptanının başında beklemişti ama bir süre sonra yorgunluk ağır geldiği için hemen yanında uyuyakalmıştı. Evin içinde çalan bir alarm tetikte uyuyan çocukları uyandırmıştı. İlk kalkan Yunho oldu ve inatla çalmaya devam eden alarmı kapatmak için telefonu aradı. Kanepelerden birinin altında bulduğu telefonun ekranına sinirle vurdu.

"Sabah sabah çok ses yapıyorsun." Telefonu bırakıp kanepeye oturdu. Bedenini geriye bırakıp biraz daha uyumak için hazırlandı ama diğerlerinin çıkardığı sesler ona engel oldu.

"Kim alarm kurmuştu ki?" Dedi Yeosang oturma odasına girerken. Adımlarını diğerine doğru attı ve yanına oturdu. "Şirkete de gitmeyeceğiz, izinliyiz."

Yunho telefonu tekrar eline aldı. Kimin telefonu olduğuna bakacaktı ama alarmın bildirimi daha çok dikkatini çekti. Doğrulup oturdu. "Daha önceki restoranda, sabah onda buluşalım, bu sefer birlikte gelin." Yunho koltuktan kalkıp abisinin odasına koşturdu peşindeki Yeosang'la.

Kapıyı açıp "Hyung! Dün gece eve biri girmiş!" diye bağırdı. Tabi iki abisini sarılıp da uyur halde bulmayı beklemediğinden anlık dursa da tekrar seslendi. "Seonghwa hyung!" Seonghwa başını kaldırsa da yorgunluktan geri indirdi.

Hongjoong irkildi ve yavaşça gözlerini açtı. "Ne oluyor?"

"Hyung dün gece eve biri girip bu alarmı kurmuş." Dedi ve telefonu abisine verdi. Hongjoong bir kolunu diğerinin bedeninden çözüp telefonu eline aldı. Notu okuduğunda aklına ilk gelen kişi tabi ki RM hyungtu. Ancak nedense sessizce gelen kişinin Suga hyung olduğuna emindi. "Diğerlerini kaldırın." Dedi.

İki küçük odadan çıkarken başını çevirip bir koluna sarılmış olan adama baktı. Çok yorgun duruyordu. "Hwa, kalkmalısın." Seonghwa burnunu ötekinin omzuna sürttü, uyanmamak için direniyordu. "Hwa-ya." Dedi Hongjoong daha yüksek bir sesle.

"İzinliyiz." Dedi. Sesi itiraz eder gibiydi.

"Bir saat içinde BTS sunbaenim ile buluşacağız." Dediği anda Seonghwa başını kaldırdı. Aceleyle yataktan atlayıp banyoya koşturdu. "Bir saat mi!" diye bağırdı giderken. "Evet!" dedi Hongjoong arkasından. Süreyi teyit ettikten sonra Hongjoong yavaşça doğruldu. Kazağını çekiştirip çıkardı ve göğsündeki ezik yüze baktı.

Dün gece anlattığı şeyleri kaptanın anılarında görmüştü. Nasıl mücadele ettiğini, ne kadar acı çektiğini, neleri kaybettiğini... onu, kendini öyle izlemek kalbini öyle bir üzüntünün içine düşürmüştü ki gece sıkça uyanmış ve eliyle göğsünü kontrol etmişti. Ailesiyle huzurlu bir hayat yaşayan adamı en dibe çekmeyi başarmışlardı, bu büyük bir işkenceydi.

Odanın kapısı açılınca elini göğsüne yasladı, beceriksizce yüzü saklamaya çalıştı. Gelen Wooyoung ise ezik yüzü umursamayıp kendini abisinin üzerine attı. "Hyung! Dün gece çok korktum!" kollarıyla omuzlarına sıkıca tutundu.

Hongjoong bir kolunu sırtına doladı, eli ise saçına çıktı. Yavaşça okşadı kabarık saçlarını. "Geçti artık. Gece iyi uyuyabildin mi?"

"Hayır hyung, Wooyoung bütün gece yanımda ağladığı için uyuyamadım!" dedi ve başını geriye çekti. "Bir süre sonra Yunho dayanamayıp ikimizi kendi yatağına çağırdı. Ancak o zaman uyuyabildik."

"Oh..." dedi üzgün bir tonla. İki Wooyoung'un da ağlamış olması onu üzmüştü. "Şimdi daha iyisiniz değil mi?"

"Evet! BTS sunbaenim ile buluşacağız! Gidip süslenmem lazım!" neşeli sesiyle hevesle konuşup abisinin yanından kalktı ve odadan çıktı. Hongjoong onun hevesine güldü. Kendisi de yataktan çıkıp hazırlanmak için önce banyoya gitti.

THE DOORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin