Bölüm 10

62 15 0
                                    

Kaptanın düşünülenden hızlı iyileşmesi herkesi şaşırtsa da çocuklar kaptanın bunda parmağı olduğunu biliyordu. Kalbi durmak üzere olan biri nasıl olur da üç gün içinde iyileşebilirdi? Taburcu olacak kadar iyileştiklerinde eve gitmelerine izin verilmişti. Ne var ki PD onları yalnız bırakmamaya yeminliydi, bu yüzden yanlarına üç koruma ve iki çalışan vermişti. Yurtlarının yerini de kısa sürede değiştireceğini söylemişti.

Hastanede geçen günlerde onların yokluğuyla şirketin nasıl ilgilendiğini de öğrenmişlerdi. Çocukların doğal yaşam vlogu çektiğini söyleyen bir haber yapmışlardı, Atiny onları ormanın birinde kampta sanıyordu. Onlara ulaşmayı başaran diğer iki gurupsa yanlarına gelemedikleri için çiçek göndermiş, aramışlardı. PD üç gurubun arkadaşlığına şaşırsa da sevinmişti. İdol olarak başarı yakalamaya çalışan çocukların diğer guruplarla iletişiminin olması güzeldi.

Şimdi ise magazinden kaçmayı başarmış olmanın başarısıyla evlerine gidiyorlardı. Ancak Jongho gerginlikten tırnaklarını sökmek üzereydi. Yalnız kalmaları gerekiyordu. Evin halini o görmüştü. Çalışanların onlarla girmesi iyi olmazdı. Diğer insanlar tarafından o yumurtaların görülüp görülmediğini bilmiyorlardı ama riske de giremezlerdi. Yanında oturan Mingi ondaki gerginliği fark etti. Elini tutup sorarcasına baktı. Jongho çalışanın duyamayacağı bir şekilde fısıldadı. "Evdekileri görmemeleri gerek."

"O kadar mı kötüydü?"

"Korku filmi gibiydi."

Mingi başını çevirip öteki tarafta oturan kaptanına baktı. Yanında bir çalışan oturuyordu. Yine de ona doğru eğildi. "Hyung." Fısıldadı ve diğerinin dikkatini çekti. Kaptan ona doğru eğildi ne diyeceğini duymak için. "Evdekiler... Jongho dedi ki-"

"Hallettim ben onu."

"Ne- oh!" Mingi ötekiyle konuştuğunu gözünden beyaz bir ışıltı yansıyınca anladı. Hallettim derken? Onlar hastanedeyken gidip evi mi temizlemişti? Onun kafasında sorular birikirken Hongjoong başının üstünü okşadı. "Merak etme." Mingi başıyla onaylayıp tekrar koltuğuna yaslandı ve kaptanın ona dediklerini diğerine anlattı. Çocuk eğilip şimdi karşıya bakan kişiye baktı. Sağlıklı ve kendinden emin görüntüsü abisininkiyle aynıydı. Ayırt etmesi imkansızdı.

Eve geldiklerinde çalışanlarla birlikte yukarı çıktılar. Korumalar aşağıda kaldı. Kilidi çevirip kapı açıldığında evin içine dolan gün ışığı gözlerine ulaştı. Tertemiz ve sessiz olan ev, birkaç gün önce gelen çocuğu şaşırtsa da belli etmeyip içeri yürüdü. Evde oldukları zamandan daha temizdi ev!

Wooyoung ise meraklı bakışlarıyla bakıyordu etrafa. Diğerlerini görmeyi bekledi ama yabancılar varken ortaya çıkmayacaklarını da biliyordu. Yine de iyi olup olmadıklarını görmek istiyordu.

"Siz dinlenin, yiyecek bir şeyler hazırlayacağız." Dedi çalışanlardan biri. Çocuklar teşekkür edip odalarına gittiler. Hepsinin adımında sanki bir sürpriz bekliyorlarmış gibi bir ağırlık vardı. Yavaşça odalarına giriyor, her köşeye bakıyorlardı.

"Hoş geldiniz-"

"AH-" San'ın bağırışını kesen bir anda dudaklarına örtünen el oldu. Korkan çocuk onu tutan kendine baktı iri gözleriyle. Kapının arkasında beklenir mi ama! Elini itti. "Korkuttun beni!" dedi ve kapıyı kapattı hızlıca. Çoktan yatağına kurulmuş olan Yeosang ise ikisine bakıyordu sadece. Korkmamıştı bile. "Ne işin var burada, ya görürlerse!"

"Görmezler." Dedi omuzlarını silkip. "Odaya girerlerse hemen giderim."

"Nereye gidiyorsun?"

Çocuğun göğsüne parmağını bastırdı. "İçine-" San eline vurdu tekrar. "Ne bu sinir Choi San?"

THE DOORHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin