Biraz hüzünlü bir bölümle geldim. Kısa oldu çünkü gidişat için burada kesmeliyim. Yorum atarsanız sevinirim.
***
Show günü. Namjoon'la yapılan konuşmadan sonra hiçbir şey olmamıştı. Ne bir bekçiyle karşılaşılmış ne garip bir şey hissetmişlerdi. Herkes kendi çalışmalarına odaklıydı ama üç lider iki gecedir bir araya gelip plan yapmaya çalışıyorlardı. Seçenekleri çoktu ama hiçbirinin kesin çözümü yoktu. Kaçmaksa asla başarı getirmeyecekti.
Hongjoong onlar için ayrılan soyunma odasına üyelerine baktı. Bir kere daha yaklaşan savaşın farkında olup hiçbir şey yapamadığı için kendisiyle savaşıyordu. Bir daha o emirleri veremezdi, bir daha onların ipliklerini öyle çekemezdi, bir daha teslim olamazdı. Bu sefer yok edileceklerdi. Sonsuza dek.
Oturduğu yerden kalkıp hızlı adımlarla Hwa'ya yürüdü. Kolundan yakaladığı gibi hala makyajı yapılan adamı koltuktan kaldırıp dışarı çıkardı. Binanın koridorlarından hızla geçip yangın merdivenine çıktı peşindeki adamla. "Nasıl Kim olduğunu soruyordun değil mi?"
"Soralı baya oldu. Şimdi mi anlatacaksın?" dedi sitemli bir sesle.
"Hwa." İki elinden tutup gözlerinin içine baktı. "Oradaki birlikteliğimiz herkesçe bilinen bir şeydi ve biz bunu sonsuz kılmak istedik. Kamarada uzanırken bir anda 'Evlenelim mi?' diye sordun." Dedi gülerek. "Senin sorman hiç şaşırtıcı olmamıştı çünkü beni duyup yaptığını anladım hemen. Yunho'ya sana evlenme teklifi etmek istediğimi ama zorlandığımı söylemiştim daha önce. Üzerinden baya bir zaman geçmişti ve ben bir türlü beceremeyince sen yaptın."
Seonghwa ona güldü. Kalbi sıcacık olmuştu tatlı anıyla. Hongjoong cidden böyle işlerin adamı değildi. İstediğinde romantik olabiliyordu ama hala utangaçtı içerde bir yerde.
"Düğünümüz hemen sonraki gün yapıldı. Gemide. Herkes davetliydi. Üç Diyarın tüm aileleri. Bolca yiyip içip eğlemiştik o gün. Jimin hyung sana ipekten beyaz bir gömlek getirmişti gelin olduğun için. Son anına kadar giydin onu."
Son duyduğuyla gülüşü soldu Hwa'nın. Savaşı kaybettikleri zaman üzerinde 'gelinliği' vardı yani. Ne dramatikti. Yeni hayatının ilk gününde giyilen düğün kıyafeti aynı zamanda başka bir yeni hayatının başlangıcında da üzerindeydi.
"Seonghwa bir şeyi sakın unutma. Bana bir şey olursa-"
"Joong hayır-"
"Bana bir şey olursa bil ki her şeyim sensin. Her şeyim Hwa, her zerrem, sözüm, kaçışım, geleceğim, geçmişim, varlığım... bunu ben unutursam sen bana hatırlat."
"Hongjoong ne oluyor? Neden böyle konuşuyorsun?" Hwa ellerini bırakıp onun omuzlarına sarıldı. Neden ondan gidecekmiş gibi konuşuyordu? Gidemezdi. İzin vermezdi.
Hongjoong beline kollarını sarıp ona sıkıca sarıldı. "Güzel Hwa, yapamadıklarım için beni affet. Daha iyi bir kaptan ve eş olabilmek isterdim." Burnunu adamın boynuna gömdü gözleri dolunca.
Sonun geldiğini biliyordu.
Seonghwa yine başının yanından öptü onu. "Sen en iyi kaptan, en iyi eş ve en iyi babasın Hongjoong. Sen isteyebileceğimden fazlasısın. Lütfen gidecekmiş gibi konuşmayı kes. Kalbimi kırıyorsun." Hongjoong ona cevap vermedi. Ona sarılmanın keyfini sürdü sadece.
İdoller Show alanında gösterilen yerlerine oturtulduktan sonra Show için yayınlar başladı. Her yerde kameralar vardı ve ışıklar göz acıtıyordu. Hongjoong yan yana oturdukları Stray Kids liderine bakıyordu, ikisi yoğun bir bakışmanın içindeydiler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
THE DOOR
FantasíaBir anda kötü ikizinizi karşınızda gördüğünüzü düşünün. Size ve sevdiğiniz her şeye zarar veren biri. Gün doğumunda bütün kanıtlarıyla yok olan bir canavar. peki ya sizden başka kişilerin de başına geldiğini öğrenseydiniz? Peki ya çok daha ağır sır...