Yorgun

1.9K 157 33
                                    

Oy vermeyi unutmayalım arkadaşlar
Keyifli okumalar

🌴

Yaşam serüvenimiz içerisinde bizi belki de en acı ve çaresiz bırakan yegâne tek gerçek ölümdür. Herşeyin bitişi, sevdiğini bir daha görememe, dokunamama ve bundan sonraki hayatında vücudunda nasıl bir değişiklik olacağını bilememek gibi birbirinin ardında gelen acıların başlangıcı...

İnsanoğlunu beklenmedik bir şekilde yakalardı. Yaşanılan derin üzüntüyü ve kaybın ardından yeniden hayata tutunmak, hayatın dengesini kurabilmek ve bunu başarmak sabır ve zaman isteyen süreçler olgusunu beraberinde getiriyordu.

Fakat işin içine birde cinayet girdi mi! Bu acı ve yas tutma olayı ne kadar sürerdi dersek? İşte o da kişinin kendisine bağlı bir durum olarak gelişiyordu. Kimisi yıllarca birşey yapmadan yas tutarken, kimisi de intikam alarak bir nebzede olsa yüreğini soğutmak istiyordu.

Kenan'da, Gizem'in otopsi raporu çıkana kadar İstanbul'da sevdiği kadının ailesi ve babasıyla beraber hastane koridorunda yıkılmış bir şekilde bekleyip, raporun tamamlanmasını sonra da dini inanç değerlerine göre Gizem'in bedeni hırpalanmadan bir an önce defin edilmesi gerekiyordu.

"Metaneti koru yavrum, Allah büyüktür. Elbet bunu yapan bulunacaktır" Seydi bey, ayakta zor duran oğluna sarılarak bulduğu ilk sandalyeye oturttu. Ne yapacağını, ne söyleyeceğini şaşırmıştı.

Dün oğlu arayıp haber verince hiç beklemeden büyük oğluna bir bilet ayarlamasını söylemiş, sonrasında evden çıkarak havalimanına gitmiş ve atladığı ilk uçakla oğlunun yanına gelmişti. Oğlu her ne kadar soğuk kanlı davransada gözlerinin akı kıpkırmızı olmuş bir şekilde, sevdiğinin ismini sayıklıyordu.

Seydi bey, oğlunun yorgun yüzünü avuçları arasına alarak kafasını omzuna bastırınca Kenan'ın gözleri kendiliğinden kapandı. Gözünden akan iki damla yaş ve bitkin bir sesle "Baba biz nişanlanacaktık biliyor musun? Önümüzdeki haftada seni alıp Gizem'i ailesinden istemeye gidecektik"

Oğlunun acı ama sessiz haykırışları Seydi beyinde ağlamasına ve omuzlarının titremesine neden olmuştu. Nasıl teselli edeceğini bilemiyordu. Yada böyle bir durumda teselli vermek neye yarardı.

Ağzını açıp tam konuşacaktı ki güvenlikçilerden biri doktorun kendilerini beklediğini ve darp raporunun çıktığını söylediğinde, Kenan'ın vücudu daha bir kasılmıştı. Babasının desteğiyle ayağa kalktı ve sarsak adımlarla hızlıca doktorun yanına giderek titreyen dudaklarını oynattı.

Kısılmış sesiyle "Doktor ne oldu? Rapordan ne çıktı" deyip, yorgun gözlerini Gizem'in babasına çevirdi. İkisi bir süre acı acı birbirine bakıp doktora döndüler.

"Birazdan komiser de burada olur. Raporu onlara teslim etmek zorundayız Kenan bey. Ayrıca komisere herşeyi anlattım. O sizlere gereken bilgiyi verecektir"

Kenan, komiseri beklemenin bir anlamı olmadığını düşünerek arka cebinden cüzdanını çıkartıp komutan kimliğini gösterdi. Fakat kendisi kolluk kuvvetlerde olmasına rağmen, bu işi polisler halletmeliydi. Çünkü bu polislerin göreviydi. Yani doktor polis dışında pek kimseye bilgi veremezdi.

"Komiseri bekleyemem doktor. Sen bize rapordan bahset sonra ne yapıyorsan yap, o katil ile ilgili herhangi bir iz çıktı mı çıkmadı mı?"

Kenan'ın sinirli sesine tezat olarak, Doktor birkaç saniye Kenan'ın yıkılmış yüzüne bakadurdu ve dudaklarını birbirine bastırıp kafasını iki yana olumsuzca salladı.

YABANCI YÜREK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin