Karartı

1.4K 120 22
                                    

Yarı kapalı gözleriyle kulağına tuttuğu telefonla annesiyle konuşuyordu. Başını altındaki beyaz yastığa gömmüştü. Bakışları ise soğuktan dolayı tavanda kurumuş sinekteydi.

"Tamam anne iyiyim, beni daha fazla merak etme" sıkılmış gibi gözlerini devirdi Kenan

Çünkü Gülsüm hanım iki saattir eşarbını gözlerine getirmiş, biricik oğlunun yatak odasına uzanmış burnunu çeke çeke konuşuyordu. Gözleri Kenan'ın küçükken aldığı ben10 oyuncaklarına her takıldığında daha çok hıçkırıyor, olayı evliliğe kadar getiriyordu. Kenan'da annesinin huyunu bildiğinden, onun ağlamalarını ciddiye alamıyordu.

Gülsüm hanıma göre oğlu Urfa ve çevresinde bir memurla evlenirse, tayinini de eşine en yakın yere alabileceğini zannediyordu. Fakat Türk silahlı kuvvetleri evliliğe, gönül işine bakmazdı ki!

Onlara göre gönül işi, gerekirse vatanı için canını hiçe saymak demekti.

"Kenan'ım, kurban olduğum gel bırak bu askerliği yavrum. Babanın mis gibi fabrikası var. Hem oralarda perişan bir haldesin"

"Anne perişan olduğum falan yok. Birde artık bu ağlamayı bırak be sultanım. Daha kaç kere diyecem, böyle yaparak beni de üzdüğünü"

"Napayım yavrum. Sen oralardasın diye sürekli diken üzerindeyiz babanla. Boğazımızda kuru ekmek dahi zor giriyor"

Kenan, annesinin korkusunu anlayabiliyordu. Her asker gibi o da bazen geceleri korkudan kan ter içinde yatağından sıçrıyordu fakat mecburdu. Bir kere o evraklara imzayı atmıştı. Annesi biraz daha ağladığında Kenan pes etmişti.

"Sultanım, haydi artık bak geç oldu. Biliyorsun ki benim de uyumam lazım gülüm. Haydi sende yat uyu bak saat gece bir" yavaş yavaş bıkkınlık ekliyordu ses tonuna

"Tamam oğluşum, sen yeter ki iyi ol. Ben bağrıma taş koyarım"

Annesinin sitem dolu sesini duyduğunda, kırkırdamamak için zor tuttu kendini. Daha bu sabah aramıştı kendisini. Annesi her aradığında ayrı bir duyguya bürünüyor, birbirinden alakalı alakasız konulardan bahsediyordu.

"Kenan, Maviş ne yapıyor ondan haberin var mı, iyi mi o da?"

Yeni bir soruyla karşılaşınca sıkıntıyla yerdeki kürkten yapılan terliklere ayaklarını geçirdi ve pencerenin yanına ilerledi.

"Oğlum"

Annesi tekrar konuştu.

"Ha, burdayım anne. Senar'ın nasıl olduğunu bilmiyorum. En son iki ay önce görmüştüm kendisini. Daha da haberim yok"

"Hala küsmüsünüz yavrum. Derdi neymiş sordun mu mavişe"

Kenan, dağlardan gelen uluma seslerine kulak kabartmıştı. Sanki annesi görecekmiş gibi dudak bükerek "Çok merak ediyorsan, Yakup'a sor anne, yada Ramazan'a" içine histerik bir nefes alarak devam etti "Ben dışında herkesle konuşuyormuş Beyefendi"

Gülsüm hanım kafasını sallayarak bir telefon uzağındaki oğluşuna durumu nasıl açıklayacağını bilememişti. Fakat yine her halükarda susmayı denemişti

"Belki bir derdi, bir sıkıntısı vardır oğlum. Konuşmuyorsa da çok zorlama. Sende uzak dur"

Annesi konuşmaya devam ederken kendisi stabil tuttuğu gözlerini dışarda bir yere dikmişti.

YABANCI YÜREK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin