Askeri araç karlı yolda akıp giderken Kenan'ın heyecanı da bir o kadar artmaya başlamıştı. Bir an kalbinin ritmi daha da artınca gözlerini sımsıkı kapatarak özlem dolu nefesler almaya ve kendini rahatlamaya çalıştı. Dirseğini ise pencereye dayayıp alnını yumruk yaptığı eline indirmişti.
Yanında oturmuş Devran komutan ise, eline bir dosya almış, çatılmaya müsait kaşlarıyla sayfalara tek tek göz gezdiriyordu. Karargaha yaklaştıkça, yolun kenarlarındaki ağaçlar sanki şekil değiştirir gibi farklı bir cinse bürünüyorlardı. Üzerindeki karlar ise adeta karpostal şeklini vermişti.
"İyi misin üsteğmenim?"
Duyduğu soruyla gözlerini aralayarak alnını yumruk halini almış elinden cekti. Kafasını sağ tarafına çevirip komutanına tebessüm etti.
"Niye sordunuz komutanım?" soruya soruyla yanıt verdi.
Devran komutan bükülü dudaklarıyla "Ne bileyim sıkıntılı gibi gördüm sanki seni. Bir sorun varsa eğer çekinmeden anlatabilirsin!"
Bir üst rütbesi gibi değilde, babacan bir tavırla söylemişti. Kenan karagözlerini komutanından çekip karda yürüyen kadınlara, koşan çocuklara baka baka ufak bir yutkundu.
"Eyvallah komutanım. Bir sıkıntım yok. Hava soğuk. Ondan stres yaptım heralde" diye geçiştirdi.
Aslında soğuğa çok dayanıklı bir bedeni vardı ama özlem duygusuna da bir o kadar pasifti. Zira aylar önce kaybettiği sevgilisinin yasını hala atlatamamıştı. Her gün rüyasına giriyor kulağına eğilerek 'Onlardan uzak dur. Onlar çok kötü' diye fısıldayıp tekrar gidiyordu.
Peki kötü olanlar kimdi?
Kendini kimden korumalıydı? Yada kiminle iletişim halindeydi de sık sık rüyasına geliyordu. Bunları düşündükçe kafayı yiyecek gibi oluyordu.
En son alt dudağını dişleyip içine içine temiz bir of çekti. Sıkıntıdan çığlık atası geliyordu şuan. Herşey nasıl oldu da bir anda kendisi için belirsizleşmişti? Neden Gizem'i öldüren kişiden tek bir iz bile yoktu hâlâ.
Yüzünü tekrardan Devran komutana çevirip dudağını diliyle ıslattı. "Neye bakıyorsunuz öyle komutanım? Dosyada ne var bende bakabilir miyim?"
Ricada bulunmasıyla Devran komutan kafasını dosyadan kaldırdı ve düşünmeden dosyayı direkt kendisine uzattı.
"Toplantıya katılacak olan komutanların listesine, simalarına bakıyorum. Karargaha gidince herhangi bir yabancılık çekmeyeyim diye" ve cümlesini noktaladı.
Kenan anladım der gibi başını eğip bakışlarını dosyaya indirdi. Şimdilik kendisi sadece orada bulunacağından evrakları hızlıca çevirdi. Pek birşey yapacağı yoktu. Maksat ortamı görsündü. Lakin dosyada istediğini bulamayınca, gözlerini küfür edercesine devirdi. Çünkü listede ne Maviş'in ismini, ne de resmini bulamamıştı.
Biraz rahat, biraz da sıkıntılı hissetti. Yanağının içini ısırarak dosyayı tekrar Devran komutana uzattı.
"Buyrun komutanım"
Otoriter bir ses tonuyla konuşunca, Devran komutan ona bakarak yutkundu. Kendisinin sesi Kenan'a göre daha tiz kalıyordu. Yani sesi cılız değildi elbette ama karşılaştırma yapınca sesin ne kadar etkili olduğunu ve önemli olduğunu daha iyi anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Proză scurtă( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...