Salona giriş yaparken, sevdiği adamı görünce kendi içinde bir savaş haline girmişti Senar. Duygularını saklamayı öğrendiğinden beri soğukanlıkla sunumu anlatmıştı. Abisinin gözleri ise sürekli üzerindeydi çünkü.
Şimdi ise zar zor atmıştı kendini odasına.
'Neden geldin kömür gözlüm. Benim ölümüm mü olacaksın en sonunda'
Kömür gözlüsünü tekrar görmenin verdiği huzursuzlukla ne yapacağını bilemeyince aynadaki solmuş görüntüsünü inceledi ve boğazını acıtacak bir yutkunuş gerçekleştirdi.
Kendisini ölesiye sıkışmış hissediyordu ki, şimdi odadan çıksa ne yapacağını bilemiyordu.
Sıkıntıdan gözünü sımsıkı kapatmış kendi kendini 'Sakin ol Senar' diye telkin emekle meşguldu.
Gözünü açtığında ise, aynadan başka bir beden daha gördü. Sevdiği adam yüzünde mimik oynamadan düz bir sesle kendisine bir adım yaklaştı.
"Maviş, betin benzinin atmış. Hasta mısın yoksa?" duyduğu soruyla tepki vermeden yerinde doğruldu ve derin uçuk bir nefes verdi.
Herhangi bir tepki verecek kadar güçlü hissetmemişti kendini.
Sevdiği adam kendisine bir adım daha yaklaşacağı sırada titreyen ses tonuyla "Hasta falan değilim!" dedi. "Sadece can sıkıntısı!.."
"Peki neden bana dönmüyorsun?... Bu kadar mı nefret ediyorsun benden?"
Kenan sonlara doğru fısıldayınca, Senar derhâl arkasını döndü. Karşındaki gece karası gözlere baktı birkaç saniye.
"Niye nefret edeyim ki senden?" şaşkın bir ses tonuyla konuştuğunda, Kenan ona iki adım yaklaştı. Artık aralarında hatrı sayılır bir mesafe kalmıştı.
"Peki niye bana bakmıyorsun Maviş? Neden benimle konuşmuyorsun? Oysa ben seninle konuşmayı çok özledim"
Sevdiği adamın özlem dolu sesi kulaklarına gelince dik tutmaya çalıştığı omuzları birden düşüverdi. Kafasını ağır ağır kaldırarak Kenan'a baktığında sadece birbirlerinin gözlerinden anlamlar aradılar.
Odada ki, sessizlik aralarındaki huzursuzluğu daha da yükseltmişti. Odayı muntazam nefes sesleri doldurduğunda, Kenan gürültü çıkarmamaya gayret ederek gözlerini hafiften oynattı ve belli ettirmeden Senar'ın eline baktığında titrediğini ve bunu saklamak için yumruk yaptığını gördü.
Bu böyle olmayacaktı. O yüzden aralarındaki o hatrı sayılır mesafeyi de kapatarak aralarında santimlik mesafe bırakmıştı.
Maviş'i Azez şehrine gitmeden birşeyler konuşmak ve aralarındaki bu küslüğe bir son vermek istiyordu. Çünkü neden küs oldukları bile belirsizliklerle doluydu.
Tereddütle elini kaldırıp Senar'ın çenesine götürdü. Kuş tüyü hafifliğinde baş parmağıyla yumuşakça okşadı.
Fısıltıdan hallice ses tonuyla "Maviş gözlerime bak lütfen... O güzel gözlerini benden esirgeme!" konuştuğu her kelime Senar'ın tüylerini dik dik ediyordu.
Senar tekrar kafasını yana çevireceği zaman, Kenan buna müsade etmemişti. Onun çocuk gibi hareketlerine bakarak hafiften gülümsedi.
"Maviş'im... Ben sana ne yaptım oğlum. Seni kardeşimden ayrı gayrı mı tuttum? Kötü bir laf mı ettim bilmeden?"
Senar dolu dolu gözlerine öfke katarak elini Kenan'ın bileğine götürüp diğer tarafa fırlattı ve hemen hemen aynı boyda olduğu adamın karalarına öfkeyle bakadurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Cerita Pendek( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...