Eve yetiştiğimizde kombinin derecesini olabildiğince yükseltmiştim.
Diğer yandan da evde birinin kalacak olması ve dahi benim kıyafetlerimi giyip, benim yatağımda uyukluyor olması canımı sıkmıyor da değildi. Çünkü uzun süredir kimseyle birlikte yaşamıyor, kimseyi evde çok bulundurtmuyordum. Yakup hariç.
O da şuan karşımda, tekli koltukta oturmuş, bir elinde sıcak sütlü kahve, diğer eli yumruk olmuş bir şekilde bana ters bakışlar atıyordu
"O herif niye sana sarılıydı?''
Ondan gelen soruyla, allak bullak olan başım silkelenip kendine geldi. Bu sorunun altında birçok niyelerin olduğu çok barizdi...
Ağzımı hafif aralayarak gözlerimi salonda kurulu olan kitaplıktaki mavi kapaklı bir kitaba iliştirip "Görmedin mi oğlum! Herif az daha elimde kalacaktı o soğukta" sesim olduğundan daha çok çekinceli ve mesafeli çıktı.
Yakup, elindeki kahveden bir yudum aldığı gibi dudaklarını diliyle kurutup, hemen önünde duran sehpaya kahveyi bardağını bıraktı. Hafif aralık bacağına yaslandı ve dudak büküp "Bilmem, maviş onu sevmiyor diyebiliyordum...Ha Ayrıca yanınıza gelmeden hemen, önce onun başını, senin kucağında gördüm!!"
Demek ki gelmeden önce de bizi uzaktan izliyormuş.
Aklıma gelen şeyi idrak etmemle keskin bir kılıç gibi başımı ona çevirip avizeden gelen beyaz ışığın altında sinirden gittikçe kararan gözlerimle, parmağımı uzattım.
"Yakup, Maviş'ime ihanet etmem ben, merak etme sen! O kadar da kafayı sıyırmadım daha" sehpada duran bardağımı elime alarak ayağa kalktım, pencerenin önüne geçtim bir müddet.
Yağmur hala etkisini sürdürüyordu.
Bardağı dudağıma götürdüğümde, pencereden Yakup'un yansımasına göz gezdirdim.
Arkamdan solmuş bakışlar atıyordu, elinde olmadan ellerini yüzüne çıkarıp sıvazlamaya başladı.
Sonra ayağa kalktığı gibi küçük adımlarla yanıma ulaşıp elini gergin omuzlarıma attı "Öyle demek istemedim Kenan. Elbette hayat senin hayatın. Artık geleceğe odaklanman gerekir. Bir an düşünmeden konuştum. Kusura bakma"
Yutkundum. Ben ve gelecek. Hemde içinde sadece benim olacağım ama zerre mutluluk vermeyecek olan bir gelecek...
Gözlerim Yakup'a dönmemek için ısrar etse de kendimi zorlayarak dudaklarımı birbirine değdirdim
"Haklısın Yakup" deyip yüzümü benden birkaç santim kısa olan dostuma kaydırdım ve devam ettim "Yani kusurluk bir durum yok. Maviş'imle kardeş gibiydin. Elbette kızmakta, yanlış anlamakta haklısın" sona doğru dudaklarıma zoraki bir tebessüm kondurmaya çalışsam da olmuyordu.
Tekrar dönüp dışardaki yağmura odaklandım. Öyle bir yağıyordu ki, içimdeki tüm kötü enerjiyi silip süpürüyordu adeta.
Çaresiz bir şekilde omuzlarını kaldırıp bana sarıldı "Öyle...Maviş'inle kardeş gibi büyüdük ama artık seninde önüne bakman lazım. Hayat böyle devam etmez...Hayat kendini izole ederek yaşanılmaz" sonra ben gibi yağan yağmura özlem dolu bakışlar atarak "Senar'ı unut demiyorum ama önüne de bak...ama...!!!"
Bezgin bir nefes verdim ve tekrar ona dönüp "Ama Ne?" kendisine göz kırptığımda telefonu çalındı.
Bakışlarını benden alarak cebinden çıkardığı telefona yerleştirip elini yavaşça alnına vurdu. Babası arıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Короткий рассказ( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...