Yarım saat sonra nefes nefese bölüğe ulaşan Hasan aracı durdurmadan frene basarak kapıyı hızla açıp yere atladı ve kendisine merakla bakan gözleri es geçti. Korkudan bacaklarında derman kalmamıştı.
İbrahim asteğmeni hızla koşarak yanına gelmişti. "Hasan ne oldu? Kenan komutan nerede?"
"As-asteğemin kaçırdılar. Kenan komutanı kaçırdılar. Diğerleri de..." Hasan nefes nefese deli gibi sayıklamaya başlıyordu.
İbrahim asteğmen, bir an nefes almak nedir bilememişti. Kaskatı kesilmiş bacaklarıyla mırıldandı.
"Ne!" gözünü Hasan'dan ayırmadan "BİNBAŞINI ÇAĞIRIN ÇABUK" diye gürledi.
Fevkalade korkmuştu çünkü. Sevdiği adamı bir daha görememek, başından kaynar suların boşalmasına neden olmuştu. Elini sayıklayan askerin yakasına götürüp var gücüyle sıktı.
"Doğru dürüst anlat lan şu olayı!"
Hasan'ın yaksını daha sert hamleyle kavrayarak kendine gelmesi için şiddetli bir tokat yapıştırdı. Dakika geçmeden kapıdan fırlayıp gelen, Devran komutan ve diğer alt rütbe komutanlar. Seri adımlar ve hızla atan nabızlarıyla direkt Hasan'ın yanına üşüştüler.
"Hasan, ne oldu aslanım. Derhal bilgi ver bana!"
Korkudan beti benzini atan Hasan, zar zor aldığı iki gram nefesle;
"K-Kenan üsteğmen su al demişti" deyip yutkundu ve devam etti "Bende, bende su aldım. Arkamı döndüm. Aramaya başlarken, ara sokaklarda Sinan ve Kenan komutanı bir araca bindirirken ve oradan uzaklaştırırken görünce ateş açtım. Onlar da bana karşılık verince direkt buraya geldim. Yetişemedim Binbaşım. Allah kahretsinki yetişemedim."
Askerler de dahil herkes korkuyla ellerini ağızlarına götürmüştü. Panik hali saniyesinde herkesin damarlarına kadar işlemişti.
"Nereye götürdüler onları... DÜZGÜN ANLAT ARTIK ŞU OLAYI AMINA KOYAYIM" Devran komutan, en son bağırarak Hasan'ı sarstı
"KENDİNE GEL ARTIK"
"Bilmiyorum komutanım ama yolun solundan gittiler"
Bir müddet korkudan konuşan askerine bakıp şoförüne yönelik "Derhal aracımı hazırla geliyorum!" Bağırıp arkasını döndü ve şimşek hızında odasına gitti.
İçişleri bakanlığına ve jandarma genel komutanlığına haber verdi. Telsizini eline aldığı gibi Türk askeri karargahına doğru son sürat yol aldılar. Araç karargaha yetişince vakit kaybetmeden Albayın odasının yanına geldi ve içeri girmeden sekreterinin yanına geldi.
"Albay nerede Güzide hanım" dediğinde
"Binbaşım hoş geldiniz, albay şuan toplantıda" diye karşılık aldı güler bir yüzle
Devran kafasını öfkeyle sallayarak elini albayın kapı koluna attığı gibi heybetli bedenini odaya itti. Kendisini gören albay başta şaşırsada Devran komutanın yüzündeki acı öfkeyi görünce birşeylerin yolundan gitmediğine kanaat getirmişti. Toplantıda olduğu için telefonlara bakamamıştı.
Kaşları merakla bitişik "Binbaşım" dedi albay.
Devran komutanın sert kayadan hallice olan öfkesine an be an şahit olunca, toplantıyı yarıda böldü. Ayağa kalktı ve Devran komutana yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Short Story( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...