Ek Bölüm

599 38 27
                                    

Keyifli okumalar ❤️

🌴

Urfa'ya gelmişlerdi. Sebebi de dört gün sonra iki öğretmenin dünya evine girecek olmasıydı.

Peki kimdi bunlar?

Elbette ki Kenan'ın en yakın dostları Yakup ve Medine'nin ta kendisiydi.

Normalde düğünleri aylar önce olması gerekirken Medine'nin amcası ani kalp krizi nedeniyle kaldırıldığı hastanede son nefesini vermişti. O yüzden ertelemek zorunda kalmışlardı.

Şimdi ise Kenan, Urfa'da ki evlerinin lavabosunun önünde, üzerindeki sabah mahmurluğuyla kendine gelebilmesi için elini yüzünü yıkaması gerekiyordu.  Fakat bir sorun vardı. Çünkü Maviş'i kaplumbağadan hallice hareketlerle musluktan akan uğultulu su ile oynuyordu.

Kenan, garip bir olaya şahit oluyormuşçasına karalarını aynada cam gibi parlayan mavilere dikmiş, dilini dişlerinin üzerinden gezdiriyordu.

Birden gelen esnemesiyle gözlerini kısarak elini ağzına götürüp nefeslice esnedi. Sonra da kollarını uzunca açarak gerindikçe gerindi.

"Hadi maviş" derken bile esnemesi gelmişti. Bu yüzden sesi de dalgalı çıkmıştı.

Senar, sonunda elini yüzünü havluyla kurulayarak iki adım geriye çekildi. Gözlerini ise yüzünde gezinen karalardan çekmeden yakışıklı yüzüyle tebessüm etti.

Onun aksine, Kenan sabah erken kalkmanın verdiği gerginlikle mimik oynatmadan lavaboya eğildi ve elini musluktan uğuldayarak akan suyun önüne götürdü. Sakalları uzadığı için, avucuna doldurduğu suyu yüzüne vurup sıvazlarken bile sakalları diken gibi avuçlarına batıyordu.

Şuan aralarında anlam veremediği bir gerginlik mi vardı bilemiyordu. Belini doğrultmadan dudaklarını alla alla der gibi büktü ve suyu yüzüne tokat atarcasına vura vura sıvazlamaya devam etti kaç kez.

Senar ise avını bekleyen aslan sürüleri gibi keskin mavilerini avından ayırması mümkün değilmişçesine önündeki avının doğrulmasını bekliyordu.

Kenan belini doğrultur doğrultmaz kendini tutamadan aynadan arkasında kalan adamın gözlerinin içine baktı ve hâlen tatlı tatlı gülümserken gördü sevdiğini.

Havluyla elini yüzünü kuruladığı esnada daha ne olduğunu anlamadan sırtını Maviş'inin kucağında buldu.

Kenan'ın üzerinde beyaz atleti duruyordu şuan. Altında ise kalçasını kapatan kısa siyah bir şort.

Senar anın verdiği büyülü coşkuyla Kenan'ın omzunda duran atletin askılığını omzundan düşürerek sızlayan dudaklarını minik minik oralara değdirdi. Öptüğü her yerinde tatlı bir rüzgar gibi nefesini de oraya bahşediyordu.

Dudaklarını önündeki kumral tenden çekmeden kaydırıp bahar kokusunı andıran boyuna götürdü.

Kenan bu coşkulu anda arkasındaki adamın nabız seslerini duyunca boğazını tertemiz edecek taze bir yutkunuşla tamamladı ve başını yana eğip sevdiği delikanlı için daha çok alan açtı.

"Ben sana niye doyamıyorum kömür gözlüm"

Mırıldanma sesi kulağını aşıp kalbinde yer edince gözlerini yumdu, dudaklarını ağzına yuvarlayıp doğal bir sakinlikle hafifçe emdi. Gören de bu anı ilk defa yaşıyorlarmış gibi! Fısıltıdan hallice sesleri akustik çıkan bir şarkının melodisi gibiydi.

YABANCI YÜREK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin