Müphem duygularla öpüyordu şekilli dudakları. Elini Senar'ın ensesine atmış, nefes almasına imkan vermeden, saatler önce dövdüğü adama olan kızgınlığını Senar'ın yumuşacık dudaklarından çıkarıyordu adeta.
Kendinde değildi. Çünkü kafasında binlerce karmaşık duygular yer edinmişti. Ve hiç biri algılarını açmaya tenezzül etmiyordu.
Ondan farksızdı Senar. Kalbi heyecandan patlayacak kadar hızlı atmaya başlamıştı.
Kenan, dudaklarını kendi dudaklarından milim ayırdığı an içine çekebildiği kadar nefes aldı ve kendini Kenan'ın kollarına teslim etti. İçten içe ağlama hissi belirmiş olsa da, kendine hâkim olmayı başarmıştı. Sebebi de Kenan'ın farkında olmadan kendisini öptüğünü düşünmesi idi.
Eğer dudağını oynatır da, gerçek anlamda öpüşür, sonra da birbirinden ayrılınca Kenan tüm bunlara bir anlık gafletim derse işte o zaman Senar için Kenan bir yabancıdan farksız olacaktı. O yüzden Kenan'ın kendine gelmesini bekledi. Şimdilik Kenan'ın bütün isyan hamlelerine boyun eğmek zorundaydı. Mecburdu. Çünkü ne kuvveti yeterdi ona, ne de onu kendinden uzaklaştırmak istiyordu.
Yıllardır istediği de bu değil miydi?
Ensesi tekrardan bıraklınca, ikiside ciğerlerine nüfus edebildikleri kadar nefes alıp birbirlerine bakmaya başladılar.
Kenan titrek sesiyle "Ma-Maviş..." dedi. Sustu.
Devamını getiremeyecek kadar iyi hissetmiyordu kendini. Anın verdiği tansiyonla ikisinin de göğüsleri inip kalkıyordu. Arabanın içinde, müthiş bir sessizlik ve muazzam bir utangaçlık hissiyle karşı karşıya kalmışlardı.
Mavi gözlü adamın, kalbinin derinlerinde yerleşen bir saadet hissi vardı ve bu onun ümidini daha çok harlamıştı.
Bir ara ağzını açmış "K-Kenan" titrek bir kelime dökmüştü dilinden. Sevdiği adam elini tekrar ensesine atarak alınlarını birleştirdi "Sen benimsin Maviş. Tamam mı oğlum. Sadece benim" kesik bir nefes alıp devam etti.
"Anlıyor musun? benimsin" Senar boğazına kurulan yumruyu dağıtmak için sertçe yutkundu. Kenan ise bir daha eğildi. Sol elini sarışının yanağına götürdü bu sefer. Öpmeye doymadığı dudakları daha yavaş daha şefkatle öpmeye devam etti. Birkaç saniye dudaklarını oynattığında, Senar elini göğsüne koyup kendinden biraz uzamlaştırmak istedi
"Kenan lütfen!" dedi. Başını geriye çekerken. Dudaklarını öpen ve şehvetle titreten dudaklardan zor ayrılmıştı.
Hâlbuki bu dünyada Kenan kadar hiç birşey ona kıymetli görünmemiş, peşinden koşmak, erişmek veya sahip olma arzusu vermemişti. Ama bile isteye de sevdiği adama umutlarını kırdırıp dökülmesine izin vermeyecekti. Gerekirse uzaktan sevmeye devam edecek ama yine de hayal kırıklığına uğramak istememişti. Bu kadar da güçlü değildi çünkü.
Yeni yeni kendine gelen Kenan, hızla toparlanarak telaşla yutkundu. Önce etrafına baktı. Ardından Senar'ın mavilere baktı. Az önce öptüğü dudaklara gözleri kayınca oturduğu yerde gerildikçe gerindi. "Özür dilerim Maviş" yarım açılmış dudaklarından eksikli bir nefes çekti. "Maviş gerçekten çok özür dilerim..."
Alınlarını birleşti. Anın verdiği huzursuzluktan dolayı gözlerini kapatarak bir süre sessiz sessiz ağladılar ikiside. İkisinin de nefes sesleri birbirine karışıyor, ne düşüneceklerini bilmiyorlardı. Gözlerini açınca nasıl bir davranış sergileyeceklerini bilememişlerdi.
Bir dakika sonra harelerini ilk açan Kenan olmuştu. Karalarını kapalı gözlere çıkararak art arda sertçe yutkundu.
Arabadaki sessizlik, huzursuzluğuna bir gürültü ekliyordu. Neden bir anda böyle birşey yaptığına anlamlar yüklüyordu. Lakin, Maviş'ine karşı olan zaafı sahiplik duygusuna bürünmüştü çoktan. Geri dönüşü olmayan bir yola kendi eliyle kendini itti dakikalar önce.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Short Story( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...