🌴
Gizem'in gidişinin üzerinden tam iki hafta geçmişti. Zaten okuldan nefret eden Kenan için bu bir yıkım haline gelmişti. Arada bir okula uğruyordu sadece. Adam akıllı aşk acısını atlatamadan, müdürden gelen şikayetler üzerine babası kulağından tuttuğu gibi fabrikaya götürmüştü. Fakat bu sefer kuş tüyü rahat koltuklarda oturtmak yerine, bir makinanın önüne koymuş akşama kadar çalışmasını emretmişti. 'Madem adam olmayacaksın, o zaman elin iş tutsun' diyerekten sertçe tehditlerini bir bir sıralamıştı babası.
Kaçarı yoktu babasının emri fermandı onun için. Tabi bir sorun vardı. Çünkü Kenan ve makina tam yarım saattir küfür eder gibi birbirlerine bakıyorlardı. Usta başı Kenan'a doğru gelince, Kenan yine en masum ifadesine bürünüp ellerini makinanın üzerinde birleştirdi ve Mustafa ustaya bakarak dudaklarını en sakin haliyle oynattı.
"Abi gözünü seveyim babamla konuş artık. Ben ne anlarım kumaştan, bezden, iğneden, iplikten..."
"Valla ben bilmem Kenan efendi. Sana kaç kere adam ol, oku dedik ama senden bir cacık olmayacak gibi. En iyisi babanın dediği gibi work, work, work"
Mustafa usta 43 yaşlarında olup yıllardır bu fabrikada usta olarak çalışıyordu. Kenan tam ağzını açıp birşey daha söyleyecek iken Mustafa usta tombik parmağını Kenan'ın ağzına değdirip daha da konuşmasına müsade etmemişti. Zaten sabahtan akşama kadar 700 kişinin kahrını çekiyordu. Birde bu şımarık çocuğun derdiyle uğraşamazdı. Kendisini sever ederdi lakin tembel insanlara tahammülü yoktu.
"Kenan tek kelime daha etme. Vallaha bak bu sefer cezanı kendim veririm ha!! Beni dinden, imandan çıkartma"
"Alacağın olsun abi. Bir daha dersin, Kenan - bibinli kiniş zim yipsin bini-" Mustafa ustanın taklitini yapınca, arkadan ensesine mükemmel bir tokat yedi ve hızlıca elini ensesine götürüp bu arsızın kim olduğunu öğrenmek için arkasını döndü.
"Baba" dedi korkuyla
"Baba ha baba. Ulan eşoğlu eşek, sen kim oluyorsun da koskoca Mustafa ustanın taklitini yapıyorsun pezeveng" deyip, dik kafasıyla oğluna baktı.
Kenan değil bakmak, korkudan kafasını dahi kaldıramamıştı
Bunu farkeden Mustafa usta ise ellerini arkasında birleştirdi ve patronuna bakarak göz kırptı. Seydi beyde, gülmemek için dudaklarını sabit tutarak bir eliyle yüzünü sıvazlıyordu. Bunu yapmasının sebebi oğlunun gözünü korkutmaktı.
Bir yandan da, gülesi geliyordu ama oğlunun ipini bırakırsa iyice yoldan çıkacaktı. Çünkü Kenan, Ömer değildi. Ömer'e dünyanın işini versen gıkını çıkartmadan tam takır yerine getirir, sonra da bir emrin yoksa ben çıkıyorum baba derdi. Bugüne kadar Seydi beyin yüzünü asla yere eğmişliği yoktu. Elbette oğulları arasında ayrım yapmazdı ama Kenan'ı da adam edecekti artık bir şekilde...
"Kafanı kaldırda işini yap haydi"
Kenan içinden babasının yedi sülalesine küfür ede ede yutkunup önüne döndü. Ardından sanki ilahi bir güç tarafından iş aşkı gelmiş gibi makinaya ayağını koyduğu gibi çalıştırmaya başladı.
"Mustafa usta, sana emanet bu kereta. Gerekirse yakasından tut, bana getir"
Mustafa usta ise korkudan kendisine bakamayan çocuğa yarım ağız gülerek "Tamam Seydi bey" söyler söylemez Kenan'la göz göze geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Short Story( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...