Gençler 100 kişi okuyorsunuz. Ama oy veren iki kişi. Lütfen ben emek veriyorsan sizde oy vermeyi çok görmeyin
Keyifli okumalar ❤️🌴
Her insan zaman zaman ölüm korkusu yaşar. Fakat önemli olan, ölüm korkusunu ne derece makul seviyeye indirip kendini dizginlediğin veya etrafa zarar verdiğindir.
Asıl olan ise, ülkeni tehdit eden ne üdüğü belirsiz örgütlerlerden vatanını koruyup, kollamak güvenlik güçlerinin birinci vazifesi olmalıdır. Çünkü bu tek kişilik bir yok oluş değildir. Toplumları ilgilendiren bir mevzudur.
Sürekli 'Bu köhne yerde öleceğiz' gibi düşünceler, ülkenin sınırında görev yapan erlerin aşağılık komplekslere girmesine ve eziklik duygusuyla türlü türlü psikolojik travmalar yaşamasına neden olmaktadır. Bu sebepten dolayı ölüm korkusu ve boşvermişlik askerleri, üstlerine karşı daha bir gevşek olmasına iter.
İşte Kenan'ın izlenimleri de tam olarak buydu. Karşısında düzensiz bir ordu, lakayt tavırlar ve korkak askerlerin pervasızca hareketleri!!
Aylardır buralarda kaldıkları için aile özlemi çektiklerini, stres bozukluğu sebebiyle tuhaf tuhaf davranışlar sergilediğini görüyor, anlıyor ama bunun bir neden olmadığına inanıyordu. Belki de askerler bilerek böyle davranışlar sergileyip komutanlarına göz dağı veriyorlardı. Bundandır ki disiplinsizliğe alışan erlere, kendi bildiği dilden konuşup şöyle bir silkeleme ihtiyacı hissetti. Askerlik baba ocağı değil, peygamber ocağıydı. Korkarak değil, inançlı bir şekilde hareket edip, ona göre silahın namlusunu düşmana doğrultmak gerekirdi. Lakin bu tembel çaylaklar değil silahın namlusunu terör örgütüne doğrultmak, silah tutmakta acizdiler.
O yüzden Kenan'ın gözleri gittikçe kararmaya yüz tutmuş, sinirden burnundan boğuk nefesler soluyarak bu soğukta olabildiği en koyu dumanını havaya karışmasına neden oluyordu. Diğer yandan da askerlerin mimiklerine bakıyor kafasında az çok birşeyler tartıyordu. Hayır onlara hak vermeyecekti. Herkes babasının oğluydu.
Diğer bölüklerdeki askerler nasıl ki komutanlarına karşı saygıyı elden bırakmıyorlarsa, bunlar da yapmak zorundaydılar. Bu sebepten dolayı cehennem karası gözlerini kısmış, yavaştan dişlerini sertçe birbirine değdiriyordu. Sinir ise ayak parmak uçlarından başlamış, hızlı bir şekilde beyninde yer ediniyordu.
Boynunu en dik hale getirmiş ve göğsünü sıkıştıran siniri gür bir sesle dışarıya zehir gibi akıttı.
"RAHAT" diye korkunç derecede bağırdı. Boynundaki damarlar renk değiştirerek dik dik olmuşlardı adeta
Sesi o kadar yüksek çıkmıştı ki, o dakikalarda yoldan geçen ABD tankların üzerindeki askerler de dahil olmak üzere herkes bu tarafa bakmıştı. Yüzbaşı Devran komutan ise işittiği sesle odasından fırlayarak dışarı çıktı. Önce sesin sahibine baktı. Sonra da askerlerin korkmuş ifadesini inceledi.
İşte Kenan, akıllarda yer edinen o gözü pek olan komutanın ta kendisiydi. En vahşi kimliğini ortaya çıkarmış, askerleri ipe dizmiş hepsinin gözünün içine baka baka bir sağa bir sola süratle gidip geliyor, jest ve mimiklerini küfür eder gibi kullanıyor, bağırıyor fırtınalar estiriyordu.
"BURAYA NİÇİN GELDİNİZ LAN"
Hırıltılı bir şekilde tekrar gürleyince kendisiyle beraber getirdiği birliği dışında pek ses işitmedi. Aynı soruyu tekrar sordu. Yine diğer erlerden ses çıkmayınca öfkeden titreyen ellerini, askerlerden birinin yakasından tutarak bir paçavra gibi hızlıca herkesin önüne fırlattı. Geçmiş olsundu o çaylağa.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Short Story( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...