Arabayı otogara park ettikten sonra inmeyip, şoför koltuğuna başımı yasladım. Torpidoda duran sigara ve çakmağıma elimi uzattım ve içinden bir dal çıkararak, çakmağın ateşini sigaraya yaklaştırarak sigaranın ucunu ateşleyip içime derin bir nefes çektim.Sigaranın dumanı havada dalgalar halinde uçurken, boş bakışlarla etrafı süzmeye başladım.
Otogara Ömer'i almaya gelmiştim ve dediğine göre 20 dakikaya burada olurmuş. Onları alıp babamın evine götürecektim. Daha doğrusu onların yetim olduğunu evdekilere söylediğimde annem ısrarla bizim üst kat boş bizle beraber kalsınlar dedi. Sebebi onlara yemek yapacak kimsenin olmayışı annemde derin bir üzüntüye neden olmuştu. Kaldı ki, üst kat dayalı döşeliydi. Bu yüzden Ömer ve kardeşi direkt yerleşebilirdi...
Öte yandan anlam veremediğim bir şekilde dün geceden beri aklımı bulandıran yüzle başımı sinirle iki yana sallayıp sigaramdan bir fırt daha çektim ve daha fazla düşünmemek için telefonu elime aldım.
Ben: Ömer muavine sor bak tam olarak neredesiniz?
Diye mesajı atıp, telefonu farkında olmadan sakladığım bacağıma vurmaya başladım. Gözüm bacağıma ilişince telefonu avuçlarım arasına alarak bacağımı durdurdum. Ardından derin nefesler eşliğinde, arabanın kapısını açtığım gibi kendimi dışarı attım.
Bakışlarımı az ötede peronda durmuş otobüste, bir inip bir binen heyecanlı yolculara diktiğimde kafamın içinde 'Seni hala çok seviyorum komutanım. O yüzden ona göre bana yaklaşın, benimle ilgilenin' İbrahim'in dün gece söyledikleri bir bir hatıralarıma üşüşerek beni oldukça rahatsız etmeye başladı.
Elimdeki sigarayı iki kere daha yanaklarımı içe gömerek dumanı soluduğumda, parmaklarım arasında kaydırıp yere attım ve ayağımla bastım. Sonra da eğilip izmariti az ilerde duran çöp kutusuna götürüp attım.
Arkamı dönerek yürüdüğümde telefon elimde titreme yaptı. Ekrana iki kere tıkladığımda Ömer mesaj atmıştı. Saat ise henüz sabah 8.30'du gözüküyordu.
Ömer: Komutanım, muavinin dediğine göre 5 dakika sonra peron 7'ye inecekmişiz
Yerimde bekleyip mesaj yazdım.
Ben: Tamam aslanım. Yetişince ara mutlaka
Arabaya yetiştiğimde kalçamı arabanın kapısına yasladım.
Kafamın içindeki sesler bir türlü gitmek bilmiyor, aklımı bulandırmaktan başka bir işe yaramıyordu. Sıkıntıyla yüzümü avuçlarım arasına alarak sıvazladığımda, kulağıma acı çeken bir kedi sesi ilişti.
Elimi yüzümden usulca çekerek, etrafıma göz gezdirdiğimde, çöp kutusunun hemen arkasında kuyruğu görünen ve arka bacağında yaralanmış küçük bir kedi gördüm.
Resmen ölmemek için direniyor gibiydi. Kollarımı sallaya sallaya ona doğru yürüdüğümde, kedi bir an yerinde durup mağrur bakışlarını bana cıkardı. Benden yardım dilenir gibi miyavlamaya başladı
Tebessüm ederek diz çökerek elimi ona uzatıp "Gel bakalım buraya küçük şey" deyip avuçlarım arasına koydum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Short Story( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...