10. Haydi Evimize Gidelim

1.1K 84 29
                                    



***

İbrahim elini uzandığı göğüsten çekmeden parıldayan kahveleriyle, başını biraz yukarı kaldırıp Kenan'ın  karalarına bakarak iç geçireceği sırada, yarım açık titreyen dudaklar, çatılmış kaşlar ve üzerinden fırtına geçmiş bir yüzle karşılaştı.

Bir anda hüzün bulaşan kahveleriyle başını biraz kenara kaydırıp, sevdiği adamın odaklandığı ekrana baktığında, nefesi kesildi. Kaşları anında yukarıya doğru havalandı.

Fısıltıdan hallice sesiyle "K-kenan iyi misin n-oluyor?" dedi.

Kenan kal gelmiş gibi yerinde donup kalarak, ağzı yarım açık nefes almayı unutmuş gibi "Maviş" dedikten sonra başını ağır ağır sağ tarafına uzanan adama çevirip donuk bir ifadeyle "Maviş'im yaşıyor İbrahim" dedi.

Bunu dedikten sonra yutkundu. Dudakları yana doğru seğireceği sırada vazgeçip diliyle dudaklarını ıslatarak tekrar yutkundu ve dakikalardır kelepçe vurduğu dudakları can bularak sevinç dolu bir kahkaha attı

"Benim" dedi ama bir türlü devamını getiremedi. Sonra alt dudağını heyecanla hafif ısırarak, titreyen eliyle kendini gösterip "Benim Maviş'im yaşıyormuş İbrahim, yaşıyor" dedi çokça gülümseyerek.

Önüne döndüğü esnada, birkaç saniye daha ekrana baktığı gibi, İbrahim'den kurtularak hızla ayağa kalktı. Yatağın üzerinde duran boxerını eline aldı hızla bacaklarından geçirip kalçalarına sabitledi.

Yerdeki kumaş pantolonuna uzanmak için belini büktü ve heyecandan titreyen eliyle siyah kumaş pantolonunu yerden kurtardı.

Bir an içinden 'Ulan acaba yanlış mı gördüm' diye şaşkınlıkla iç geçirdi ve hemen yan sol tarafında duran komodinin üzerindeki telefonuna uzandı.

Hemde İbrahim'in ıslak kızarmış gözlerini umursamadan telefonu parmakları arasına yerleştirdiği gibi defalarca kez ekrana göz gezdirdi.

Baktı. Yakınlaştırdı. Uzaklaştırdı. Telefonu kökten kapattı. Açtı. Hayır tam olarak gördükleri gerçekti ve nihayet kendini ikna ederek pantolonunu bir çırpıda bacaklarından geçiriverdi.

Vakit kaybetmeden elbise dolabının kapağını sertçe açarak eline mavi bir kazak alıp onu da kollarından geçirdi. Montonu da giydikten sonra çorap giyerek vakit kaybetmek istemedi.

Dakikalardır korkunç bir halde deli gibi sırıtan yüzü soldu. Gözleri dolmaya başladı. Ensesinden ansızın bir acı belirdi. Boğazına kocaman bir yumru oturarak derin nefesler eşliğinde arabanın kontağını ve telefonunu cebine iliştirerek bir nefeste kapıya doğru koştu.

Elleri gittikçe daha çok titriyor, ayakkabının iplerini gerdirmekte zorluk çekiyordu. En son zorlukla da olsa ayakkabılarını  giydi ve yerinde doğrulup kapıyı açacağı esnada, aklına yeni yeni gelen İbrahim'le avucunu kırıştırdığı alnına defalarca kez vurdu.

Ayakkabılarını çıkartma gereğinde  bulunmadan, titrek adımlarını birbiri ardına ilerleterek, yerdeki halıya basıp yatak odasına doğru yürüdü. Kapının girişine vardığında, saniyelik olarak yumduğu gözlerini açarak İbrahim'in sırtına baktı saniyelerce.

İbrahim ise kendini ızdırap içinde hissediyor, pantolonunu giymiş, yeşil askeri tişörtünü kollarından geçirdikten sonra kafasından da geçirip üzerini düzeltti.

YABANCI YÜREK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin