Devran komutanla konuşup bugünlük izin hakkını kullanan Kenan soluğu millî Suriye ordusunun karargahında almıştı. İzinli olduğu için bölükten herhangi bir araç kullanması imkansızdı. Bu yüzden Senar'la birlikte Afrin'in merkezine giden herhangi bir araca atlarlar diye tahmin ediyordu. Ama Senar'ın amcası Abbas komutan karargahta yetkisi yüksek bir komutan olduğu için, iki komutan için bir araç tahsis etmişti. Rahatça gidip gelmeleri için kolaylık sağlamıştı.
Senar, içerden çıkmadan önce Kenan son kez aynadan kendisine hayranlıkla baktı.
Altına kot pantolon, üzerine beyaz bir kazak ve onun da üzerine siyah kalın gocuk giymişti. Dikkat çekmemek için taktığı siyah şapka onu daha da sportik biri yapmıştı. 'Yakışıklısın, yakışıklı' dedi ayna çatlatır gibi.
Koridordan ayak sesleri geldiğinde aynadaki bakışlarını alıp koridora çevirdi. Maviş'ini siyah slim fit kot pantolon, üzerine gözlerinden farklı olarak yeşil bir kazak ve kahverengiye yakın kalın su geçirmez deri mont görünce gözlerini alamamıştı.
Kendisinden farksız olan mavi gözlerin sahibi de tıpkı kendisi gibi hayran dolu bakışlarla kendisini süzüyordu.
Senar öyle şehvetle bakıyordu ki Kenan bir an yutkunma ihtiyacı hissetmişti. Maviş'i biraz daha kendisine yaklaşınca omuzlarını silkeledi.
Senar tebessüm ederek birkaç saniye sevdiği adamın yakışıklı yüzüne bakadurdu. Öyle bir adamı seviyordu ki, hem yakışıklı hem de bir o kadar merhamet dolu bir yüreğe sahipti.
Aralarında hatrı sayılır mesafe kalınca birlikte dudak araladılar.
"Hoş geldin" demişlerdu birlikte. Kenan kıkırdayarak "Hoş gördüm Senar komutan" diye takıldı Maviş'ine. "Ee, nereye uçuruyorsun beni?"
Göz kırparak sordu. Senar ise dudak büküp omuz kaldırdı en masum ifadesiyle. Böyle bakmaya devam edince Kenan kendini tutamayıp Maviş'inin başını tuttuğu gibi kolunun altına aldı ve mis gibi kokan saçlara art arda kokulu öpücükler kondurdu. Kokusunu ciğerlerine teneffüs edip bıraktı.
Senar'ın saçları bozulunca Kenan kemikli parmaklarını Senar'ın saçlarına daldırıp tekrardan eskisi gibi şekil vermişti. Akabinde elini Maviş'inin beline götürüp sertçe kendine çekti. Yetmedi dönderip iki koluyla etrafını sardı tutuklu bakışlarla
"Maviş'im, oğlum çok yakışıklısın lan" dedi tebessüm ederken. Hayranı olduğu çehreye biraz daha baktı. Yüzünün her santimini aklına kazıyormuş gibi milim milim incelemişti.
"Bugün sadece benimsin. O yüzden bugün ben ne dersem o olacak tamam mı?" Hülyalı bir sesle konuştuğunda Senar ciddiyeti elden bırakmadan hazır ola geçti.
"Emredersiniz komutanım!" diye gürledi koca karargahta. Çünkü karragahta pek kimse yoktu. Bundandı rahatlığı
Kenan yalancı bir sinirle Senar'ın ensesine yavaşça şaplağı vurup "Yürü len haydi. Düş önüme" kol kola girip kendisiyle beraber araca doğru sürükledi.
Araç gri opel astraydı. Askeri araçla gitseler diğer insanlar tarafından çok dikkat çekeceklerdi. Bu yüzden amcası en iyi ihtimali düşünmüştü. Sonuçta Afrin için iki önemli komutandı bu iki cengaver. Biri Türk ordusunda komutan diğeri ise İngilizlerle, Ruslarla iyi derecede anlaşacak kadar lisansa sahipti bir komutandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YABANCI YÜREK
Short Story( ASKERİ KURGU ) BXB "O katili bulacağım. Andım olsun ki bulacağım. Onu bulup kendi ellerimle gebertmeden bu dünyadan göçmeyeceğim, Allah şahidim olsun ki bulacağım ben o katili" dedi ve hızlıca ayağa kalktığı gibi koluyla gözyaşlarını sil...