Barışmak

1.5K 125 29
                                    


Zifiri karanlık tenha yerde bir kayanın üzerinde oturmuş sessizce köpeğe bakıyorlardı ikiside. Dağlardan gelen kurtların uluma sesleri Cesurun kulaklarını havalandırmış dilini dışarıya çıkarmasına neden olmuştu.

Kenan şuan ne düşüneceğini bilemez bir şekilde ayağa kalktığı gibi Senar'a dönderdi heybetli bedenini. Bir müddet Senar'ın değişen tuhaf hallerine bakadurdu. Çünkü hiç Maviş'ilik hareketler değildi tüm olanlar

"Neden beni gözetliyordun Maviş... Daha doğrusu senin Azez'de görev yapman gerekmiyor muydu? Ne işin var burada?"

Senar, Kenan'a bakmak yerine kafasını gökyüzüne kaldırıp birbirini kovalayan bulutlara bakmaya başladı. Kimisi hala simsiyah kimisi, açık gri renkteydi.

Birbirinden alakasız bulutlardan gözünü almadan güzel dudaklarını oynattı. "Artık karargahta görev yapacağım. Burdaki askerlere dil eğitimi vermek için görevlendirildim"

Cümlesini tamamlayarak, ciddi bir ifadeyle sevdiği adama baktı. Gayet sakindi. Kenan'a ne kadar korku verdiğini az çok tahmin edebiliyordu. Bu yüzden belli etmese de vicdan azabı çekmişti.

Kenan ise parmağını uzatarak gözlerini Senar'dan ayırmadı. "Maviş, sana neden beni gözetliyordun dedim?"

Tekrar cevap gelmeyince iki adımla Senar'ın yanına yürüyüp elini çenesine attı. Hemen arkasında kalan Cesur ise hızla ayaklanıp havlayacağı sırada Senar sakin bir sesle elini kaldırarak tekrardan oturmasını işaret etti. Ardından oturduğu yerden bakışlarını Kenan'a çıkardı.

Kenan'da önüne döndü ve kendisine bakan adamın çenesinde duran elini oynattı ve Senar'ın çenesini yumuşak hareketlerle okşadı.

"Arkadaşımı özledim olamaz mı!"

"Olur, olur da" diyerek derin nefes aldı ve devam etti. "Maviş, ya seni terörist zannedip sana silah sıksaydım. O zaman ne yapacaktım oğlum ben!... Vicdan azabından kafama da bir kurşun sıkardım"

Son kelimeyi sinirle konuştuğunda Senar yamuk bir gülüş bıraktı. Üzerine attığı kalın hasırı kaldırdı "Gel hava soğuktur. Üşüme"

Kenan alayla kıkırdayarak karşısında tuhaf ve bir o kadar da müthiş bir değişim geçiren simaya baktı baktı baktı.

"Maviş dalga mı geçiyorsun benimle!"

"Niye dalga geçeyim oğlum. Hem dalga denizde olur" diye kendince soğuk havada, soğuk espri patlatırken Kenan mimik oynatmadan sabır diledi.

"İyi tamam hadi gel, sana doğrusunu söyleyeyim ama önce gel biraz ısın. Kulakların kıpkırmızı görünüyor"

Tamda dediği gibi kumral adamın kulakları karanlıkta bile rengini belli ediyordu.

Senar hasırı biraz daha kaldırdığında, Kenan silahının emniyetini kapatıp yerine yerleştirerdi. El mecbur Senar'ın yanına giderek tıpkı eski günlerdeki gibi kollarını birbirlerinin bellerine sardılar. Senar uzun zaman sonra bu anı kendine kâr saymıştı. Başını sevdiği adamın omzuna koyduğunda, Kenan tekrar kıkırdayarak omzundaki kafaya başını çevirerip süzdü.

"Çok mu özledin kömür gözlünü?"

"Çoook" öyle yürekten söylemişti ki, aklı fikri Kenan ile dolmuştu. Sanki dünya bomboş ve içinde bir tek sevdiği adam dolaşıyordu.

YABANCI YÜREK Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin