Göz açıp kapayıncaya kadar 3 gün geçti.
Ryan Kalesi eski sakin ve barış dolu haline geri dönmüştü. Her şey tıkırındaydı. Üç gün önce Burong ailesinden Bayan Jennifer gelip herkesi tedirgin etse de, onun peşinden gelen kahya onu alıp götürmüştü. Birçok haber ajansı gazetelerinde bu olaya yer vermişti. Hatta bazıları Mellon ve Yeni Dünya Konsorsiyumu arasında bir iş birliği olup olmayacağını anlamaya çalışıyordu.
Kalenin arkasındaki eğitim alanı.
Dudian falsolu atış çalışıyordu. Teoride tamamen ustalaşmıştı ama iş uygulamaya gelince bayağı zorlanıyordu. Özellikle isabet oranında fark edilebilir oranda düşüş vardı. Sonraki atışta bunu düzeltebiliyordu ama bu durum savaş alanında falsolu atıştan başka yönteme geçmenin ne kadar zor olacağını gösteriyordu.
Dudian'e göre bu kabul edilemezdi. Eğer yeterli zamanı olursa iki atış tekniği arasında kolayca değişim yapabileceğini biliyordu. Bu teknikleri tamamen kavramalıydı lakin şu anki durumla yeraltı geçidini kiralamak 6 ay alacaktı. Falsolu okta o süre içinde ustalaşmak tamamen bir hayaldi.
"Yoksa böyle bir tekniği kullanmak yanlış mı?" Dudian şüphelenmeye başlamıştı ama mermileri düşününce fikrinin çok iyi olduğundan emin oldu, "Yön değiştirmek zorunda. Eğer yön değiştirmezse havadaki direnç etkeni yönünü değiştirecektir."
"Yön değiştirmek zorunda ama rüzgarın yönünü kontrol edemediğimden ok kontrolden çıkıyor." Dudian elinde okla düşüncelerinde kaybolmuştu. Oku çevirmeye başladı. Her çevirdiğinde düşeceği yön fark ediyordu, "Yoksa oklardaki desenlerden mi oluyor?"
Hemen başka bir ok aldı ve okun üstünü inceledi. Bazı yerlerde farlılıklar vardı. Desenler ya derin ya da büyüktü. O anda aklına okların makineyle değil de elle yapıldığı geldi. Üretim aşamasında makine kullanılmazsa hafif farklılıklar olması kaçınılmazdı ama düzgün olması için de okları bir demircinin yapması lazımdı.
Onun için ok üretecek usta bir demirci bulmak çok zor olabilirdi.
"Görünüşe göre bir süreliğine falsolu atış çalışamayacağım." Dudian iç çekti. Devam etmesinin bir anlamı olmadığından bir süreliğine pes etmek zorundaydı. Çalışmayı bıraktı ve kaleye geri döndü.
İhtiyar Fulin onu çalışma odasına çağırtmak için bir hizmetkar göndermişti.
"Mellon Konsorsiyumu harekete geçti." Kapıların kapandığını görünce İhtiyar Fulin Dudian'e baktı.
Sürekli atış yaptığından Dudian'in kolu acı içindeydi. Ancak, ihtiyar reisin dediklerini duyunca gözlerini kıstı ve ona baktı, "Ne oldu?"
"Bugün birkaç müşterimiz gelip siparişlerini iptal etti. Mellon'dakiler yeni dokuma makinemizi soruşturmuş olmalı. Hala taklit edemeseler de, ilerde bizim tekeli de elimizden alırlar. Kısacası ekmek teknemiz elimizden gidecek."
Dudian başını salladı, "Anlaşmayı bozduklarına göre depozitolar bizim olmalı."
İhtiyar Fulin gülümsedi, "Doğru! Bu kadar sipariş almamız iyi oldu. Siparişleri iptal etseler de sırf depozitolardan bile bayağı kazanabiliriz. Ancak, yeni makinelerin planları yakında ellerine geçer. Daha fazla sermayeleri olduğundan sektördeki payları bizden fazla olacaktır."
Dudian gülümsedi, "O konuda merak etmene gerek yok. Konsorsiyumumuz tıpkı kibritlerdeki gibi tüm sektörü yönetemez. Çok geçmeden planlar etrafa yayılır. Elimizde tutmamızın imkanı yok. Ancak, kibritte yaptığımız gibi bu teknolojiyi satarsak güzel bir servet kazanabiliriz."
İhtiyar Fulin başını salladı, "Benim de niyetim öyleydi ama önce senin fikrini duymak istedim."
"Lakin, sakın ola %3'ün altın inme. Tabii, karşı taraf doğrudan 100.000 altın sikke verirse işler değişebilir."
İhtiyar Fulin, ellerindeki son kozun bu alet olduğunu biliyordu, "Ben hallederim. Zaten istediğin miktarı kesin verirler çünkü eski makineleri yenisiyle değiştirdikten sonra ödedikleri parayı kısa bir sürede kazanacaklardır."
Dudian hafifçe başını salladı, "Yeni dokuma tezgahlarının potansiyeli sınırsız ancak piyasa sınırlı. Eğer çok fazla üretim olursa değerler düşecektir. Duvarın içindeki talebinde bir sınırı var. Bu yüzden üretim seviyesi sınıra ulaştığında fazla makineler hurdadan başka bir şey olmayacak. Yani fazla isteme ama bizim çizgiyi de geçme."
İhtiyar Fulin şaşırmıştı, "Eğer anlatmasan böyle bir şey aklıma gelmezdi." Önceden Dudian'le konuşmakla iyi bir şey yaptığını hissetti.
"Hadi bakalım işe koyul." dedi Dudian.
...
...
Mellon Konsorsiyumu. Toplantı odası.
Yuvarlak bir masanın etrafında 20'den fazla kişi oturuyordu. Bazıları genç, bazılarıysa beyaz saçlıydı. Bazıları rahat bir şekilde bacak bacak üstüne atmış oturuyordu, bazılarıysa mütevazi bir şekilde oturuyordu.
Bir süre içeri iki kişi girdi. İçlerinden biri orta yaşlı bir adam diğeriyse yaşlı bir adamdı. Omuzlarında Mel ve Burong ailesinin rozeti vardı.
"Sevgili üyeler." dedi Rudolph odadakilere baktı, "Bugün, George ve ben sizi buraya konsorsiyumumuzun yeni bir buluşu piyasayı süreceğini haber vermek için çağırdık. Yeni bir tekstil makinesi. Eskisinin geliştirilmiş hali. Umarım hepiniz bu buluşu tüm sektörlerde tanıtırsınız çünkü tüm piyasayı yönetmemiz gerekiyor!"
Herkes birbirine baktı. Arka taraflarda oturan yaşlı bir adam boğuk bir sesle konuştu, "Bildiğim kadarıyla dokuma tezgahlarına bir geliştirme yapılalı bayağı oldu. Rudolph Bey, bu sizin yeni makine üretimi ne kadar hızlandırabilir? Üçte biri mi? Yoksa iki katı mı?"
Rudolph ona baktı ve gülümsedi, "Yanına bir sıfır ekle. Hatta belki iki sıfır."
Herkes bir anlığına şaşkına dönmüştü.
George yaşlı adama baktı, "Yeni dokuma tezgahıyla üretim 100 veya 200 kat hızlandırılabilir. Hatta teoride bir üst sınırı bile yok!"