Tanrılar?.

203 42 4
                                    

"Eğer öğretmenin sana pek bir şey öğretmiyorsa üniversiteye gitmeni öneririm. Bu sayede bayağı şey öğrenebilirsin. Ara sıra farklı konularda ders veren simya ustaları da geliyor. Ufkunu bile açarlar." diye önerdi Bülbül.


"Giderim." Dudian onaylar gibi başını salladı. Sol kolunu iyileştirmenin bir yolunu bulmak için kütüphaneye göz atabilirdi.


Bülbül'ün gözleri gideceğini söylediğini görünce parladı, "Öyleyse seni üniversitede bekleyeceğim. Bu arada, üniversitede sana ablalık yapabilirim. Takma ismin çok şatafatlı, bu yüzden korkarım ki dayak yiyebilirsin..."


Dudian alay eder gibi gülümsedi. Takma ismi hevesinden seçmişti ve daha önce hiç kimsenin seçmediğini beklememişti. Şimdi düşününce takma ismi kibirden değil de geçici rahatlık yüzünden bir kez daha harcanmaması için seçmişti.


"Gittiğimde seni bulurum." Dudian konuyu değiştirdi, "Arkadaşım bacağı taşla ezildi. Onu iyileştirecek bir yol biliyor musun?"


"Kırık kemikler mi?" Bülbül bir süre sessiz kaldı, " 'Yaşam kaynağı'nın dışında böyle bir yarayı tedavi edebilecek bir şey yok gibi gözüküyor ama 'yaşam kaynağı' da çok pahalı. Yıldızsız bir simyager alamaz çünkü öyle bir şeyi almak için iznimiz yok."


"Yaşam kaynağı mı?"


"Bilmiyor musun?" Bülbül şaşırmıştı, "Senin öğretmenin de bayağı tembelmiş. Sana hiçbir şey öğretmemiş! 'Yaşam kaynağı' Kutsal Kilise'de de satılıyor ama sadece içeridekiler alabiliyor. O şey paranın alabileceği en iyi ilaçtır. Kırık kemikleri kolayca iyileştirebilir. Hatta bir parmağı yeniden büyüttüğü bile söyleniyor. Kutsal Kilise Işık Tanrısı'nın bir hediyesi olduğunu söylüyor ama aslında o şeyi Karanlık Kilise'nin geliştirdi. Onlar sadece formülü çaldı." Bülbül'ün sesi gurur ve tiksinmeyle doluydu.


Dudian'in gözleri parladı, "Bir tanesi ne kadar tutuyor?"


Bülbül hemen cevap verdi, "Unut bunu! Parayla alınabilecek bir şey değil. 'Yaşam kaynağı' almak için 5000 simya puanına ihtiyacın olacak!"


Dudian kaşlarını çattı, "O kadar pahalı mı?"


"Tabii ki de. Sonuçta ikinci bir yaşam şansı veriyor." Bülbül konuşmaya devam etti, "Üstelik biz daha 1 yıldız sınırını bile geçmedik bu yüzden onlardan bir tanesini almayı aklına dahi getirme. Arkadaşının bacağı ezilmiş olsa da bu yeni durumuna alışmasından başka yapabileceği bir şey yok."


Dudian hafiften başını salladı, "Ona yardım edebilecek bir iksir var mı diye dükkanları kontrol edeceğim."


Bülbül iç çekti, "Tamam, benim üniversitede işlerim var gitmem lazım. Umarım arkadaşın çabucak iyileşir."


Dudian o gidene kadar bekledi. Ardından diğer dükkanlara sormaya devam etti. Dükkanların etrafında bir tur attı fakat yine de hiçbir şey bulamadı. Ona "yaşam kaynağı"nın yanı sıra yaşam grubunun "yenilenme" adında bir yöntemi olduğunu söylediler. Her türlü yarayı iyileştirebiliyorlardı lakin fiyatı çok pahalıydı. Ayrıca sabit bir fiyatı yoktu.


Dudian, Bülbül ona daha önce söylediğinden böyle bir sonucu beklemişti bu yüzden morali pek bozulmamıştı. Karanlık Kilise'den çıktı. Malikaneyi terk ettikten sonra hiç kimsenin olmadığı bir yer bulmak için etrafa baktı ve sonra maskesiyle cübbesini çıkardı. Ardından bir araba kiraladı ve Ryan Kalesine geri döndü.


Dudian arabaya binince zarfı açtı. Kağıtta bir sürü kelime vardı. Dikkatli okuyunca sanki bir şiir gibi geliyordu ama aynı zamanda da bir şiir değildi. Kelimeler arasında bir kafiye yoktu. Şiirin sonunda bir dizi simya sembolü vardı.


Dudian mektuptaki şifreleme yöntemini anlamıştı. Şiiri o yönteme göre okumaya başladı.


"Kanlı Kayalıklar Simya Üniversitesi... Adres: Hongta Sokağı No. 109..." Dudian mektubu kelimesi kelimesine okudu ve gizli mesajı açığa çıkardı. Eksik bir şey bırakmadığını doğrulayınca cebinden bir kibrit çıkardı ve mektubu küle dönüşene kadar yaktı.


Ryan Kalesine döndüğünde hava çoktan kararmıştı. Dudian akşam yemeğinden sonra odasına döndü. Bir kalem aldı ve kağıda basit topografik bir harita çizmeye başladı.


Haritanın yarısını bitirdiğinde İhtiyar Fulin kapıyı ittirdi ve odaya girdi, "İşte buz kristallerin." Ona küçük bir kese uzattı.


Keseyi alınca Dudian'in gözleri parladı ve keseyi açtı. İçinde 4 koyu mavi ve yuvarlak buz kristali vardı. Bunlar onun avladıklarıydı, "Teşekkür ederim."


"Senin işin benim işim. Teşekküre gerek yok." İhtiyar Fulin'in yüzünde hafif bir gülümseme vardı.


Dudian ona baktı, "Birkaç gün sonra büyük duvarın dışına gitmek istiyorum."


İhtiyar Fulin şaşırmıştı, "Daha yeni geri döndün. Vücudundaki radyasyon daha yeni çıkıyor. Eğer şimdi dışarı çıkarsan vücudunun radyasyon değerleri artacak. Ve kolun..."


Dudian başını salladı, "Sıradan tıbbi tedaviler kolumu iyileştirmede bir işe yaramaz. Simyager arkadaşıma sordum ve o da bana kolumu iyileştirmenin bir yolu olduğunu ama çok paraya ihtiyacımız olduğunu söyledi."


" 'Yaşam kaynağı'ndan mı bahsediyorsun?" diye sordu İhtiyar Fulin.


Dudian şaşkın bir şekilde ona baktı, "Onu biliyor musun?"


"Tabii ki de biliyorum. Kutsal Kilise'nin sadece kiliseden olanlara sattığı tek şey. Mellon Konsorsiyumu Kutsal Kilise'de bir adamları olduğundan alabilir. Işık Şövalyesi Melk'i hatırlıyor musun? İşte o, o tür şeyleri almaları için onlara yardımcı oluyor." İhtiyar Fulin dedi ki, "Birkaç gün önce bizim adımıza almaları umuduyla Scott Konsorsiyumuna gittim ama fiyatı çok pahalıydı, yaklaşık 50.000 altın sikke istediler. Bize borç vermelerini istedim ama kabul etmediler."


Dudian dedi ki, "O konuda endişelenmene gerek yok. Ben kendim hallederim."


İhtiyar Fulin gülümsedi, "Geç oldu. Erkenden uyumalısın." İhtiyar Fulin arkasını döndü ve gitti.


Dudian'in gözleri kesedeki 4 buz kristalindeydi. Ayakkabılarını çıkardı ve yatağa oturdu. Dudian yatağın yanındaki sehpadan bıçağı aldı ve sağ elini kesti. Buz kristallerinden birini aldı ve avcunun içine koydu. Buz kristalinin gümüşümsü sıvıya dönüşmesi pek sürmemişti. Sanki bilinci olan yaşayan canlı bir yaratıkmış gibi parmağındaki kesikten vücuduna girmeye başladı. Bir süre sonra vücudunu buz gibi ve çok sıcak bir his kapladı. Ardından o his giderek zayıfladı. Dudian fiziksel gücünün arttığını hissetti.


"Aç gözlü olamam. Her seferinde sadece bir tane kullanmalıyım." Dudian kalan 3 buz kristalini kaldırdı. Sağ kolunun da sol kolu gibi olmasını istemiyordu. Dudian aklındakilere göre az önceki haritayı çizmeye devam etti. Uzun bir süre geçtikten sonra yorulmuş hissetti ve uyumak için uzandı.


Ertesi sabah erkenden kalktı. Kahvaltısını yaptı ve Ryan Kalesinden ayrıldı. Bir kez daha Karanlık Kilise'ye gitti. Etrafta dolaşıyordu ama çoğu zaman kafesin içinde tutulan soğuk depo kapsülünün önünde duruyordu.


Soğuk depoyu gözlemleyen düzinelerce insan vardı bu yüzden hareketleri göze çarpmıyordu.


Göz açıp kapayıncaya kadar aradan iki gün geçti.


Dudian üçüncü buz kristalini özümsüyordu. Buz kristallerini düzenli bir şekilde özümsediğinden o buz gibi ve çok sıcak his artık pek etki etmemeye başlamıştı. Onlara kolayca dayanabiliyordu. Vücudu buz kristallerini özümserken başka şeyleri düşünüyordu. "Kacha" sesleri duyduğu anda kendine geldi.

DARK KİNG ~2.KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin