Üniversite

163 38 0
                                    

Dudian şehre girdikten sonra siyah cüppe ve maske giydi. Bir kez daha bir soylunun malikanesi gibi kamufle edilen girişe gitti.


Dudian geçici kimliğini çıkardı ve kapıdaki muhafıza verdi. Onu içeri almadan önce birkaç muhafız onu sorguladı.


Dudian malikanenin salonundaki büyük yağlı resmin altında dört görevli gördü. Onlara geçici kimliğini gösterince gizli geçitten geçmesine izin verdiler.


"Son başvurumun geçip geçmediğini bilmiyorum. Konsorsiyumun işleriyle fazla ilgilendiğimden gidip sonuçları öğrenecek vaktim yoktu." Dudian karanlık geçitten geçerken başvurusunu düşünüyordu. Geçitten çıkıp yeraltı meydanına geldi. Önceki gelişine göre daha canlıydı. Meydanda yürüyen, cüppe ve maske giyen birçok kişi vardı.


Dudian meydandaki dükkanlara bakmaya başladı. Yaşam grubundan birinin dükkanını bulması fazla sürmemişti. İçlerinde biyolojik organların olduğu cam şişeler ve kavanozlar vardı. Birinin içinde bir kadının kolu varken diğerinin içinde bir bebeğin kafası vardı. Bazılarının içinde taze kalmaları için bir tür sıvıya konulmuş karaciğer, kalp ve diğer iç organlar vardı.


Dükkanda simya malzemelerinin yanı sıra birkaç düşük seviye simya formülü de satılıyordu.


"Biyolojik gözün değiştirilmesi. Bir başkasının gözünü takıp düzgün çalışmasını sağlamak?" Dudian simyager tarafından yazılan açıklamayı gördü. Böyle basit bir teknolojiyle bu tür değişimler yapabilmeleri onu şaşırtmıştı. Eski çağda bile bu konu sadece yüzeysel biçimde kavranmıştı. Kalbi veya kafayı değiştirmek sınırlarıydı.


Dudian etrafa baktı ama kolu değiştirmekle ilgili hiçbir şey görmedi. Dükkan sahibine baktı ve dedi ki, "Bacaktaki kırık kemikleri tedavi etmenin bir yolu var mı?"


Dükkan sahibi kahverengi saçlı ince bir kadındı. Gerçek sesini bastırdı ve kısık bir sesle konuştu, "Tedavi çok zor. O konuda sana yardımcı olamayız lakin sana yeni bir uyluk bulabiliriz. Yan etki olmayacağını garanti ederiz. Üstelik, yükseki seviyeli avcılardan uyluk alabiliriz ve sanki kendi bacağınmış gibi kullanmasının kolay olacağını garanti edebiliriz. Denemek ister misiniz?"


Dudian şaşırmıştı, "Avcının uyluğunu nasıl alacaksınız?"


"Bu dükkanımızın sırrıdır bu yüzden söyleyemeceğimiz için lütfen affedin." Dükkan sahibi nazik bir şekilde cevap verdi.


Dudian bir süre düşündü, "Tam tedavi görebileceğim bir yer biliyor musun?"


Dükkan sahibinin ses tonu, Dudian'in satın almakla ilgilenmediğini görünce değişti, "Bilmiyorum. Gidip yaşam grubundan birine sor. Onlar sana söyler."


Dudian kaşlarını çattı ve başını salladı, "Teşekkür ederim."


"Teşekküre gerek yok."


Dudian arkasını döndü ve başka yerlere bakmak için çıktı. Yaşam grubundan olan simyagerlerin yanı sıra aklına iksir ustaları da gelmişti. Asıl işleri zehir üretimi olsa da sonuçta farmakoojik yönüyle de ilgileniyorlar. Bu yüzden onların da bir yolu olabilir.


"Huh?" Dudian onu çağıran bir ses duydu, "Köpek? Oh hayır, şeytan?"


Dudian arkasına bakınca baykuş maskesi giyen güzel birini gördü. Maske öncesine göre farklı renkte olsa da vücut kokusundan o olduğunu biliyordu, "Bülbül?"


"Evet." Bülbül Dudian'in onu takma ismiyle çağırdığını görünce onun olduğunu anlamıştı, "Aradan o kadar gün geçti. Neden üç gün sonra rozetini almaya gelmedin?"


Dudian hafiften öksürdü, "İşlerim yüzünden geciktim. Gelmediğimi nereden biliyorsun?"


"Tabii ki biliyorum. Sonuçta hergün buraya geliyorum." diye fısıldadı Bülbül.


Dudian gülümsedi, "Sıkı çalışıyorsun ha."


"Hayır!" Bülbül ona baktı, "Bugün tanrıların çağından kalan objeyi görmek için mi geldin?"


Dudian şaşırmıştı, "Tanrılar mı?"


Bülbül tepkisini görünce konuşmaya devam etti, "Görünüşe göre bilmiyorsun. Ah! Gel de sana göstereyim. Kesinlikle şaşıracaksın!" Karanlık salonun ön tarafına doğru yürümeye başladı.


Dudian merakından onu takip etti.


Dudian salona girince devasa bir kafesin önünde on Karanlık Şövalyenin durduğunu gördü. Kafesin parmaklıkları son derece dayanıklıydı. Parmaklıklar bir yetişkinin kolu kadar kalındı. Kafesin içindeki şeyi görür görmez gözlerini kıstı. Başta içi şaşkınlıkla dolmuştu ama ardından da heyecanla.


"İşte, bu o obje!" Bülbül onu kafesin önüne sürükledi, "Şuna bak! Tüm parçaları bir tür metalden yapılmış. Yapılırken çok nadir bir alaşım kullanılmış gibi gözüküyor. Resmen bir başyapıt. Eğer bu şeyle karşılaştırırsan benim simya alaşımımın lafı bile olmaz."


Dudian gözleri tanıdık şeye odaklandığından onu dinlemiyordu. O şey onu 300 yıl boyunca hayatta tutan soğuk depoydu.


Dudian'in kalp atışı hızlandı ve kanı kaynamaya başladı. Hemen ileri atılıp soğuk depo kapsülünde kalan enerjiyle süper bilgisayardaki bilgileri öğrenmek istiyordu.


Bülbül, Dudian'in cevap vermediğini ve aptal gibi o şeye baktığını gördü. Tepkisini görünce bayağı tatmin olmuştu, "Şok edici değil mi?"


"Um!" Dudian kendine geldi ve başını salladı.


"Şu kıvrımlara bak. Bu kadar büyük bir metal objenin böyle biçimlendirildiğini daha önce hiç görmemiştim. Nasıl yapıldığını hayal etmek çok zor. Üstelik 300 yıldan fazladır paslanmamış. İnanılmaz!" Bülbül duygularını içinde tutamıyordu.


"Bu şey nasıl buraya geldi?" diye sordu Dudian.


Bülbül cevap verdi, "Sergilenmesi için buraya getirildiği söyleniyor. Ortadaki aralığı görüyor musun? Tahminlere göre bu şeyin içi boş. Ancak, zor kullanıp zarar vermedikleri sürece hiç kimse nasıl açılacağını bulamıyabilir. Karanlık Kilise bir yolunu bulmak için beyin patlatıyor bu yüzden açabilecek biri olup olmadığını görmek için sergiliyorlar. Şuraya bak, açabilen kişiye bir ödül var."


Dudian, Bülbül'ün işaret ettiği ilan panosuna baktı. Panonun tepesinde ödül ilanı vardı, "Tanrıların objesini açabilen kişiye ödül olarak 100.000 simya puanı verilecek."

DARK KİNG ~2.KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin