Lena..

160 40 0
                                    

"Son zamanlarda aşındırıcı asidik sisi geliştirdim. İçine kırmızı meyve ve timsah yılanının zehrini koydum. Teorik olarak kırmızı meyve timsah yılanının zehrine ve yüksek seviye korozyona karşı en iyi seçim. Eğer projeyi tamamlarsam o zaman metallerin korozyonu mümkün olacak!" dedi Momo, heyecanlı bir şekilde.


Dudian'in yüzünde bir gülümseme vardı. Momo'nun normal utangaç görünüşünün aksine çılgın ifadesini görebilmişti, "Metalin korozyona uğraması için zehir yeterli olmaz. İki farklı maddeyle yapması neredeyse imkansız. Metalin kendisinden başlarsan daha iyi olabilir."


"Metalin kendisi mi?" Momo'nun kafası karışmıştı.


Dudian dedi ki, "Normal koşullar altında metal aşınır ve paslanır. Lakin zaman alır. Ancak, konu metalin korozyona uğraması değil ama zamanla metalin aşınmasına etki eden nem, toz ve diğer şeylerdir. Kısacası metalin aşınma işlemine 'oksitlenme' denebilir."


"Ok- ne?" Daha önce böyle bir şey duymadıklarından Momo, Kim ve Jin'in kafası karışmıştı.


Dudian onlar için anlamanın çok zor olduğunu biliyordu. Ne de olsa periyodik tablo daha üretilmemişti. Bırak oksitlenmeyi daha oksijenin varlığının farkında değillerdi. Dudian onlara dedi ki, "Normalde metal, su gibi yavaşça yok olur."


Kim düşünceli bir şekilde dedi ki, "Su sıcaklığı emip havada yok olur. Ne demek istiyorsun? Metal de mi sıcaklığı emiyor? Yoksa emen şey toz mu?"


Dudian sınıra dokunduğunu fark etti, "Su sıvı halde olduğu için çabucak yok oluyor. Ancak metal katıdır. Yok olması daha uzun süre alır. Mesela birkaç yıl içinde paslanır ve çürür. 10 veya 100 yıl içinde sıvı hale dönüşür. Fakat tamamlanmamış olur. Bu yüzden 1000 yıl sonra arkada kalan çürük hali de yok olur."


Jin başını salladı ve dedi ki, "Doğru. Yani toz metali bile aşındırabilir. Bir bakıma inanılmaz."


Momo konuyu düşünürken başını öne eğdi. Mırıldanarak dedi ki, "Eğer öyleyse ve toz metali aşındırabiliyorsa... Toz topraktan ve toprak taşlardan oluşuyor. Taşta metali aşındırabilecek bir şey olmalı."


Dudian ona baktı ama metali aşındıracak en yaygın şeyin doğal sülfürik olmayan asit olduğunu söylemeye devam etmedi. Onu üretebilirdi ve eğer Tapınağa teslim ederse o zaman çok iyi ödül puanları alabilirdi.


"Her şeyi dikkatlice analiz ediyorsun." Kim Dudian'e baktı.


Dudian gülümsedi ve cevap verdi, "Her şey Işık Tanrısı tarafından yapıldı. İşte bu yüzden bize verdiği her şeyden ilham alabiliyorum."


"Öğretmenim dünyayı gözlemlemeyi öğrenmemiz gerektiğiyle ilgili sıklıkla bizi uyarıyor. Gerçek dünyanın her köşesinde gizli. Her şey gözlerimizin önünde ama bizler illüzyonlar yüzünden göremiyoruz." dedi Kim ve iç çekti.


Dudian hafiften başını salladı, o da aynı şekilde hissediyordu.


Zaman yavaşça ilerledi ve gece oldu.


Şölen görkemli bir şekilde son oldu. Misafirler birer birer gitmeye başladı.


Dudian ve Kerry kapıda durup giden misafirleri uğurladı.


Nüfuzlu soylular gittikten sonra Dudian salona geri döndü. Geri kalanların çoğu küçük gruplardan olduğundan onlarla Kerry vedalaştı.


"Biz de dönmeliyiz." Dudian'in geri döndüğünü görünce Kim ayağa kalktı.


Dudian dedi ki, "Biraz daha otursaydınız?"


"Olmaz, öğretmenlerimiz yoruldu." Kim güldü, "Bir sonraki sefere daha iyi sohbet edebiliriz. Çok geçmeden kıdemli mimar olacağına inanıyorum. Ardından öğretmenimden bizle çalışmanı isteyebilirim. Böylece hergün bir çok şeyi konuşabilir ve tartışabiliriz."


Dudian güldü, "Tabii ki de."


İki usta da çaylarını bitirdi ve ayağa kalktı. Öğrencilerinin yüz ifadelerini görünce soldaki yaşlı adam dedi ki, "Biz gidelim artık. İlerde yardıma ihtiyacın olursa öğrencilerime sormaktan çekinme."


Dudian minnettarlıkla başını salladı.


"Görev için İhtiyar Eivissa'ya gittiğini duydum. Onun çalışmaları çok tehlikeli. Birgün kendini öldürtecek. Sen tahta elementine odaklanmalısın." dedi diğer yaşlı adam ciddiyetle.


Dudian başını salladı ve dedi ki, "Biliyorum."


İki usta da ona baktı ama daha fazla hiçbir şey demedi. Arkalarında öğrencileriyle gittiler.


Diğer soylular ustaları selamladı ama ustalar onlara tek bir bakış bile atmadı. Doğrudan salondan çıktılar. Onlara yaklaşmaya çalışan soylular utanmıştı.


"Sonunda bitti." Kerry salona geri döndü, "İki usta ve üç kıdemli mimarın tebrik için sana geldiğini görmek güzeldi. Orta seviye mimar olsan da onların kalplerindeki yerinin kıdemli avcıdan aşağı kalmadığına inanıyorum."


Dudian başını salladı. Bu ustaların etkisiydi. Sadece şölende kendilerini göstererek onun 'değerini' arttırmışlardı.


"Bugün seni bayağı uğraştırdım." Dudian Kerry'e dedi ki, "Bir sonraki yemeğin benden."


Kerry gülümsedi, "Tamam, bunu hatırlayacağım."


Dudian Kerry'nin personel yönetimiyle ilgilendiğini biliyordu lakin parlak bir karakteri vardı ve cömertliği yüzünden insanlar onu takdir ediyordu.


O sırada salonda hiçbir misafir kalmamıştı. Ancak, hizmetkarlar çöpleri ve masaları temizliyordu. Dudian İhtiyar Fulin'i kanepede otururken buldu, "Reis, ben seni göndereyim."


"Tamam." İhtiyar Fulin gülümsedi, Dudian'in özel olarak söyleyeceği bir şey olduğunu biliyordu.


Dudian Kerry'le vedalaştı. İhtiyar Fulin'in salondan çıkmasına yardım etti. DIşarıda soğuk bir rüzgar esiyordu. Dudian, İhtiyar Fulin'in giydiği ince cekete baktı. Ceketini çıkardı ve İhtiyar Fulin'e giydirtti.


Sander Dudian'in hareketini gördü ama sessiz kaldı ve onları arkalarından takip etti.


"Usta." Kahya ve sürücü arabanın önünde duruyordu.


"Dönüyoruz." İhtiyar Fulin onlara emir verdi.


Dudian arabaya binmesine yardım etti. Kahya ve Sander ikinci arabayı kullandı.


Gece olmuştu bu yüzden Ryan Kalesi sessizdi. Dudian ve diğerleri kaleye girince salonda bir kızın uyuduğunu gördüler. O İhtiyar Fulin'in torunu Lena'ydı. 14 yaşındaydı. Onları beklerken salonda uyuya kalmış gibi gözüküyordu. Hizmetkarlar üstüne ince bir örtü örtmüşlerdi.


"Ne oldu?" İhtiyar Fulin ona baktı.


Hizmetçilerden biri fısıldayarak dedi ki, "Efendim, Lena sizi bekliyordu. Burada uykuya daldı ve onu rahatsız etmek istemedik. Ben onu uyandırayım."


İhtiyar Fulin uyuyan kızın yüzüne baktı. İç çekti ve dedi ki, "Odasına götür." İkinci kata çıkmak için bastonuna dayandı.


Dudian İhtiyar Fulin'e yardımcı oldu ve kanepede yatan kıza baktı. Barton ve diğerleri İhtiyar Fulin'in ailesi hakkında tam bilgi vermişti. Kız, İhtiyar Fulin'in 4. kızının kızıydı. Dördüncü kız zengin bir iş adamıyla evlenmişti ama kızını doğururken ölmüştü. İhtiyar Fulin annesinin hatrına torunun almış ve ona bakmıştı.


Hizmetçiler Lena'yı uyandırdı. Kız uykulu gözlerini açtı ve etrafına baktı. İhtiyar Fulin'in ve Dudian'in üst kata çıktıklarını gördü.


Dudaklarını ısırdı ve bir şey demek istedi ama hizmetçi onu durdurdu. Hizmetçi fısıldayarak dedi ki, "Efendi yorgun ve seni odana götürmemizi istedi."


Lena ona baktı. Hafiften içi acımıştı ama hiçbir şey demedi. Ayağa kalktı ve odasına döndü.

DARK KİNG ~2.KİTAPHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin