Dudian heyecandan soğuk hava deposunun kapısının açılmasını bekleyemiyordu. İçerdeki her şey bıraktığı gibi duruyordu. Minderin üstünde çöp yığını vardı. Kurumuştu ve kötü bir koku yayıyordu.
Çöpü temizlemeyecekti. Çabucak soğuk deponun içindeki düğmeye bastı ve enerji deposunu açtı. İçinde üç yuvarlak enerji tüpü vardı. En alttakinde çökmüş lava benzeyen hafif mavi bir parıltı vardı. Diğerleri ona göre daha soluktu.
Dudian çabucak enerji tüpünü çıkardı ve çip okuyucuyu söktü. Yüz ifadesi değişti ve hemen soğuk depo kapsülünden çıkıp kapıyı kapattı. Hızlıca kafesten çıktı ve salonun dış tarafına doğru ilerledi. Yeşil sis yüzünden bilinçlerini kaybetmiş iksir ustaları ve simyagerler yerde yatıyorlardı. Felaketten kaçmada pek fazla kişi başarılı olamamıştı.
Dudian enerji tüpünü ve çip okuyucuyu cübbesinin içine sakladı. Birkaç kişinin meydandan salona doğru geldiğini hissetti.
Dudian hemen yere yattı ve bayılmış taklidi yapmaya başladı.
Bir süre sonra iyi donanımlı bir Karanlık Şövalye ekibi meydanın ortasına geldi. Meydanın etrafında yeşil sis vardı. Ekip, genç bir kadının ve orta yaşlı bir adamın önderliğindeydi. İkisi de birbirine baktı. Orta yaşlı adam genç kadına dedi ki, "Sen burayı koru, hiç kimsenin çıkmasına izin verme! Sizden biri geçidi korumalı!" Elini kaldırıp öne çıkmaları ve zehirli gazın içine ona takip etmeleri için iki Karanlık Şövalye çağırdı.
Panzehir aldıkları açık bir şekilde belli oluyordu. Koşabildikleri kadar hızlı bir biçimde salona doğru koştular. Yaptıkları ilk şey Tanrıların objesini kontrol etmekti. Hala kafesin içindeydi lakin parmaklıklardan bazıları yok edilmişti. Orta yaşlı adam obje çalınmadığı için rahatlamış bir şekilde iç çekti. Salonda baygın bir halde yatan insanlara baktı. Çıkışa doğru kaçanlar bu tür bir saldırıya karışmak istemiyor gibi gözüküyordu.
Orta yaşlı adam baygın insanlara baktı ve eliyle arkasındaki iki Karanlık Şövalyeye işaret etti.
İkisi de işaretin ne anlama geldiğini anladı, arkalarını döndüler ve dışarı koştular. Meydanın ortasına gidip genç kadına dediler ki, "Efendim. Tanrıların objesi hala içeride. Kaptan Simon içeriyi koruyor olacak."
Genç kadın rahatlamıştı. Arkasındaki bir düzine Karanlık Şövalyeye döndü ve bağırdı, "Bir takım dış bölgede kalacak. İki takım hemen panzehirden alıp soruşturma için içeri girecek. Saldırganlar muhtemelen içeride baygın olan insanların arasına karıştı. Vücutlarını bir silah veya yabancı bir cisim taşıyorlar mı diye kontrol edin. Eğer bir cisim bulunursa anında tutuklayın!"
"Anlaşıldı!"
İki takım Karanlık Şövalye verdiği emirleri çabucak yerine getirmeye başladı.
Genç kadının bakışları Karanlık Şövalyelerden birine odaklanmıştı, "Devriyelere havayı temizlemesi için adam göndermelerini söyle. İnsanları tahliye etsinler ve gereksiz sorun çıkarmamalarını emretsinler."
"Emredersiniz." Şövalye başını salladı ve gitti.
Karanlık Şövalyelerden biri sıraya girmiş diğer Karanlık Şövalyelere panzehri vermeye başladı. Ardından baygın bir şekilde meydanda yatan insanların kıyafetlerini kontrol etmeye başladılar.
Kadın, yüzünde buz gibi bir bakışla kollarını bağlamış etrafı gözlemliyordu.
Boom!