Kahya yavaşça kapıyı çaldı.
"Gir." dedi İhtiyar Fulin bastonuyla oynarken. Kapıya doğru döndü ve kahyaya baktı, "Ne oldu?"
"Efendim, John Bey geldi ve sizi salonda bekliyor." dedi orta yaşlı kahya ve saygılı bir şekilde eğildi.
İhtiyar Fulin başını salladı, "Ben gidip bakarım." Dudian'den kendine iyi bakmasını istedi ve odadan çıkmak için kahyaya elini uzattı.
Dudian diğer gazeteleri okumaya devam etti. Scott ve Mellon Konsorsiyumu yeni dokuma tezgahı yüzünden çeşitli bölgelerde yarışıyor gibi gözüküyordu. İstek sınırlı olduğundan piyasa kızışmıştı ve aralarındaki ilişki daha da düşmanca olmuştu.
"Yeni dokuma tezgahının mucidi Dean Bey dokuma tezgahlarını üretmemiz için planları şahsen bize verdi. Makineleri mucidin orijinal planlarına göre üretiyoruz ve hatalı, hasarlı veya sorunlu parçalar yok..." Scott Konsorsiyumu gazetede iş birliklerini beyan etmişti. Telif hakkı sadece Karanlık Kilise'de olan bir şey olsa da hiç kimse gerçeği varken sahtesini tercih etmezdi. Sıradan siviller bile daha gelişmiş olacağından gerçeğini almak için ellerinden geleni yaparlar ve taklitlerden sakınırlardı. Scott Konsorsiyumunun gazetedeki beyanları son derece önemliydi ve Mellon Konsorsiyumu için ölümcül bir darbeydi.
"Mellon Konsorsiyumu Scott Konsorsiyumuna karşı bu savaşta kaybedecek gibi gözüküyor. Kaybetmeleri an meselesi. Diğer konsorsiyumlar arka planda Mellon Konsorsiyumunu desteklese bile yapabilecekleri en iyi şey piyasanın küçük bir bölümü için rekabet etmek olur..." Dudian o anki gidişatı görebiliyordu. Scott Konsorsiyumu, çizimleri ondan aldıklarından ilk grubu üreten olmuştu. Bu sayede piyasadan büyük bir pay alabilmişlerdi. Bu beyan sayesinde anlaşmalar konusunda sıkıntı çıkmadığı sürece tekstil işindeki en büyük lokmayı alan onlar olacaktı. Piyasadaki o pay ilerde Scott Konsorsiyumunun başlıca gelen sanayilerden biri olma potansiyelini taşıyordu.
O sırada İhtiyar Fulin kapıyı ittirdi ve odaya girdi.
Dudian karşı tarafın salondaki kokusunu hissedebiliyordu. Koku kaleden çıktı ve ata binip gitti.
"Bir sorun mu var?" dedi Dudian, ihtiyar reisin yüz ifadesine bakınca.
İhtiyar Fulin iç çekti, "John Bey sektörde yeni zengin iş adamlarından biri. İşe madencilikle başladı. Biz ona avcı sağlayacakken o da bize ekipman üretimi için 10.000 altın sikke sağlayacaktı. Malzemeler duvara getirildikten sonra da %20 pay alacaktı ve geri kalanda bizim olacaktı."
Dudian durumu hemen anladı, "İş birliğini iptal etmek istediğini söyledi, değil mi?"
İhtiyar Fulin başını salladı, "Yaralandığın haberinin etrafa fazla yayılmasından endişeleniyorum. Eğer o tek başına olsa bu fikirden vazgeçerdim lakin bizimle iş birliği düşüncesinde olan diğerleri ortaya bile çıkmayacaktır. Sırf Ryan Ailesinin gelirleri ve senin avdan kazandıklarınla gelişmemiz çok zor olur."
Dudian İhtiyar Fulin'in yüzündeki keyifsiz ifadeyi gördü ve onu rahatlatmak için konuştu, "Onun gibi küçük adamlara odaklanıp güvenmemeliyiz. Onların yardımıyla bile para yapmak çok yavaş olacaktır. Üstelik, sırf ekipman üretimine destek sağlamakla %20 pay istiyor... Saçmalık! Duvarın dışına çıkmadığından tehlikeyi bilmiyor! Onun için bu sadece bir girişim."
İhtiyar Fulin gülümsedi, "Damlaya damlaya göl olur."
Dudian hafiften başını salladı, "Yarık varsa su aradan sızar. Küçük bir delik bile bir denizi yutabilir. Kolum iyileştikten sonra avcılıkla bir sürü para kazanacağım!" Sol koluna bakmadan duramadı. İyileşmeyeceğinden ve ilerde dövüş yeteneklerine etki edeceğinden endişeleniyordu. Okçulukta ustalaşmak için birkaç yılını harcamıştı. Eğer tek elli dövüş yeteneklerini öğrenmek isterse bu tekrar iki üç yılını alırdı.
İhtiyar Fulin Dudian'in yaralı koluna baktı. Yüzünde acı bir ifade vardı ama daha fazla bir şey demedi, "Şimdilik kendine iyi bak."
Ertesi gün Dudian Ryan Kalesinde kaldı lakin kahyadan ona bir kalemle kağıt vermesini istedi. Ardından kağıda bir şeyler çizmeye başladı.
Çizimler yerlere saçılmıştı. İhtiyar Fulin ara sıra Dudian'i ziyaret ettiğinde çizimleri görüyordu. Bir keresinde dedi ki, "Bu ne?"
"Tüfek." Dudian kısaca cevap verdi.
İhtiyar Fulin kelimenin ne anlama geldiğini doğal olarak anlamadı fakat garip bir şey olduğunu biliyordu. Dudian'in yüz ifadesine baktı ve daha fazla sormadı. Onun bilmediği derin bir şeydi.
Yazıp çizmenin yanı sıra Dudian dışarı çıkıp etrafta yürüyordu. Arada bir eğitim alanına gidip hançer, kılıç, bıçak ve diğer silahları kullanıyordu.
"Bu soğuk silahlar pek iyi değil..." Dudian mızrakla etrafta takılıyordu. Mızrak, şövalyelerin kutsal sembolü olduğundan hiç kimse değiştirmeye veya geliştirmeye çalışmamıştı.
...
...
Tedavi sonuçları daha çıkacak olsa da sol kolunun iyileşip iyileşmeyeceği kesin değildi fakat Dudian en kötüsü için hazırlanmıştı. İlerde ilerleyebileceği farklı yolları düşünüyordu.
Göz açıp kapayıncaya kadar aradan 1 ay geçti.
Doktor dört kez geldi. Her seferinde derin bir iç çekti ve gitti. Doktora göre Dudian'in kolu kangren olmuştu. Kan kolunun tüm damarlarından geçemediğinden iyileşme süreci çok zayıftı. Uzun vadede çürüyen ve iyileşmeyen kemikler olacaktı.
Dudian böyle bir sonucu beklemiş ve hazırlanmıştı ama kalbi yine de acı ve hüzünle doluydu.
Bir gün arabaya binip Ryan Kalesinden çıktı. Ryan ailesine rahatlamaya gittiğini söyledi.
İhtiyar Fulin fazla düşünmedi, ondan sadece kolunu korumasını ve bir yere çarpmamasını istedi.
Dudian Yard şehrinden çıktıktan sonra Ticari Bölgeye gitti. Başka bir araba kiraladı ve Karanlık Kilise'nin bölgesinin olduğu yere gitti. Sıradan doktorlar onu tedavi edemese de gidip şansını yaşam grubundaki bir simyagerle deneyecekti. Onlar da kolunu iyileştirmezse kolunun yerine protez bir kol takmayı veya Rosyard'ınki gibi bir eklenti yapmayı planlıyordu.