"Büyü damgalarının evrimi koku alma mesafesini arttırmamış gibi gözüküyor." Dudian'in gözleri parladı. Başlangıç seviyesindeki bir avcı olarak juranzhiden üç yetenek kazanmıştı. İlki süper koku almaydı, ikincisi karanlıkta görüştü ve üçüncüsüyse buz kristallerini özümsemeydi! Eğer birisi gulyabanilerden büyü damgası kazanırsa o zaman 2 yeteneği olurdu. Kısaca karşılaştırmak gerekirse bu, nadir bir yaratıktan büyü damgası almanın yararıydı.
"Yeni bir yetenek mi kazanacağım yoksa eski yeteneklerim mi gelişecek bilmiyorum." Dudian içi huzurla doluydu. Ancak yeni bir yetenek kazanmak için can atıyordu. Lakin yeni yeteneği doğrulamak biraz zor olabilirdi. Eğer virüse karşı direnci olup olmadığını öğrenmek isterse o zaman bir ölümsüzü yiyebilir ya da onu ısırması için bir ölümsüz bulabilirdi.
Etrafındaki kokuları almaya başladı. Koku alma gücünün güçlenmediğine karar verdi. Bir farklılık olsa da bu bünyesi güçlendiği içindi.
Eğer yeteneği güçlenseydi koku alma mesafesi en az iki katına çıkardı.
Karanlık görüşü doğrulaması daha kolaydı. Karanlık köşelere baktı ve öncekine göre bir farlılık olmadığını gördü. İkinci yeteneğinde bir etkisi olmamış gibi gözüküyordu.
Dudian son iki gündür topladığı tüm buz kristallerini çıkardı. Boynuzlu iskeletlerden toplam 25 buz kristali almıştı ve onları küçük bir metal kutunun içine koymuştu.
Metal kutu neredeyse donmuş gibi gözüküyordu. Kutuyu açar açmaz dışarı buz gibi bir hava fışkırdı.
Çocuk iskeletten aldığı küçük buz kristaline baktı. Dudian gazlı beyaz bezle sarılı sol koluna baktı. Kırık olduğundan ve buz kristallerini özümseyip özümseyemeyeceğini bilmediğinden buz kristallerini sol eliyle kullanmaya tereddüt ediyordu.
Bir süre tereddüt ettikten sonra Dudian sağ kolunda denemeyi seçti. Aşırı özümseme yüzünden sol kolu hissizleşmişti bu yüzden bu sefer sadece bir tane özümseyecekti.
Parmağını ısırdı ve kan dışarı aktı. Parmağını buz kristaline bastırdı.
Buz kristali yumuşamaya başladı. Sıvıya dönüşüp yaradan vücudunun içine girmesi fazla sürmemişti.
Dudian soğuk sıvının kolundaki kan damarlarından geçerek vücudunda yayıldığını hissetti. Çabucak omzuna tırmandı ve kalbine gitti. Soğuk his kalbini istila etti ve vücudu biraz titredi.
Bir süre sonra soğuk his kardiyovaskülerden tüm vücudan yayıldı. Vücut ısısı hızla azalıyordu.
Lakin çok geçmeden kaynar bir sıcaklık vücuduna yayılmaya başladı. Sanki bir volkan patlıyor gibiydi. Kanı kaynıyor ve büyük bir güç vücuduna akıyor gibiydi. Kolundaki bazı kaslar hareket ediyordu.
"Çok güçlü..." Dudian şaşırmıştı. İlk defa mutant bir iskeletten buz kristali özümsemişti. Etkilerinin bu kadar büyük olmasını beklememişti. Enerjisinin yenilenmesi bir yana vücudu güçle dolmuştu!
Sıradan ölümsüzlerden özümsediği bir düzine buz kristaliyle aynı hissi veriyordu. Etkisi biraz daha güçlüydü.
Bir süre sonra his giderek sakinleşti.
Dudian geri kazalan buz kristallerine baktı ve birini alıp tekrar özümsemek istedi. Ancak sol elini düşününce daha fazla devam etmedi. Eğer sağ eli de bilincini kaybederse ilerde bu pek uygun olmazdı. Bu sefer gulyabaniyle dövüştüğü zaman sol kolu hayatını kurtarmıştı. Uzvunun nihai potansiyelini ortaya çıkarabilmişti lakin vücuduna da zarar vermişti.
Üstelik, idrak yeteneği olmazsa o zaman kolunun ve elinin gücünü kontrol etmesi son derece zor olurdu.
"Umarım sol kolumu iyileştirebilirim..." Dudian içinde gizlice dua ediyordu.
Bir süre sonra vücudunu düşündü. İlk defa mutant bir iskeletin buz kristalini özümsediğinden özümseme yeteneğinin gelişip gelişmediğini ayırt etmek çok zordu. Yeteneği yüzünden mi enerjisini yeniledi yoksa buz kristali mi çok güçlüydü karar veremiyordu.
"Şafak vaktinden önce büyük duvara geri dönmek zorundayım. Yapılacak ilk şey sol kolumu iyileştirmek olacak! Geçidi kiraladık bu yüzden istediğim zaman gelebilirim. Mellon Konsorsiyumunun ne zaman çıkacağıma karar verdiği zaman gibi değil." Dudian kararını verdi ve dinlenmek için duvara yaslandı. Gözlerini kapadı ve hafif bir uykuya daldı.
Dudian akşam 11 gibi yakında iki üç tane yaratık kokusu aldı. Sadece geçiyorlarmış gibiydi bu yüzden pek umursamadı.
Şafak vakti. Ertesi Gün.
Dudian uyandı. Ateş çoktan sönmüştü lakin odunlar hala sıcaktı. Karnını doyurmak için çantasından kuru yiyecek ve su çıkardı. Eliyle ibriği tuttu. Tırnaklarının boyunu ve şeklini görünce şaşırmıştı.
Dışarı çıkmadan önce tırnaklarını kestiğini hatırlıyordu. Daha iki gün bile olmamıştı... Aslında dün gece tırnakları normaldi. Nasıl oldu da bir gecede tırnakları bu kadar uzamıştı? Üstelik normalde tırnakları ovaldi lakin şimdikiler bir yaratığın pençeleri gibi keskindi.
Aniden büyü damgalarını düşündü. Üç yeteneği de güçlenmemişti fakat onun yerine yeni bir yetenek kazanmıştı!
Ancak, hızla büyüyen tırnaklar mı?
İçindeki neşe anında yok oldu. Normal büyü damgalarının ikinci veya üçüncü evriminden sonra bazen son derece güçlü yetenekler ortaya çıkabiliyordu. Ancak, bazı nadi büyü damgaları sonraki evrimlerden sonra sıradan veya çok kötü yetenekler kazandırabiliyordu.
Keskin tırnak mı?
Ne de olsa, insanlar zırhları ve silahları kullanıyordu. Yaratıkların kürklerinden ve pençelerinden kendilerini korumak için eşyalar yapıyorlardı.
"Bu lanet şey de ne!?" Dudian eliyle sessizce metal ibriği dürttü. İçindeki acı artmıştı. İbriği alıp su içmeden önce bir süre şaşkınlıkla oturdu. Bu konu hakkında daha fazla düşünmek istemediğinden başını salladı. Sırf karanlık görüşüne ve süper koku alma duyusuna dayanarak bile sıradan seviye bir avcıya eş değerdi. En önemli noktaysa çabucak evrimleşmesine yardımcı olacak buz kristallerini özümseme yeteneğiydi.
Bunu düşünürken kendini rahatlatıyordu. İbriği kaldırdı lakin bir anda su eline akmaya başladı. İbriğin kırıldığını görünce korkmuştu.
"Cennetler bugün bana karşı..." diye düşündü Dudian. Ancak, ibriğe bakınca gözleri fal taşı gibi açıldı.
Parmakları metali delmişti!
Dudian şaşırmıştı. Metali nasıl delmişti?
Parmağını ibriğin üzerinde gezdirdi. Meta ibrik sanki bir kağıt parçası gibiydi. Tırnakları ibriği kolay kesiyordu!