Etrafındaki içtenlikle gelen alkış seslerini duyunca Rudolph'un gözlerinden bir soğukluk geçti. Bu şiirin bir karşı saldırı anlamına geldiğini biliyordu. Köklerimiz sarılmış yeraltında? Hmph! Yüzünde hafif bir gülümseme vardı ama içinden alay edercesine gülüyordu. Dudian'in bugünkü konumuna ve başarılarına daha önceden ulaşsaydı belki onu düşünebilirdi ama bugünden sonra olmazdı! Dudian'in uslu ve terbiyeli bir damat olacağını düşünmüyordu.
Dudian etraftaki soylulara baktı. Yakasını düzeltti ve kalabalığın karşısında bir centilmen gibi durdu, "Şiirin adı 'Meşe'."
"Güzel şiir, güzel şiir!"
"Meşe! Meşeler uzun zaman önce yok olmuş olmalı."
Soylular onu alkışlamaya ve övmeye devam etti. Aslında Dudian şiirin ismini söylediğinde içtenlikle haykırmışlardı. Sözlerin keyfi yazım olmadığını ama garip bir anlamı olduğunu biliyorlardı.
Meşe uzun zaman önce nesli tükenmiş bir ağaçtı. Meşe kelimesini aşka hürmet etmek için alıntılamıştı. Bu tür artistik bir ifade benzersizdi!
Şair!
Soylular şairlere ve ozanlara saygı duyardı. Sıradan insanlara göre şairler ruhlarını titreten şiiirler yapan ozanlardı. Ancak, soylular daha çok bu tür aşk şarkılarını seviyordu. Özellikle soylu leydiler.
Ozanlar güzel hikayeler anlatıyordu ancak geleneksel şiirlerle kıyaslandığında ozanların eşiği daha düşüktü. Ozanlar daha heyecanlı yapabilmek için şiirle hikayeyi birleştirirdi. Onların şarkıları asıl olarak sivillerin taleplerine göreydi. Soylular bu tür şiirleri küçümsüyordu.
"Teşekkür ederim." Dudian konuşmaya devam etti, "Sizleri daha fazla oyalamak istemem. Lütfen devam edin." Eliyle bir işaret yaptı ve soylular yavaşça dağılmaya başladı.
Kerry Dudian'e baktı ve güldü, "Zayıf görüneceğinden endişelenmiştim. Lakin cidden bir avcısın. Bayağı cesur. Seni tanımasaydım soyluların arasında büyümediğine şüphe ederdim. Özellikle şu şiirin. Onur ve asaletle ilgili olan kısmı beğendim. Çok iyiydi!"
Dudian gülümsedi ve hiçbir şey demedi.
Kerry etrafa yayılmış soylulara baktı ve Dudian'e dedi ki, "Kıdemli soylulardan birkaçı gelip seni selamlayacaktır. Performans uğruna onlarla görüşmelisin. Kaba olmazlar. Eğer senle iş birliği yapmak isteyen soylular olursa onları nazik bir şekilde reddet. Kutsal Kilise senle ilgilenecektir. Senin sadece deneylerine odaklanman lazım. Tapınak diğer tüm şeyleri yönetecektir!"
Dudian başını salladı.
Çok geçmeden soylular gelmeye başladı. İlk gelen uzun boylu orta yaşlı bir adamdı. 13 yaşında bir kızın elini tutuyordu. Kız çok güzel ve çekiciydi.
"Dean Bey, Kerry Bey." Orta yaşlı adam Dudian ve Kerry'e yaklaştı. Onlara nazik bir sesle konuştu, "Ben Kurt Ailesinden Cole. Bu da küçük kızım Colley. Dean Bey'in şiirini çok sevdim. Dean Bey'in şiir yazdığını hiç duymamıştım. Gerçekten de çok yeteneklisiniz."
Dudian dedi ki, "Teşekkürler." Gözleriyle onları süzdü. Adamın kızı ona hiç saklamadan büyük bir ilgiyle baktı.
Dudian nazikçe ona kıza başını salladı ve kız da gözlerini ondan çekti. Cole güldü, "Çok mütevazisiniz. Sizin yaşınızda aynı başarıya sahip olan birini hiç görmedim."
"Haha... ..." O daha bitirmeden arkadan bir gülüş sesi daha geldi. Orta yaşlı bir adam küçük bir kızın elini tutarak onlara yaklaştı, "Cole, geçen yıl da aynı kelimeleri kullanmadın mı?"
Cole arkasını dönüp adama baktı ve gülümsedi, "Neden bana iftira atıyorsun?"
Adam omuzlarını silkti ve Dudian'e döndü, "Dean Bey, bu Hamm Ailemizden bir hediye." Adam güzel bir kutu hediye uzattı.
Dudian çoktan hediye kutusunu biliyordu. Fakat onun için olduğunu düşünmemişti, "Bu çok pahalı, kabul edemem."
"Kendini tutma." Orta yaşlı adam güldü, "Kabul etmezsen o zaman güceniriz."
Dudian elini uzattı ve hediyeyi alıp dedi ki, "Teşekkür ederim."
"Dean Bey neden kutuyu açmıyorsunuz?"
Dudian dediğini duyunca kutuyu açtı. İçinde bir yığın el işi mor taş vardı. Dikkatlice bakınca bayağı para ettiklerini anlamıştı. Ancak, yüz ifadesi değişmedi ve gülümsedi, "Bunlar kadınlar için. Benim karım yok. Ne yapacağım bunlarla?"
Dudian'in sakin ifadesini görünce orta yaşlı adam içten içe biraz şaşırmıştı. Gülümsedi ve dedi ki, "Bir karın olmadığını biliyorum bu yüzden özellikle 'Mor Yıldız Zinciri'ni verdim. Eğer doğru kızı bulursan ona verirsin." Konuşmasını bitirdikten sonra Dudian'e göz kırptı.
Dudian gülümsedi, "Teşekkürler."
Başka bir orta yaşlı adam ona doğru geliyordu. Cole bunu fırsat bildi ve hemen hediyesini Dudian'e verdi. Küçük bir hediye kutusuydu. İçinde bir erkek için yapılmış cep saati vardı. Güzelce yapılmıştı ve bayağı değerli bir saatmiş gibi gözüküyordu.
Dudian hediyeyi kabul etti. Diğer soylular da hediyeler verdiler. Bazıları pahalı bazılarıysa değildi. Sıradan hediyelerin sembolik olduğu açık bir şekilde belliydi. Dudian ve diğerleri her şeyin farkındaydı.
"Bu senin için hazırladığı hediye." Rudolph ona doğru geldi ve bir kutu verdi. Gülümsüyordu.
Dudian nazikçe cevap verdi, "Teşekkür ederim."
Rudolph, Dudian'in yüz ifadesinin bozulmadığını görünce birkaç söz söyledi ve gitti.
Dudian hediyeyi bir kenara koydu. Jenny'nin kokusu hediye kutusunda değildi. Rudolph'un onun tavrını test ettiğini biliyordu. Verdiği tepki onun kabini daha soğutmuştu.