MERHABA arkadaşlar. Hikaye nasıl gidiyor. Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Keyifli okumalar!
-***--
Pencerenin kenarına yaslayarak dışarıda bir anda patlak veren yağmurun camı dövüşünü izlemek içinin daha da kararmasına neden oluyordu. Kollarını göğsünde bağlayarak iyice ağırlığını omzuna vererek camın kenarına yaslanmıştı. Bakışları bomboş bir hal almıştı. İçi yanıyordu. Kalbi acıyordu ama bu acı içinde bulunduğu duruma çare olmuyordu. Gözlerini kapatarak burnundan derin bir nefes aldı. Aklı almıyordu, son birkaç ayda yaşadıklarını aklının almasına olanak yoktu. Kapının açıldığını duyunca bakışlarını gelen kişiye çevirmişti.
"Burada mıydın, her yerde seni arıyordum." Cesur odaya girerek kapıyı kapatmıştı. Genç kadın buruk bir şekilde genç adama gülümseyerek yeniden dışarıya odaklanmıştı.
"Hava birden nasıl patlak verdi değil mi?" Cesur kardeşinin yanına gidip onun gibi dışarıyı izliyordu. Ayaz'ın hastaneye yatışının üzerinden bir hafta geçmişti. Genç kadının mekanı artık bulundukları oda olmuştu. Abisi ne kadar eve geçmesini söylese de Çisem oğlunu hastaneye bırakmak istememişti.
"Sonbahardayız Çisem, bundan sonra daha soğuk rüzgarlar esecek." Çisem abisinin sözlerinde ki derin anlamı hayatının daha da zor olacağına yorarken Cesur kolunu kardeşinin omzuna atarak kadını kendine çekip başının üzerini öpmüştü.
"Babamın yüzüne bakamıyorum."
"Olanlarda senin suçun yok Çisem, hem artık her şey yoluna girdi."
"Buna inanıyor musun abi, hiçbir şey yoluna girmedi, girmeyecek."
"Çisem yapma!" diyen genç adam kardeşinin gün geçtikçe içine kapanmaya başladığını görebiliyordu. Ayaz'ın hastanede yatması yüzünden Aylin'i istemeye gidememişti. Aylin bunun doğru olmadığını söylemişti ki Cesur o heyecanla yeğeninin hastanede tedavi gördüğünü unutmuştu.
"Neyi yapmayayım abi, gerçekleri hepimiz biliyoruz. Soner'i hayatımıza ben soktum. Bu kadar kör olduğuma inanamıyorum. İlk yıllarda bana o kadar sıcak davranıyordu ki gözüm adeta kör olmuştu. Ailemin uyarılarını kulak ardı ettim. Babam bana emin misin diye sorduğunda o kadar kesin emin olduğumu söyledim ki şimdi yüzüne bakamıyorum."
"Bu konuyu daha sonra ayrıntılı konuşuruz. Bana bak Çisem, sence ben Ayşem'in annesi ile evli kalsaydım ne olacaktı? Ölünün arkasından konuşmak istemiyorum ancak son zamanlarda hakkında öğrenmeye başladıklarım hiç iç açısı değil. Kızıma ayıp olmayacağını bilsem öldüğüne sevindim derdim. Ama Ayşem'e kıyamıyorum."
"Ayşem çok şanslı bir çocuk."
"Ayaz da öyle... Babasının kim olduğu ya da ne yaptığı önemli değil. O senin oğlun, benim yeğenim. Dayısı onu çok sevecek."
"Teyzesi de çok sevecek." Çisil bir süredir kapıdan dinlediği iki kardeşin konuşmasına dahil olmuştu. Cesur odaya giren kardeşine dönerek gülümsemişti.
"Bakın burada kimler varmış? Hayırdır Çisil bu saatte hastanede ne işin var?"
"Ablamı özlemiş olamaz mıyım? Ev çok sessiz kaldı sanki," dediğinde Cesur diğer kolunu uzatarak genç kızı yanına çağırmıştı. Çisil adamı bekletmeden hızla kolunun altına girerken Çisem kardeşine buruk bir ifade ile baktı.
"Şu ifadeni değiştir abla sanki ölü gibi bakıyorsun."
"Allah korusun o nasıl laf Çisil, bir daha duymayacağım." Cesur iki kardeşinin de saçından öpüp kapıya yönelmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR
General FictionCesur yıllar sonra kızı için kovulduğu evine geri döner ancak ailesi onu kabul edecek midir? Genç yaşında baba olan Cesur, ailesinin altın çocuğu, iyi bir cerrah ve iyi bir baba... Kızı için varisi olduğu hastaneye geri dönmesiyle süre gelen olaylar...