54. Bölüm

1.4K 142 5
                                        

Merhaba arkadaşlar. Hikaye nasıl gidiyor. Umarım bölümleri beğenmişsinizdir. Keyifli okumalar.

***

Genç adam masasında oturmuş önündeki dosyalarla ilgilenirken oldukça yorgun hissediyordu. Hem hastanenin yönetimi hem de hastalarla ilgilenmesi oldukça zamanını alıyordu. Özellikle yeni cerrahlar alması konusunda yeniden düşünmeye başladı.

Hastaneye başladığı bu altı aylık süre zarfında işler sandığından iyi gidiyordu. Özellikle bazı bölümlerdeki hastaların sayısının artışı genç adamı memnun etse de bu memnuniyet insanların hasta olmalarından ziyade kendilerine güvenerek hayatlarını onlara emanet etmelerine duyduğu memnuniyetti.

“Cesur Bey, bir Bey sizinle görüşmek istiyor. Güvenlikten haber verdiler.” Sekreteri genç adama bildirirken Cesur önündeki dosyayı genç kadına uzatarak almasını beklemişti.

“Bu dosyayı KBB’a gönderin. Özellikle işaretlediğim hastaların verilerine ve verilen ilaçlara yeniden göz atsınlar. Gereksiz ilaç kullanımını istemiyorum.”

“Peki Doktor Bey. Gelen kişiye ne söyleyeyim?”

“Kim olduğunu söyledi mi?”

“Kayınbiraderinizmiş.” Selda’nın sözleri ile Cesur duraksamıştı. Kısa bir sessizliğin ardından istediği fırsatın ayağına geldiğini düşünen Cesur gülümsemişti.

“Güvenliğe onu yukarı bizzat çıkarmasını söyle. Özellikle gözüne alabilecek gösterişli yerlerden dolandırarak getirsin buraya!” Selda patronunun neden bu şekilde söylediğini anlayamazken gözlerini kısmıştı. Altı aydır çalıştığı adamın şuana kadar kimseye gösteriş yapmadığını hatta oldukça mütevazi olduğunu bildiğinden bu isteği onu şaşırtmıştı. Resmen adamın gözüne hastaneyi sokmak istiyordu.

“Peki Cesur Bey, siz nasıl isterseniz.” Selda odadan çıkarken Cesur da eski kayınbiraderinin yanına getirilmesini bekliyordu. Adamın ne kadar açgözlü olduğunu bilen Cesur, hastanenin ihtişamına kapılıp Gülsüm’ün onlarda kalması için ikna etmeyi hedefliyordu. Yaklaşık on dakika sonra kapısının tıklanmasıyla Selda “Remzi Bey geldi,” dediğinde Cesur eliyle içeri alması için kızı onaylamıştı. Gözleri hala etrafta olan adamın son durağı masasında rahatını bozmayan Cesur olmuştu.

“Hayırdır Remzi hangi rüzgar attı seni buraya?” adam Cesur’a kısa bir bakış atarak sorusunu cevaplamıştı.

“Hazır Ankara’ya gelmişken eniştemizi ziyaret edelim dedik. Kötü mü ettik?”

“Aksine bende seni arayacaktım, geç otur.” Adam Cesur’un sözleriyle gösterilen yere otururken etrafı incelemeye devam etmişti.

“Vay anam vay… Bu hastane senin mi şimdi?” Cesur adamın sorusunu duymazdan gelerek sormuştu.

“Bir şey içer misin? Madem misafirim oldun bir çayımızı iç.” Adam lakayıt bir şekilde gülerken başını sallayarak “Çay her yerde içeriz enişte, sen bana şöyle sizin asortik kahvelerden iste.” Cesur adamın sözlerine sinirlenmemek için kendisini tutmuştu. Telefonu kaldırarak Selda’dan en sert kahveyi getirmesini isteyerek kendisine de çay söylemişti.

“Madem bu kadar büyük hastahanen vardı ne diye bizim kasabada onca sene süründün enişte. Hemi de doktormuşsun!” dediğinde Cesur geriye  yaslanarak adama cevap vermişti.

“Oturduğun evin bana olduğunu unuttuğunu var sayarak hala süründüğümü mü düşünüyorsun?” dediğinde adam yerinde doğrulmuştu. Yüzündeki gülümseme yavaş yavaş solarken Cesur tek kaşını kaldırarak adama baktı.

CESURHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin