Memleket plakasını tutturdum. Umarım bölümü beğenirsiniz. Keyifli okumalar.
***
Genç kız yorgun bir şekilde sınıftan çıkarken etrafına bakınmadan hızlı adımlarla biraz olsun dinlenmek için kantine doğru ilerlemeye başlamıştı. Derslerine alışmıştı. Sınıfta birkaç kişiyle de arkadaş olmuştu ancak önceden edindiği tecrübelerle çok fazla samimi olmayı doğru bulmuyordu.Masalardan birine kitaplarını bırakarak tost almak için büfeye doğru ilerlerken adımları geri geri gider gibiydi. Bedenen değil ama beyni çok yorulmuştu. İnsan anatomisini öğrendikçe bir kez daha şükrediyordu. Allah’ın kudretini yeniden keşfediyordu. Karışık tostuyla birlikte çayını alıp masasına doğru ilerlerken masada oturan kişiyi görünce duraksamıştı. Kendisine gülümseyerek bakan adamı görünce tek kaşını yukarı kaldırmıştı. Masaya yaklaştığında elindeki çayı masaya bırakıp sandalyesini çekip oturdu.
“Babam seni işten atacak.” Kızın sözlerine gülen adam omzunu silkmişti.
“Bana iş mi yok. İstersem burada senin hocan olarak da gelebilirim.” Ayşem adamın kendine olan güveni karşısında gülümsemeden edemedi.
“Sakın öyle bir şey yapmaya kalkma. Birde seni hocam olarak görmek istemiyorum.” Kızın sözleriyle Serdar’ın yüzü asılmıştı.
“Şu dediğine bak, ben izin günümde koşa koşa sana geleyim sen beni görmek istemediğini söylüyorsun.”
“Ne yapmamı bekliyorsun Serdar, boynuna mı atlayayım? Hem sen buraya gelirsen ben derslerime odaklanamam. Dikkatimin dağılmasını istemiyorum.” Az önce yüzü asılan genç adamın yüzü birden aydınlanmıştı.
“Dikkatini dağıtacak kadar aklını karıştırıyorum yani öyle mi?” Ayşem tostundan bir ısırık alarak gözlerini kaçırmıştı. Serdar kızın cevap vermeyeceğini anladığında “Ben bir çay alayım,” diyerek yerinden kalktı. Çayını alıp yeniden geriye döndüğünde ise Ayşem tostunu yarılamıştı.
“Öğleden sonra çok dersin var mı?” Ayşem lokmasını yutarak genç adama cevap vermişti.
“İki dersim var, neden sordun?”
“Hangi dersler?” Ayşem genç adama cevap verirken Serdar başını sallayarak onu onaylamıştı. Öğle arası bittiğinde Ayşem dersine giderken Serdar da kızın bölüm binasına girmesiyle arkasını dönüp arabasına doğru ilerlemişti.
“Serdar, hayırdır seni buraya hangi rüzgar attı?” genç adam eli arabanın kolunda kalmış bir şekilde kendisine seslenen kişiye dönmüştü. Gördüğü kişiyle yüzü aydınlanırken hafif gülümsedi.
“Hocam nasılsınız?” birkaç adımda hocasının yanına giderek elini sıkarken adam başını iki yana sallayarak “Buralara kadar geldin bizi görmeden mi gidecektin?” diye sordu. Mahcup olan genç adam hafif gülümsemişti.
“Meşgulsünüzdür diye hocam, yoksa sizi de görmeyi çok istiyordum.”
“Öyle mi hadi gidelim o zaman vaktin varsa önce derse girelim sonra birlikte çay içeriz.” Serdar adamın isteğini kabul ederek birlikte binadan içeriye girmişti. Ders yapılacak sınıfa girdiklerinde ise oluşan uğultu hemen kesilmişti. Öğrenciler hocalarının yanında ki genç adamı görünce birbirini dürterek sessizce konuşurken Serdar’ın bakışları arka sıralarda oturan genç kıza takılmıştı. Bu kadar şanslı olabileceğini düşünmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR
General FictionCesur yıllar sonra kızı için kovulduğu evine geri döner ancak ailesi onu kabul edecek midir? Genç yaşında baba olan Cesur, ailesinin altın çocuğu, iyi bir cerrah ve iyi bir baba... Kızı için varisi olduğu hastaneye geri dönmesiyle süre gelen olaylar...