Keyifli okumalar
***
Genç kız birkaç kitapçı gezdikten sonra kafelerden birine oturarak aldığı kitaplara göz atarken diğer yandan da siparişini almaya gelen garsondan kahve istemiş, test kitaplarını incelemeye başlamıştı. Karşısında ki sandalyesinin çekilmesiyle genç kız başını kaldırarak karşısına oturan adama baktı. Babasını görmeyi beklemediği için şaşırsa da eskiden olduğu gibi onun kendisini takip ettiğini anlamıştı.
“Artık küçük bir çocuk değilim baba, beni takip etmemelisin.”
“Biliyorum hayatım. Artık kocaman bir kız oldun. Kendi ayaklarının üzerine durabiliyorsun. Ama sen ne kadar büyüsen de ben kabullenemiyorum. O ufacık ellerin kocaman olsa da benim gözümde hala küçüksün,” dediğinde Ayşem gözlerini kaçırmıştı.
“Yapma baba, burada ne işi var? Hastanede ya da Aylin ablanın yanında olman gerekmiyor mu?” Cesur gözlerini kapatarak kısa bir an sakinleşmeye çalışmıştı.
“Gerçekten seni ihmal ettiğimi mi düşünüyorsun?” Ayşem hiç çekinmeden başını sallayarak onaylamıştı.
“Evet,”
“Aylin yüzünden olduğunu mu düşünüyorsun?” Ayşem sıkıntıyla nefesini dışarıya vermişti. Babası oldukça üzgündü. İki kişi arasında kalmış gibi görünüyordu. Başını bu kez iki yana sallayarak cevap verdi.
“Aylin ablanın yüzünden olduğunu düşünmüyorum. Aksine ikinizin birlikte olmasından en çok ben mutluyum.”
“O zaman neden sürekli aynı şeyi söylüyorsun? Aylin ile vakit geçirmek için seni ihmal ettiğimi?”
“Çünkü bu doğru baba, sabahtan akşama kadar hastanedesin, sonrasında ise Aylin ablanın yanında. Gece geç saatlere kadar eve gelmiyorsun. Sizi kıskanmıyorum aksine mutlu olduğun için bende mutluyum ama keşke alıştırarak beni yalnızlığa alıştırsaydın.” Ayşem’in sözleri Cesur’un canını yakarken ne söyleyeceğini bilememişti. Aylar olmuştu Ankara’ya geleli ve kızıyla ilk geldiği hafta hariç doğru düzgün vakit geçirmediğini yeni fark ediyordu. Kızı haklıydı. Üzüntüyle başını eğerken yutkunarak “Özür dilerim hayatım, seni ihmal etmek istememiştim. Ailemin yanında mutlu olduğunu düşünmüştüm.”
“Beni yeni tanıdım insanların arasına bir başına bıraktın baba. Belki yabancı değillerdi ama onların huyuna alışana kadar neler hissettiğimi bilmiyorsun. Belki bana kötü davranmadılar ama ben her zaman ‘acaba’ diyerek yaklaşmaya özen gösterdim. Acaba dedem diğer dedem gibi benimle kötü konuşur mu? Halalarım teyzem gibi annemi kötüleyip yokluğundan beni sorumlu tutar mı? Babaannem oğluna benim yüzümden hasret kaldığı için bana cephe alır mı? Bunlar beynimi yiyip durdu ama sen fark etmedin baba. Seni de anlıyorum. Yıllar sonra ailene kavuştun, mutlusun ama ben böyle olacağını tahmin etmemiştim. Ailenin iyi insanlar olduğunu anlayana kadar sürekli tetikte bekledim baba…” genç adam kızının her sözünde daha da derinden sarsılıyordu.
“Nasıl göremedim?”
“Sana belli etmemek için elimden geleni yaptım baba…”
“Yine de görmem gerekirdi. Ben senin bakışından ne hissettiğini anlayan kişiydim.”
“Belki de eskiden olduğu gibi gözümün içine bakmadığın içindir.” Ayşem buruk bir şekilde gülümseyerek derin bir nefes almıştı.
“Kızım?”
“Artık bir önemi kalmadı baba. Ben artık iyiyim…” dediğinde adamın inanmaz gözlerine bakmıştı. “Gerçekten iyiyim… Dedem beni seviyor. Babaannem ise gözümün içine bakıyor. Çisil halam kıskansa da beni sevdiğini anlayabiliyorum. Çisem halam farkında değil ama bana anne şefkatiyle yaklaşmaya başladı. Anlayacağın artık kalabalık arasında yalnız hissetmiyorum. Teşekkür ederim beni ailenle tanıştırdığın için.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CESUR
Ficção GeralCesur yıllar sonra kızı için kovulduğu evine geri döner ancak ailesi onu kabul edecek midir? Genç yaşında baba olan Cesur, ailesinin altın çocuğu, iyi bir cerrah ve iyi bir baba... Kızı için varisi olduğu hastaneye geri dönmesiyle süre gelen olaylar...