Yeni bölüm geldi.
Okurken sincanlı mustafa sende anlarsın 'ı dinlemenizi tavsiye ediyorum çok güzel uyum sağlıyor. Yazarken ben dinledim ve süper oldu.
Ama sız buraları okumadınız . Neyse iyi okumalar :-)O kadar güzel konuşuyordu ki diyecek söz bulamıyordum.
Ama neden böyle birşey söylemişti ki biz ayrılmayacaktık ,bizim ellerimiz hep birbirine sıkı bir şekilde kenetlenecek .
Son nefesim onun yanında olacak , son sözümü ona söyleyecegim ,en son onun gözlerini görecekti gözlerim .
O bana yine yemek yapmayı öğretecekti . Kerem hep sözünü tutarki , o tutamayacağı bir söz vermezdi.
O sözünün adamıdır .Bana yemek yapmayı o öğretmişti ve bana öğretirken "sakın şımarma Şimal ben aç kalmamak için öğretiyorum sana . Senin kocana acıyorum "
demişti.
"Valla benim kocam da öğrensin eğer benimle evlenecekse . Hem benim kocam zaten yemek yapabiliyor ."demiştim.O ise bana dönüp uzunca bakmıştı,daha sonra
"Şimal bana bağlanma , kimseye bağlanma . Her zaman senin yanında olamayabiliriz . Hayat bazen ayaklarımızın altındaki halı yı biranda çekip her şeyi tepe taklak edebilir , her istegimiz ,her istediğimiz elimizde, yanımızda olmayabilir. Şu an kafan karıştı farkındayım fakat bir gün beni anlayacağını biliyorum . O gün geldiğinde hiç üzülme tamam mı ? . Bazen savaşacak gücümüz olmayabilir. " derin bir nefes alıp sandalyeye oturmustu. Gözleri benimde oturmamı istiyordu bende yanındaki sandalyeye oturdum.
Sözlerine devam etti."Kaderimiz bizim elimizde değil. Kader öyle birşey ki gideceğimiz yere bizden önce gidip en köşe ye oturup bizim gelmemizi bekler. Hiç istemediğimiz olaylar olur. Ama her kötülük yanında güzel bir şeyi getirir."
Gözlerimin içine bakıp devam etti.
"Bir çoğumuz yağmuru sevmeyiz, bizi ıslattığı için. Ama yagmurun arkasından gokkusagi geldiğinde bir çoğumuz da seviniriz. Yada kar yağar. Yine soğuğundan yada bir şeyleri zorlaştırdığı için sevmeyiz, ama hep unuturuz beraberinde getirdiği saflığı , temizliği""kerem bazen o güzellikleri göremeyecek kadar kötü olabiliriz ama." dedim.
Beni sanki duymamis gibi yaparak elimi tutup devam etti.
"Hiç vazgecme olur mu? savaşmaktan. Umudunu yitirme. Vazgeçmek korkaklara özgüdür . Sen çok cesur bir kız sin ."demişti. Daha sonra bana söz hakkı tanımadan ayağa kalkıp tezgaha doğru yürüdü ve başka bir konu ya geçti."Küçük hanım hemen kalkıyorsun, benide kendine benzetiyorsun . Bana yardım et biraz, yoksa seni ben bile almam evde kalırsın . "bir yandan konuşuyor diğer yandan benim elime birşeyler tutuşturuyor du."hadi bakalım Şimal hanım hamaratlığını göster bakalım"diyordu.
Kerem benim herşeyim di. O benim ruhum du. Benliğimi hatırlatan bedenimi ayakta tutan oydu.
Benim gözlerime uzunca bakar sonra bana "sen sadece benim kıyamet bakışlım sın . Gözlerinde hem cenneti hem cehennemi yaşatıyorsun bana. Dipsiz bir kuyu gibi beni içine çekiyor safirlerin."derdi.
Ben keremi hak edecek ne yapmıştım ki bana onu nasip etmişti Allah.
Yüzünü ellerimin içine alıp gözlerine baktım
"seni ben hak edecek ne yaptım diye düşünüyorum ama bir cevap bulamıyorum kendimde. Sen beni bu kadar güzel severken ben seni nasıl bırakabilirim ki"Oda benim yüzümü o büyük ,sıcak ama bir o kadarda güven veren ellerinin arasına almıştı.
"Eğer ben olurda senden önce son nefesimi verirsem , son gördüğüm gözler senin mavilerin olmazsa bana çok kızma tamam mı ? .
Son gördüğüm gözler senin mavilerin son duyduğum sözler senin dudaklarından dökülsün ,son kez senin sıcak nefesini hissetmek istiyorum meleğim ."Göz yaşlarım durmuyordu artık . Bir damla daha firar etmişti gözümden. Elini öptüm sonra gözlerine bakıp şaka yapmıştım gülerek
"Şapşal yine bu romantik anı saçmalayarak mahvettin "
Dedim o ise ciddiyetini koruyarak hala gözlerime bakıyordu .gözümden akan bir damla yaşı baş parmağı ile silerek konuştu
"Gözlerin...ağladığın zaman çağlayan bir denize benziyor . Suya hasret bir çöle . O kadar güzel oluyorsun ki sen ağlarken bir kenara geçip bu tabloyu sonsuza kadar izlemek istiyorum. Bu halin en ünlü ressamların elinden çıkan tablolardan daha, güzel daha anlamlı ama kıyamıyorum bırak karşına geçip izlemeyi hissetmemek bile büyük bir acı veriyor." diyerek sözlerini bitirmişti.Bir kaç gün boyunca sürekli beni izliyordu sanki aklına Kazır gibi derin derin bakan gözleriyle unutmak istemiyor gibi her hareketimi dikkatle izliyordu.
******
Akşam için banyoda tıraş oluyordu . Arkasından sırtına atlayıp bacaklarımı beline doladim.
suratında ki köpüğü unutup öptüğüm için benimde yüzüme bulasmistı aynadan bu halime bakıp güldü . Kahkahalarının arasından zorla konuşarak"Şimal ... şuan tam bir şirine gibisin "
Demişti. Beline doladığım bacaklarımı çözmeye başladığım anda beni engelleyip önüne doğru çevirmişti yüzümü . Bana şirine diyerek annemi hatirlatmistı. O bana hep şirine derdi . Kerem de bunu hatırlamış olmalı ki "Şimal ben özür dilerim , sana hatirlatmak istememiştim "dedi.
Biliyordum isteyerek yapmadığını o yüzden haince sırıtarak yüzündeki köpüğü iyice yaymıştım . Oda aynısını bana yapmıştı.SENİ SEVİYORUM ADAMIM diyerek burnunu sıktım oda benim burnumu öpüp seni SEVİYORUM demişti. Biz uyumluyduk ışte her şeyimizle ,her sözümüzle..
*****Bugün bir yere gideceğini söyledi kerem ben de gitmek istediğimde bana hafif sert bir dille hayır demişti. Ama ısrarlarıma kesinlikle hayır cevabı vermesi beni amnsiz bir meraka itmişti, nereye gidiyordu böyle ki benim gelemmei istememişti halbuki her yere beraber giderdik. .
Arkadaşlar vote verirseniz sevinirim sınır koymuyorum . .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Hayat
General FictionTüm ön yargıları bir kenara bırakın ve bu dünyanın içine girmek için harekete geçin . Aynı gözüken ama farklılıkların olduğu bir dünya burası. "Beklemek,hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız." Bu hikâye kayboluşu...