Yemek yendikten sonra kısa bir sohbetin ardından Berzan ile Baran ağa çalışmak için çalışma odasına Maral da mutfağa ilerledi.
Mutfakta ki işini bitirip misafir odasını hazırladı ve kendi odasına girdi.
Yatağa uzanan Maral ın ardından odaya Baran ağa girip üzerini değiştirdi fakat burnuna gelen farklı bir koku ile duraksayıp maral a seslendi:
-KÜRT KIZI FARKLI bir koku var bu odada fark ettin mi? Nereden geliyor bu koku?
Maral eline başucundaki defter ile kalemi alıp yazmaya başladı:
-Nasıl bir koku ben fark etmedim?yazıp Baran ağaya gösterdi.
defteri okuyan Baran ağa konuşmaya başladı:
-Farklı bir koku tarif etmek biraz zor.hiç böyle bir koku duyumsamadım.
Maral baran ağanın sözlerinden sonra hemen kendini kokladı ve aptallığına kızdı.Verdiği sözleri birbir yıkıyordu ve gözleri doldu usulca hatırladığı anlar ile .
Maral kafasını eğdi ve usulca içine akıttı gözyaşlarını Baran ağa nın görmemesi için.Neden mi ağlıyor? Ağlıyor çünkü Baran ağa'nın o anlattığı koku tam olarak Maral'ın teninin kendi kokusu .o bile unutmuştu kokusunu .Bir insan kendi kokusunu unutamaz değil mi? Ama Maral unuttu yıllardır o dört duvarın arasında bile iken bu kokuyu anımsamamak için dünya da ki en iğrenç kokuları sürerdi üstüne.
Geçmiş:
Bu sabah bir ayrı güzeldi Maral ile Kerem 'e halbuki hiçbir farklılık yoktu .Onlar sadece yan yana olduğu için her gün bayramdı onlara. Maral erken den kalkıp Kerem ile kendisine şahane bir kahvaltı masası hazırlamıştı ve sıra Kerem'i uyandırmaktaydı.
Maral 5 yaşında ki küçük bir kız çocuğu oluyordu Kerem'in yanında . Kerem üzerinde tepinen ve ara ara durup saçını yüzünde dolaştırıp kendisini uyandırmaya çalışan Maral'a dayanamayıp bir hamlede kollarından tutup üzerine çıktı ve haince sırıttı .
-Şimdi görürsün sen şimal hanım beni uyandırmanın cezasına kendini hazırla.
Maral'ın zayıf noktalarını bildiği için kafasını boynuna yaklaştırıp nefesini üfledi.Huylanan Maral şekilden şekile girerken Kerem ise bir yandan gıdıklıyor bir yandan da bu anın tadını çıkarıyordu sayılı günlerinden birinin daha. Gıdıklamayı bırakıp Maral(Şimal) ile yüz yüze gelecek şekilde durup gözlerinin içine baktı.
Konuştu ne kadar can yaktığını bilmeden:
¨¨-Korkuyorum Şimal hemde çok neden biliyor musun -Şimal kafasını iki yana salladı-
Çünkü bir gün gittiğimde sensiz nefes alamayacağımı biliyorum ,oralarda kalamayıp sana dönmek isteyeceğim ama en kötüsü de dönemeyeceğim.senin bu kokunu , bütün baharatların yanında birde bu huzur veren kokunu özleyeceğim hep yollarını gözleyeceğim bana gelmen , kokunu duymam için seni bekleyeceğim. Bu kokuyu hissedecek tek kişi olmak istiyorum seni bana bağlayan bu kokuyu kimse hissetmemeli.Ne yaparsan yap ama lütfen izin verme bu kokuya başkasınında sahip olmasına.Bu dünyada ki son isteğim bu senden bugüne kadar istediğim şeyleri unutabilirsin ama bunu unutma şimdi bana söz ver : bu kokuyu hissedecek ,bu kokunun son sahibi ben olacağım tamam mı? Söz mü? -Maral bu konuşmayı neden yaptığını anlamasada söz verdi. çünkü Kerem böyleydi en mutlu anları bile hemen hüzne boğabilirdi.-
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Hayat
General FictionTüm ön yargıları bir kenara bırakın ve bu dünyanın içine girmek için harekete geçin . Aynı gözüken ama farklılıkların olduğu bir dünya burası. "Beklemek,hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız." Bu hikâye kayboluşu...