İçeri girdiğinde Maral ın yüzünün kana bulandığını gören Baran ağa yüzünde ki derin çizikten akan kanı fark etmiş ve bunu kendisinin yaptığını anlamıştı zaten sinirliyken gözü neyi görüyordu ki?
Maral 'a doğru adım atmış ve acı barındıran sesiyle ilk defa böyle seslenmişti:
"Kürt kızı..."
Maral ise önce küçük bir adım daha sonra hızla bilmediği evde herhangi bir kapıya doğru ilerlemişti.
Bu sefer hiddetle bağırmıştı Baran ağa:
"Sakın Kürt kızı sakın bir adım dahi atıyım deme ."
Maral ise Baran ağa yı duymamış gibi yeniden gitmek için hareketlenmişti.
Baran ağa Maral'ın onu duymamış gibi yürümeye devam ettiğini gördüğünde zaten devran dan çıkaramadığı siniri ile hızlı adımlarla Maral'a yetişip kolundan tuttuğu gibi duvara yasladı.Kolları kalkan misali genç kızın etrafını sarmıştı ve Maral direk Baran ağaya bakmak zorunda kalmıştı.Baran ağa keskin gözlerini Maral'ın gözlerine dikip sıktığı çenesiyle tıslayarak konuşmaya başladı:
"Sana diyorum duymuyor musun Kürt kızı ? Sana olduğun yerde kal dememe rağmen hala gitme derdindesin.
"Maral'ın dilsiz olması,konuşamaması genç ağayı daha da öfkelendiriyordu konuşması biter bitmez duvara yumruklarını indirdi cevap verememesini kabullenmiş ti fakat acıda duysa sevinçte duysa ona bakan bu gözlerin tepkisiz olmasına dayanamıyordu. Attığı her bir yumruk bir türlü peşini bırakmayan kaderine idi aslında.
Maral'ın yüzünde gözlerini gezdirdiğinde yüzünden akan kanın nedeni aklına gelmişti.
Kendi ellerinin kanına aldırmadan kanlı elini kaldırıp yaraya dokundu , eli hala yaranın üzerinde iken alnını genç kızın alnına yasladı yavaşça ve konuşmaktan korkar gibi çaresizce fısıldadı:"Kaderin benimle bu derdi ne Kürt Kızı ?Nasıl bir günah işledim ki bu kader bana yazıldı. Sessiz kalma Kürt Kızı birşey söyle ,gerekirse küfür et ,bağır çağır,kır parçala ama sessiz kalma beni boğma Kürt Kızı .
Hayatta olduğum yaşıyor olmam anlamına gelmiyor ki,ne senin bu yanağındaki acı nede daha büyüğü bana acı vermiyor yara bende olduğu müddetçe ,fakat başkasında... Affet Kürt Kızı bilerek yapmadım ,bilerek açmadım bu yarayı .bu sefer bilerek açmadım bu yarayı anladın mı ?
Bir nefeslik boşluktan sonra hadi gel yarana pansuman yapalım "dedi.Ellerini genç kızın yüzünden çekip sağdaki ilk odaya doğru ilerledi .
Maral kocasını takip edip çaresizce odaya geçip yatağın üzerine oturdu anladığı kadarıyla burası yatak odasıydı .Oda siyah beyaz büyük bir dolap , beyaz küçük bir halı,üç kişinin rahat sığabileceği bir yatak ,yatağın baş uçlarında küçük komodin ler ,beyaz fon ve ince tül bir perde, camın önünde dışarı bakan iki tane tekli koltuk ve küçük bir sehpa ve son olarak duvara montalı kocaman bir kitaplık,bu kitaplık odaya ayrı bir güzellik katmıştı çünkü sıradan bir kitaplık değildi .
Kitaplığın rafları yukardan aşağıya doğru çapraz bir şekilde tasarlanmıştı ve çok güzeldi.Dikkatimi Baran ağa ya verdiğinde kapıdan çıkmak üzereydi.
Banyodan ilk yardım çantasını alıp odaya dönen Baran ağa etrafı inceleyen karısına baktı ve Erzurum daki şirkete gelen ağaların söyledikleri bir bir aklına geldi .
Ağaların hepsi Bargiran aşiretinden bebek haberi beklediklerini söylemişti ler fakat Baran ağa çaresizdi sevmediği hatta ve hatta daha tanımadığı,sesini bile duymadığı ,konuşamadığı bir kadın dan bebek haberi bekliyorlar ama bilmiyorlar ki bu bebeğin olması çok zor.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Görücü Usulü Hayat
General FictionTüm ön yargıları bir kenara bırakın ve bu dünyanın içine girmek için harekete geçin . Aynı gözüken ama farklılıkların olduğu bir dünya burası. "Beklemek,hiç duymayan birine dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız." Bu hikâye kayboluşu...