Bölüm 7

126 8 34
                                    

Çok şey vardı anlatılacak.
O yüzden sustum.
Birini söylesem diğeri yarım kalacaktı.
Sen duydun mu sustuklarımı?
Oğuz Atay

🕊️

🥷🏻

BÖRÜ

Bilinmeyen, duyulmayan, görülmeyen hayalet askerin adıydı, Börü.

Kıdemli Üsteğmen Deli Kurt
Üsteğmen Arslan
Teğmen Pars
Teğmen Asil
Asteğmen Ardov
Astsubay Başçavuş Yamyam
Astsubay Başçavuş Kara
Astsubay Başçavuş Çevik

BÖRÜ

Gittikleri her operasyonu sessiz, görünmeden, hissedilmeden başarılı bir şekilde yerine getiren o timdi, Börü.

Barlas Aybüke'yi okula bıraktıktan sonra tekrar eve geçip yatmıştı. Tim hâlâ aynı yerdeydi.

"Asil, sen nerelisin koçum?" diye sordu Arslan.

"İstanbulluyum ben, komutanım," dedi Asil. Yüzünden tebessümü bir an bile eksik etmiyor, timi dikkatli dinliyordu.

"İstanbul beyefendisi diyorsun, ha?" diyerek saçma espiri her zamanki gibi Yamyam'dan geldi. Kimse gülmezken Asil yine tebessümle başını salladı.

"Aynen öyle. Sen nerelisin, Yamyam?"

"Ben Bursalıyım, komutanım," dedi Yamyam beklemeden.

"Bursa," dedi Asil. "Güzel yer vallahi."

"Öyledir memleketim."

"Adam memleketinden bile övündü ya," dedi Kara hayret dolu sesiyle.

"Bursalı olmak her yiğidin harcı değildir, Kara. Ağlama."

"Lan kes."

"Sen nerelisin, Kara?" dedi Asil araya girerek.

"Ben Bayburtluyum, komutanım."

"Çevik?" diye sordu bu kez.

"Övünmek gibi olmasın ama Kayseriliyim, komutanım," dedi Çevik. Asil gülerek başını salladı.

"Ne demiş Atsız?" dedi Asil Çevik'e ortak olarak. "Türk'sen övün, değilsen itaat et."

"Sonunda Atsız okuyan biri," diyerek Pars muhabbete dahil oldu.

"Hiç kimse okumadı mı, Atsız'ı?" derken sesindeki hayreti gizleme gereksinimi duymadı Asil.

Timdekiler başını iki yana sallarken, Asil'in hayreti arttı. Bir süre sessiz kaldıktan sonra Pars'a döndü. "Sen nerelisin, Pars?" diye sordu.

"Ankara," dedi Pars.

"Ankara," diye tekrarladı Asil. "Şanslı insanın hâli başka tabii. Ardov?"

"Ben Denizliliyim, komutanım."

"Arslan komutanım?"

"Erzincanlıyım aslanım. Tim komutanı da Hataylı."

"Anladım. Teşekkürler."

"Siz neden bu time geldiniz, komutanım?" diye sordu Ardov. Yerinde bir soruydu. Asil'in gülen yüzü anında düşerken, içine tarifi olmayan bir acı oturdu. "Yanlış bir şey dediysem kusura bakmayın, komutanım. Muhabbet olsun diye demiştim," dedi Ardov. Konuşmaya başladıklarından beri bir an olsun tebessümü eksik etmemişti yüzünden. Tek bir soruyla, bir anda yüzü düşmüştü.

"Yok," dedi zorlukla tebessüm ederek, Asil. "Yok, Ardov. Yanlış bir şey demedin. Sorun yok." Koltuktan kalktı. "Bu soru karşısında susma hakkımı kullanarak, yanınızdan ayrılıyorum."

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin