Kasımın son mısralarındayız,
Günlerden ne bilmiyorum ama
Ben bugün de seviyorum seni.
Cemal Süreya🕊️
Sabah uyandığımda yatakta tek başımaydım. Saate bakmak için telefonuma uzandığımda, saatin daha sabahın beşi olduğunu gördüm.
Ben ve sabah beşte uyanmak? Kendime hayret etmiştim. Kollarımı yorgandan dışarı çıkarttığımda, üzerimde dün giydiğim kıyafetler olduğunu gördüm.
Yataktan kalkmak ve kalkmamak arasında ikilemde kalırken, galip gelen taraf anlamsız bir şekilde kalkmam olmuştu.
Yataktan kalktıktan sonra salona geçtim. Barlas koltukta uyumuştu. Cenin pozisyonunda yatıyordu. Üzerindeki ince örtü yere sarkıyordu.
Ses çıkartmamaya dikkat ederek yanına gittim. Sırtının açılan kısmını örteceğim sırada, Barlas ani bir şekilde uyandı. Uyanmasıyla bileğimi sıkıca tutması ve aynı zamanda yavaşça çevirmesi bir olmuştu. Benim ufak çığlığım da kaçınılmazdı.
"Ne yapıyorsun, geri zekalı?" dedim bileğimi bıraktığında. Elimde yavaşça ovmaya başladım.
"Özür dilerim," dedi anında. Yataktan hızlıca kalkıp bileğime baktı. "Özür dilerim, güzelim. Çok özür dilerim." Eli, az önceki ani refleksin aksine yavaşça bileğimi tuttu. "Çok özür dilerim."
"Tamam," dedim sakince. Ufak bir sızlama vardı. Adam askerdi tabii. En hafif dokunması bile, ani refleks ile bilek kırabilirdi. Allah'ın sevdiği kuluydum ki bileğim kırılmamıştı. "Geçti, sorun yok," dedim onu rahatlatmak adına.
"Özür dilerim, güzelim," dedi bir kez daha. Kendini koltuğa bıraktığında, başını ellerinin arasına aldı. Sesli bir nefes verdikten sonra, uzun parmakları saçlarına daldı.
"Barlas," dedim korkuyla. "İyi misin sen?" Yanına oturduğumda, yüzündeki ellerini tuttum. Ellerini kendime çekerek yüzünü açtım. "Kâbus mu görüyordun yine?"
"Yok," dedi kısık sesle. "Sen öyle bir anda dokununca. Bir de sessiz sessiz geldin. Ondan şey oldu..."
"Kusura bakma." Elim yüzüne doğru gitti. "Barlas," dedim.
"Efendim, kelebeğim?"
"Kâbus görmediğine emin misin?" diye sordum.
Bir saniyelik sessizlikten sonra, "Evet, bebeğim," dedi.
"Barlas, yalan söyleme. Alnın boncuk boncuk. Tişörtün ıslak. Nefes nefese uyandın." Rahatsız bir nefes kaçtı dudaklarımdan. "Kâbus gördün değil mi?"
Sıkıntılı bir nefes verdiğinde, yavaşça başını aşağı yukarı salladı. Bu aralar kabusları fazla artmıştı. Önceden görmüyor değildi. Askerdi, onun yaşadıklarını anlamak zordu. Haftalar boyunca dağdaydı. Ailesini, sevdiklerini görmeden, karşına çıkan pisliği öldürüyordu. Psikolojisinin iyi olması beklenilemezdi.
"Saat kaç?" diye mırıldandı.
"Beş buçuk olmuştur."
Hayretle bana baktı. "Saat sabahın beş buçuğu ve sen uyandın mı, hayatım?" Elini altına dayadı. "Ateşin de yok."
Eline vurduğumda pis pis sırıttı. "Sen dün akşam sizinkilere yazdın mı?" diye sordum.
"Arslan'a yazdım."
"Biraz daha şu konuda sinir bozucu davranırsan, seni atar onları davet ederim, Barlas." Ağzında fermuar varmış gibi çekti. "Saat kaç gibi gelirler?" diye sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
Mystery / ThrillerVatanı uğruna aylarca göreve giden hayalet asker. Sevgilisini bekleyen sınıf öğretmeni. Saf ve zorlu aşkın hikayesi. Aybüke ve Barlas'ın yaşamını ikilinin ağzından dinlemeye ne dersiniz?