Bölüm 42

37 2 2
                                    

Ve bugün bir kez daha anladım
Adamlığı kadınlardan öğrenecek çok erkek var...
Cemal Süreya

🕊️
Arslan ve Ardov'un Nişan Günü

Mal gibi oturuyorduk çok affedersiniz ama. Gerçekten kendimi mal hissediyordum. Nişana gelmiştik ve kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.

Ardov ve Arslan'ın yüzünü gördüm ben ey ahali... Ardov neden bu kadar güzel peki! Hakkımızı bu kadın yemiş! Arslan da yakışıklı ama benim gözüm Barlas'ta. Hoş, o zaten benim de, Arslan'ın hakkını da yiyemezdim, gerçekten yakışıklı adam.

Sevgili olduklarını timle beraber öğrenmiştim bu arada. Ne komik değil mi? Ardov ve Arslan, Barlas'la ben sevgili olduktan birkaç hafta sonra sevgili olmuşlar. Kimseye söylememişler bunu. Timle beraber ben de nişana son bir gün kala öğrenmiştik. Tek bilen aileleri ve Barlas'ın ailesiydi.

Yalan yok, vallahi yakıştırıyordum ben bu ikiliyi. Sevinmiştim. Fazla sevinmiştim hatta. Ama konumu bu değildi. Nişana dönüyorum efendim.

Hâlâ sessizlik...

Ne oluyor ya! Barlas'a doğru eğildim. "Engin Bey konuya ne zaman girer tahmini?" diye sordum fısıldayarak.

"Ardov'a söyle, kahveleri yapın mesela güzelim."

Haklıydı. Bakışlarımı Ardov'a diktim. E asker kadın, izlendiğini hissediyor. Gözleri odada gezdi ve ona bakan benim üzerime gelince durdu. Kaş göz yaparak mutfağı işaret ettim.

Kadınlar konuşmadan anlaşır arkadaş! Aynı anda kalktık ve küçük adımlarla mutfağa geçtik. "Aybüke!" dedi kısık sesli bir yakınmayla.

"Ne bu güzellik pislik!" diye azar çektim. "Niye bu kadar güzelsin ya? Oturup ağlayacağım."

Yapardım bu arada.

"Abartma da yardım et," dedi kızaran yanaklarıyla.

"Ay çen utandın mı çen," dedim gülerek.

"Pislik yapma Aybüke!" dedi ve daha fazla kızardı. Kahkaha attım bu haline. Ardından kahvelere yardım ettim ve tepsilere koyduk.

"Arslan'ın kahvesini ayır hemen," dedim zevkle. Ben Barlas'a yaptıysam, Ardov da Arslan'a yapacaktı arkadaş!

"Dur," dedi ve dünden razı bir şekilde aldı fincanı. Hemen bir kavanoz aldı ve içeresinde tuz vardı.

"Niye bu kadar heveslisin sen?" dedim eğlenerek.

"Çok uzattı bu günü o," dedi kin dolu bir sesle. "Hak etti bence."

"Etti etti," diye gazladım hemen. Önemli, Allah herkese ben gibi bir arkadaş nasip etsin. Amin!

Hemen bir tatlı kaşığı aldı ve tepeleme doldurarak, elini hiç korkak alıştırmadan, bir an bile tereddüt etmeden fincana boca etti.

"Sen baya kinlenmişsin Ardov," dedim gülerek.

Bir şey demedi ve sırıtmakla yetindi. "Hadi," dedi kahve fincanını, diğer fincanların yanına koyarak.

"Hangisi Arslan'ın?" diye sordum emin olmak için. "Onun tepsisini sen al. Önce time dağıt, ben büyüklere dağıtırım."

"Tamam," dedi ve fincanı karıştırmamak için dualar etmeye başladı.

Önden ben çıktım ve salona geldim. İlk önce Engin Bey amcanın yanına geldim ve uzatmadan fincanı aldı. Allah razı olsundu. Benim nişanda yaptıkları kavga yapılmayacak en azından.

Kahveleri dağıtıp tepsiyi bıraktım ve salona döndüm. Bakışlarım, Arslan'ın yanına geçmiş Ardov'a döndüğünde, bir halt yemiş gibi baktığını gördüm. Umarım aklıma gelen şey değildir diyorum.

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin