Bölüm 24

54 3 20
                                    

Yok olma isteğiyle kalbim,
Attığı zaman bana, "yaşa"
Der gibi gülen senin yüzündü
Sabahattin Ali

🕊️

Bıcır bıcırdı küçük kız. Bugün iki yaşına girecekti ve bütün sevdikleri yanındaydı.

Çağan ve Hakan çocuklarla ilgileniyor, Selvihan ve Merve masayı hazırlıyor, Emirhan yalnızca izlemekle yetiniyordu. Sokak lambaları ile aydınlanan sokak ve yanık ev ışıkları ile huzurlu bir akşamdı.

Aybüke, annesinin haberi olmadan aldığı makyaj malzemelerini babasının yüzüne sürüyor, Hakan ses çıkartmadan izin veriyordu. Uzun ve gür saçlarında kızının taktığı pembe tokalar, makyajlı bir yüz ve karşısında onun bu haline anıra anıra gülen bir adet Çağan, arkasında belli etmemeye çalışan Emirhan vardı.

"Abi yeter da!" dedi Hakan. O kadar çok gülmüştü ki, gözleri gülmekten yaşarmış, yüzü kıpkırmızı olmuştu Çağan'ın. Hakan'a her baktığında duraklamaya yaklaşan gülmesi şiddetleniyor, kahkahası evin bütün duvarlarına çarpıyordu. Kapının dışında duran birisinin bile duyabileceği bir kahkahaydı, Çağan'ın kahkahası.

Eli karnına gitti. Ağrımaya başlamıştı. "Çağan," diyen Merve odaya girdiğinde, önce Hakan'ı gördü. Gülmemek için uğraşsa da başarılı olamamıştı. Çağan ve Merve'nin gülmesi, Emirhan'ın kendisini daha fazla tutamayıp onlara katılması ile arttı.

"Bak kızım, bak," dedi Hakan, küçük kızına dönerek. "Bak, babanı soktuğun hallere bak. Yazık değil mi babaya?"

Aybüke babasının yüzüne baktı. Elinde annesinin kırmızı ruju vardı. Güldü babasına. Hakan olduğu durumu, düştüğü komik hâli umursamadı; kızının gülmesi onu da güldürmüştü.

Elindeki kırmızı ruju, Hakan'ın yüzüne yaklaştırdı. Tombul ellerinde zor tuttuğu ruj, babasının burnunu boyuyordu.

Çağan kendisini zor bela durdurmuş, kızaran yüzüne eliyle rüzgar yapıyordu. "Aferin benim kızıma," dedi Çağan, Aybüke'ye. Aybüke, Çağan'dan aldığı aferin ile babasına baktı. Gülüşü büyüdüğünde biraz daha boyadı yüzünü. "Babaya böyle yapmaya devam et."

Bu sırada Fatih elindeki arabayı babasına uzattı. Çağan ilgiyle baktı oğluna. Uzattığı arabayı eline aldı. "Baba," dedi Fatih.

"Baban ölsün sana. Söyle aslanım."

"Acıktım," dedi Fatih.

"Acıktın," diye tekrarladı Çağan. Oturduğu halının üzerinden kalktı. "Merve'm," dedi eşine dönüp. "Fatih acıkmış, yiyebileceği ne var?"

"Şimdi partiyi yapacağız, Çağan'ım," dedi Merve. Oğluna baktı. "Oğlum, biraz bekleyebilir misin?" diye sordu. Fatih usulca başını salladı.

Aybüke babasının yüzünde boyamadığı yer kalmazken, halıda emekleyerek Çağan'a yaklaştı. Makyaj malzemeleri eline de bulaşmıştı. Ayakta duran Çağan'ın bacağını tuttu.

Bacağına değen minik elle bakışlarını yere indiren Çağan, ona yapışan Aybüke'yi görünce güldü. Kollarının altından tutup kucağına aldı küçük kızı. Aybüke'nin boyalı elleri üzerindeki tişörtü boyadı. Umursamadı Çağan. Çocuklarının yaptığı hiçbir şeyi umursamazdı. Eğlenmeleriydi temennisi.

"Hakan!" diyerek salona gelen Selvihan gördüğü görüntü karşısında apışıp kaldı. "Hakan, bu ne!" dedi hiddetle. "Ne bu hâl!"

"Sakin ol, meleğim," dedi Hakan. Yüzü tamamen boya içerisindeydi ve yerde Selvihan'a ait olan makyaj malzemeleriyle yapılmıştı. "Kızımla oynadık."

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin