Bölüm 45 (Final)

89 3 4
                                    

Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!
H. Nihal Atsız

🕊️
(Bu bölüm çok fazla zaman ilerleyecek... Ve en uzun bölüm efeeeendim 🤭 Şaşırmayın çünkü gerekli.)

Evliliğimizin altıncı ayına girmiştik. Barlas dün gece karargahtan geç dönmüştü. Kendileri düğünden bir hafta sonra göreve gitmişti! Birkaç hafta önce gelmişti ve evrakları tamamlaması gerektiğini söylemişti. İki gün ailem yanımıza gelecekti ve köşe bucak temizlik yapıyordum. Perdeleri bile yıkadım, siz düşünün.

Şimdi ise uyuyordu. Yatak odasına doğru ilerledim. Aralık bırakmıştım kapıyı çünkü kapıyı açınca hemen uyanıyordu. Odaya girmem gerekiyordu ve uyanmasını istemiyordum.

Barlas gelince temizliği bırakmıştım. Neredeyse bir haftadır adam akıllı uyumadığını söylemişti çünkü. Kıyamıyordum ama perdeleri asmak için ihtiyacım vardı...

Odanın kapısından baktım uyuyan haline. Fazla masum uyuyordu. Yanına doğru ilerledim sessiz adımlar ile. Hemen yanında durdum.

Bir süre sessizce yüzünü izledim. Alnındaki sivilcelerini patlatmıştı ve izi kalmıştı. Ama onu tamamlıyor gibiydi.

Ne olduğunu anlamadan yatağın boş tarafına düşünce çığlık attım. "Olmuyor öyle uyurken izlemek falan," dedi boğazdan gelen erkeksi bir sesle. Uyandığındaki sesiyle bambaşka bir aşk yaşayabilirdim.

"Beni mi kandırıyorsun sen!?" diye çemkirdim hemen.

"Yoo," dedi geniş geniş. Derin bir nefes verdim ve yan dönerek yüzüne biraz da uyanıkken baktım. "Bir şey diyecek gibisin ay ışığı?" dedi merakla.

"Aslında bir şey istemek için gelmiştim," dedim suçlu bir sesle. Uyandırmak istemezdim ama kendisi uyanmıştı sonuçta. "Ama uyuyunca kıyamadım uyandırmaya."

"Artık uyandığıma göre," dedi ve kendine çekti. "Kocan emrine amade."

Gözleri gülüyordu, ben de farklı sayılmazdım diye tahmin ediyorum. "Şey..." dedim nasıl diyeceğimi bilemeyerek. Asker adama perde astırmak da yani.

"Ney?" dedi başını hafif kaldırarak.

"Perdeleri asar mısın diyecektim?"

Kahkaha attı ve bana döndü. "Kurban olurum sana karım!" dedi bağırarak. "Asayım tabi! Karım istemiş, asmaz olur muyum be?!"

Yataktan doğruldu ve üstünde tişört olmayışı ile gözlerim şenlendi. Onunla beraber ben de doğruldum ve yataktan kalktım. Beraber salona giderken saçlarını karıştırmıştı. Uyanınca ayrı bir yakışıklı oluyordu kocam.

Perdelere baktı gülerek. "Yardım alabiliyor muyuz?" diye sordu oraya doğru ilerlerken.

"Sen geç, ben uzatırım sana perdeleri." Barlas bir şey demeden ilerledi ve merdivene çıkarak bana baktı. Bir perdeyi alıp uzattığımda, dünyanın en mühim işini yaparcasına perdeyi takmaya başladı.

İkinci perdeye geçmiştik ki çalan kapı ile Barlas'ı orada bırakıp kapıya ilerledim. Açtığım zaman karşımda Arslan ve Ayça çifti vardı. "Selam!" dedi Ayça uzata uzata.

Ayça'nın renkli kişiliğine bayılıyordum. Rengarenk giyiniyordu, çoğu zaman elbise giymeye çalışıyordu. Siyah giydiğini nadir görüyordum. "Hoş geldiniz!" dedim ben de uzatarak. "Geçin çabuk!"

"Kimmiş?!" diye seslendi Barlas.

"Kuman geldi aşkım!" diye bağırdı Arslan. Ayça ve ben anıra anıra gülerken, Arslan pislik yapmanın verdiği zevkle odaya ilerledi. "Lan Kurt!" dedi şaşkınca. "Bu gözler bunu da mı görecekti be!? Sen gel, iki gün önce ağzımıza sıç. Eve gel, perde as..." Gözlerini kısarak kınayıcı bir bakış attı. "Hiç yakışmadı Deli Kurt... Hiç!"

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin