Bir destan yazar gibi
Durmadan gündüz gece
Ben hep seni yazmışım
Yüreğime gizlice.
Cemal Süreya🕊
Evden biraz uzakta oyun oynuyordu Fatih ve Aybüke. Aybüke, elindeki taşı, yere çizdikleri seksek çizgileri içerisine attı. Altının üzerine gelen taş ile Fatih'e döndü ve dil çıkarttı. "Yanacaksın ki," dedi Fatih.
"Yoo," dedi Aybüke kendine inanan bir sesle. "Hiç de bile. Bak, gör nasıl oynayacağım şimdi." Sol ayağını kaldırdı ve tek ayak üzerinde zıpladı. Dengesini zar zor yapıyordu. İki ayağını bastı ve altıncı kutuyu atladı. Arkasını dönüp taşı aldı. Yine altıncı kutuyu atladı ama dengesini kaybedince, ayağı çizginin dışına çıktı.
Fatih bilmişlikle güldü. "Dedim sana yanacaksın diye," dedi kendinden emin bir şekilde.
"Gorilsin, Fatih," dedi Aybüke sinirle. Elindeki taşı Fatih'e attı. Fatih son anda taştan kurtulurken, inadına sırıttı. "Topla oynayalım, Fatih," dedi Aybüke.
"Olmaz!" dedi Fatih hemen. "Ne oynasak mızıkçılık yapıyorsun. Salak salak ağlayıp duruyorsun, sonra annemlerde terlik yiyoruz. Oynamam ben topla falan." Yerden seksek taşını aldı. "Bak," dedi taşı ileri uzatarak. "Seksek oynayacağız."
"Ama istemiyorum," dedi Aybüke. Koşarak topu eline aldı ve Fatih'e getirdi. "Mızıkçılık yapmayacağım," dedi inançlı bir sesle. Ama Fatih inanmamıştı.
"Git be," dedi elini savurup. "Yapmayacakmış. Kitabını yazdın sen mızıkçılığın."
Aybüke elindeki topu sertçe Fatih'e attı. "Gorilsin!" dedi sinirle. "Git doğal ortamında yaşa! Ormana dön sen!"
"He he," dedi Fatih. Topu geri almak için dönmüştü ki, mahalledeki köpeklerden birinin topa baktığını gördü. Aslında ikisi de köpekten korkmazdı ama bu köpek, önüne gelen herkese saldırırdı. "Bıldırcın," dedi Fatih. Kısık sesle konuşuyordu. "Boncuk burada," dedi köpeği işaret ederek.
"Hani?" dedi Aybüke. Fatih'in yanına gittiğinde, top ile bakışan Boncuk'u gördü. "Fatih," dedi kısık sesle. Neden kısık konuştuklarını bilmiyorlardı. "Nasıl alacağız topu? Ya parçalarsa?"
"Almayacağız," dedi Fatih ürkek sesle. "Sen alacaksın!"
"Asla!" dedi Aybüke.
"Atan alır, Aybüke! Sen attın, sen alacaksın! Topuma bir şey olursa, saçını kökünden keserim!"
"Yapamazsın!" diye karşı çıktı Aybüke. Saçlarına çok başka bir özen gösterirdi. "Dokunamazsın saçıma!"
"Hele topuma bir şey olsun, o zaman göstereceğim dokunup dokunamadığımı ben sana!"
"Ya Fatih," dedi Aybüke ağlamaya yakın bir sesle. "Babamı çağırayım mı? O alır."
"Hakan amca işte daha, salak," dedi Fatih. "Sen alacaksın."
"Bari yanımda gel," dedi Aybüke. Boncuk'tan korkuyordu ve oraya asla tek gidemezdi. Ona kalsa gitmezdi ama saçları söz konusuydu.
"İki adım gerinden gelirim sadece," dedi Fatih. Her ne kadar korksa da, Aybüke'yi de tek göndermezdi.
"Tamam," dedi Aybüke hemen. Korkarak bir adım attı ve Boncuk'un bakışları onlara döndü. "Cici köpek," dedi Aybüke şirin şirin. "Tatlı köpek. Topumuzu alabilir miyiz?"
Küçük adımlar ve gülümseyerek yaklaşıyordu köpeğe. "Salak mısın kızım sen?" dedi Fatih. "Nereden anlayacak hayvan seni!"
"Sen anlıyorsun ya!" dedi hemen Aybüke.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
Mystery / ThrillerVatanı uğruna aylarca göreve giden hayalet asker. Sevgilisini bekleyen sınıf öğretmeni. Saf ve zorlu aşkın hikayesi. Aybüke ve Barlas'ın yaşamını ikilinin ağzından dinlemeye ne dersiniz?