Kucağına alıp kokusunu içine çekerek kızını öptü Barlas Kurt. "Güzel kızım benim!" dedi içli içli. "Dünya güzelim."
"Pabucum dama atıldı yalnız," diyerek çaydanlık eşliğinde salona girdi Aybüke. "Kıskanıyorum Komutan."
Kahkaha attı Barlas. "Kıskanma ay ışığım," dedi Barlas. İki koca adımda karısının yanına geldi ve dudağından öptü yavaşça. "İnsan kızını kıskanır mı?"
"Kıskançlığımı böyle geçireceksen," dedi Aybüke cilveli cilveli. "Ben hep kıskanayım kızımı Komutan."
"Bunun için kıskanmana hiç gerek yok Vatanım."
Aşkla alık bir gülümseme gönderdi Aybüke.
Barlas, kızını alıp salonun ortasına, halıya oturdu. Ufak kızının ensesine değen saçlarını aldı ve sıcaktan terleyen yüzüne hafif üfleyerek rüzgar yaptı. Küçük Lavin kahkaha attı bu rüzgar etkisine.
Yerdeki oyuncak bebeği aldı. Küçük eliyle uzattı babasının büyük ve nasırlı eline doğru. Hiç konuşmadan aldı Barlas uzatılan bebeği. Bir kez Lego uzattı kız çocuğu. Onu da aldı.
Ama bu oyunları oynamak istemiyordu Lavin. Emekleyerek babasının bedenine yaklaştı. Barlas oyuncakları kenara bıraktı ve kızının ellerini tuttu.
Küçük Lavin dikkatlice ayağa kalktı. İki eli de babasının parmağını sıkıca tutuyordu ve dengesini korumaya çalışıyordu. Başarılı olunca güldü. "Aferin benim biricik kızıma," dedi Barlas güven veren sesiyle.
"Ba-ba!" diye mırıldandı Lavin. "Baba!" İlk kelimeleriydi. İlk kelimesi 'baba' olmuştu.
"Aybüke'm!" diye seslendi Barlas heyecanla. Koca bir sırıtışla baktı kızının kehribar gözlerine. Lavin ise kahkaha atmıştı. "Bir daha söyle bakayım. Ba, ba!"
Aybüke yatak odasından çıktı. "Efendim aşkım?" dedi aynı zamanda.
Aybüke tam ne olduğunu soracakken, Lavin tekrar "Baba," dedi. Barlas kızına aşkla bakarken, Aybüke heyecan ve mutluluk ile kızı ve kocası arasında mekik dokudu. "Baba!"
Aybüke'nin gözleri doldu ama kocamanından gülümsedi. "Barlas," dedi tatlı bir sevinçle.
"Ay ışığım..." Barlas'ın sesi, gerçekten bir büyünün etkisinde gibiydi. Zira büyüde gibi hissediyordu. Önce Aybüke Altay tarafından büyüye başlanmış, sonucunda Aybüke Kurt meydana gelmişti. İkinci bir büyü ise, Lavin Kurt olmuştu ve şimdi iki büyü de aynı odada bulunuyordu.
Zil çalınca Aybüke kapıya bakmak için ilerledi. Gelen Börü timiydi. "Hoş geldiniz," dedi heyecanlıyla.
Herkes içeri girerken Ayça durdu. "Senin gözlerin niye dolu be?" dedi rahatsız bir sesle.
"Ay mutluluktan," dedi Aybüke elini havada savurarak. "Geç salona, geç."
Ayça sorgulamadı ve yavaşça salona ilerledi. Börü timinin gördüğü görüntü, hepsini içten içe sağlam bir mutluluk ve huzurla doldurmuştu.
Yıllardır komutanları olan adamın, baba olduğu zamanda da eksiksiz bir şekilde yanındaydılar ve Barlas Kurt'un ne kadar harika bir baba olduğuna şahitlik ediyorlardı; kızı ise tam bir prenses olmuştu.
"Hoş geldiniz," dedi Barlas ama ilgisinin büyük çoğunluğu hâlâ kızındaydı. Lavin'i kucağına aldı ve dikkatlice tuttu.
"Hoş bulduk komutanım," diye mırıldanan tim, koltuğa oturmuştu bile. Barlas da hemen onun için bırakılan boşluğu, kucağındaki kızı ile doldurdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
Mistero / ThrillerVatanı uğruna aylarca göreve giden hayalet asker. Sevgilisini bekleyen sınıf öğretmeni. Saf ve zorlu aşkın hikayesi. Aybüke ve Barlas'ın yaşamını ikilinin ağzından dinlemeye ne dersiniz?