Ben aşk nedir bilmem.
Eski kafalıyım.
Bir seni bilirim
Bir de adın geçince sıkışan kalbimi.
Atilla İlhan🕊️
Barlas'ın yüzüne bakıyordum. Sormaya çekiniyor gibiydi. "Aşkım," dedim elini tutarak. "İstediğini sorabilirsin. Çekinmeni gerektirecek hiçbir şey yok."
Sesli bir nefes verdi. "Dün gece," diye mırıldandığında, devamını bekledim. "Sen burada uyuyakaldın. Babamlar yattıktan sonra seni uyandırmak istemedim. Odaya götürdüm. Bir şeyler sayıkladın."
Hatırlamıyordum. "Saçmalamış olma ihtimalim çok yüksek. Ne sayıkladığımı hatırlıyor musun?"
Başını salladı. "İlk önce 'ben iyi bir öğretmen miyim' diye sordun. Sorunu cevapladığımda 'harika bir Aybüke öğretmen olabildim mi' dedin. Bu sorunu da cevapladım. Sonra yanağına bir gözyaşı düştü. Ne olduğunu sorduğumda bana, 'Çağan amcam gurur duymuş mudur' dedin."
Ben Çağan amcamı mı sayıklamıştım? Etrafı bulanık görmeye başladığımda, gözlerimin dolduğunu anladım. Barlas dikkatle bana baktı.
"Yine gözlerin doldu, Aybüke." Yanağıma doğru akan yaşı sildi. "Kimdi sorduğun kişi? Seni ağlatacak kadar, uykunda sayıklacağın kadar önemli olan kimdi? Sen kimin için döktün gözyaşını?"
Gözümün önüne Emirhan abim geldi. Küçüklük anılarım genelde kesik kesik, bulanık ve puslu anılardı. Ama bu an, öyle bir an değildi. Ölsem bile unutamazmışım gibi geliyordu. O görüntüleri unutmak, imkansızı başarmaktı.
"Barlas," dedim titrek bir sesle.
"Söyle bebeğim. Efendim, papatyam?"
"Gerçekten başardım ben, değil mi?" Kendimi daha fazla tutamadığımda, gözyaşlarım yanağımı ıslattı. Hıçkırıklarım bana eşlik etti.
Barlas karşımda çaresizce bakıyordu. Ağlıyordum, neden ağladığımı bilmiyordu ve elinden hiçbir şey gelmiyordu.
"Aybüke'm," dedi ne diyeceğini bilemezken. "Anlat bileyim. Hadi, ay tenlim. Ağlama, ne olursun, dayanamıyorum." Kendimi tutmaya çalıştım ancak nafile. "Senin gözyaşın, benim kanım. Akıtma gözyaşını, yakma canımı, canımın içi."
Kendime birkaç dakika verip sakinleşmeyi bekledim. Sabırla bekledi. En son kendimi dizginlediğimde ve ağlamaya son verdiğimde derin bir nefes verdim.
"Ben altı yaşıma yeni girmiştim," diye mırıldandım. "Fatih ile bebeklikten beri arkadaş olduğumu biliyorsun. Çağan amca onun babası."
"Ağladığın şey neydi peki?"
"Barlas, Çağan amcam şehit oldu." Sesim tekrar titredi. "Oldukları karakola baskın olmuştu. Birçok asker şehitti, herkes paramparçaydı. O da oradaydı. Her zaman benim öğretmen olmamı isterdi. Harika bir Aybüke öğretmen olacaksın, derdi."
Gözlerine anlam veremediğim bie duygu oturdu. Tarifi olmayan bir duygu. Sonrasında "Vatan sağ olsun," diye mırıldandı.
Bir süre ikimiz de ses etmeden yalnızca oturduk. Saat gece yarısını geçmişti. Daha fazla geçe kalmadan yatmak için odaya geçtim. Barlas salonda yapacağını söylemişti. Yanımda rahatsız olmamdan çekindiği için rahat yatamıyordu.
🥷🏻
Pars, eve gelene kadar Asil'in sorduğu soruları kısaca cevaplamış, çoğunluğunda göz devirmişti. En sonunda eve geldiklerinde üzerini değiştirdi.
İlerleyen saat ikisinin de pek umurunda değildi. Pars salona döndüğünde, önce kitaplığından kitap aldı. Ardından kendini koltuğa bıraktı ve bütün dikkatini kitabına verdi.
![](https://img.wattpad.com/cover/360633968-288-k87576.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
Misterio / SuspensoVatanı uğruna aylarca göreve giden hayalet asker. Sevgilisini bekleyen sınıf öğretmeni. Saf ve zorlu aşkın hikayesi. Aybüke ve Barlas'ın yaşamını ikilinin ağzından dinlemeye ne dersiniz?