Sen ol da,
İster yar ol ister yara.
Lütfun da başım üstüne,
Kahrın da...
Şemsi Tebrizi🕊️
İlk görevinden dönmüştü Emirhan. Yorgundu, bitkindi, her yanı sızlıyordu lakin derin bir mutluluk ve heyecan, içindeki küçük çocuğun sevinç çığlıkları ile harmanlanıp gün yüzüne çıkmıştı.
Üzerindeki şanlı üniformayı çıkarttı. Çıkartmadan önce dakikalarca aynaya bakmamış gibi, çıkarttığında da dakikalarca baktı. Aşıktı bu üniformaya, canını verirdi. İlker yanına geldi. "Lan yeter," dedi gülerek. Sanki aynı şeyi kendisi de yapmamış gibi.
"Doyamıyorum bakmaya İlker," dedi Emirhan. Üniformasına olan aşkı ve hayranlığı, hem sesinden hem gözlerinden anlaşılır biçimdeydi.
"İmam nikahı kıyalım mı, kardeşim?" dedi İlker alayla. Güldü Emirhan buna. "Hadi hadi," diyerek yanına gitti. "Eve dönme vakti."
Biraz daha güldü Emirhan. Tıpkı bir çocuk gibiydi bu gülüş. Oldukça masum, oldukça saf. "Hadi," diyerek üniformasından aldı bakışlarını. İlker ile beraber ayrıldılar ve evlerine dağıldılar.
Kapının önüne geldi. İki kez tıklattı. Merve'nin terliğinin tıkırtısı duyuldu. Güldü bu tıkırtıya. Zaten şu an her şeye gülüyordu. "Ay geldim geldim," dedi Merve telaşla. Arkadan kısık bir Çağan sesi duyuldu: "Merve'm dikkat et. Kaçmıyor ya."
Merve kapıyı açtı. Önce şaşırdı. Sonra rahatlayan bir yüzle gülümsedi. Karşısında bütün heybetiyle dikilen oğluna baktı. "Annem," dedi içli içli. Parmak uçlarına yükseldi oğluna sarılmak için. Sıkıca sardı kollarını. Emirhan da boş durmadı. Eğilerek sardı annesini. Merve'nin parmak uçlarına yükselmesine gerek kaldı ve Emirhan onun boyuna indi.
Merve oğlunun saçlarını öptü. Omuzlarını, ellerini, alnını, yanaklarını... Gözleri çoktan dolmuştu. "Annem, düşeceğim," dedi dengesini kaybeden Emirhan. Dikkatlice kapıya tutundu. Merve ise güldü ve ayrıldı oğlundan. Yüzünü ellerinin arasına aldı. Emirhan, annesinin bir elini aldı ve öpüp alnına yasladı.
"Kimmiş Merve'm?" diye seslendi Çağan içeriden. Merve burnunu çekti. Emirhan ayağındaki sert postalları çıkarttı ve eve girdi. "Merve'm!" diye seslendi Çağan bir kez daha.
"Cevap verme annem," dedi Emirhan kısık sesle. Merve başını salladı. Emirhan postallarını kenara çekti ve salona doğru geldi. Çağan çatık kaşlarla yerinden kalkmış, kapıya doğru gelirken Emirhan karşısına çıktı. Elini alnına yaslayarak selam durdu. Yüzündeki çocuksu gülümseme ile baktı babasına.
"Paşam," dedi Çağan. Önce kaşları düzelti, sonra şaşkınlık uğradı ve en son sevinç kuruldu. Kahkaha attı oğlunun bu haline. "Vay yiğidim," dedi hayran bir sesle. Emirhan gülerek babasına yaklaştı. Elini öptü önce ve alnına yasladı. Ardından babasının ellerini hissetti sırtında. Bu anı bekliyordu, hemen karşılık verdi bu sarılışa.
İki kez vurdu oğlunun geniş sırtına. Bu vuruş, gururun sembolüydü. Geri çekildi. Merve arkalarında biraz daha dolan gözleriyle izledi bu sarılışı. Akan yaşı hızla sildi ve gülümsedi.
Çağan yüzüne baktı oğlunun. Hayranlık vardı o gözlerde, sevinç vardı, gurur vardı. "Aç mısın kuzum?" dedi Merve arkadan. "Ne istersin? Ne yapayım sana?"
Annesine baktı Emirhan. "Uğraşma, annem," dedi sakince. Öyle bir çocuktu ki şu an, yalnızca gülmek ve yaptığı her şeyi koşarak anne-babasına anlatmak istiyordu. Utanmasa zıplayarak kahkahalar atmak geliyordu içinden.
![](https://img.wattpad.com/cover/360633968-288-k87576.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Vatan Uğruna
Misterio / SuspensoVatanı uğruna aylarca göreve giden hayalet asker. Sevgilisini bekleyen sınıf öğretmeni. Saf ve zorlu aşkın hikayesi. Aybüke ve Barlas'ın yaşamını ikilinin ağzından dinlemeye ne dersiniz?