Bölüm 5

127 8 17
                                    

Bana hissettirdiklerini seviyorum
Sanki her şey mümkünmüş gibi
Sanki yaşamaya değermiş gibi...
Cahit Zarifoğlu

🕊️

"Üşüdün mü?" Barlas'ın vücuduna yaslamıştı bedenini Aybüke. Hava soğuktu. Eve gidiyorlardı.

Barlas, görev dönüşü Aybüke'yi okuldan almıştı. İkisi de yürüyerek geldiği için şu an bu soğukta yürüyerek eve dönüyorlardı. Barlas soğuk severdi, ama Aybüke soğuktan nefret ederdi. Yaz insanıydı.

"Biraz," dedi Aybüke, vücudunu Barlas'a daha da yaklaştırdı. "Ama hep burada duracaksam bu soğuktan daha fazlası da gelebilir." Alttan yüzüne bakmaya çalıştı. Barlas'ın bakışları da Aybüke'ye indi.

"Tapusu senin." Aybüke'nin omzundaki kolunu, sanki daha fazla yaklaşabilirmiş gibi kendine doğru çekti.

🍂

"Hoş geldiniz çocuklar," diyerek içeriye yeni gelen Aybüke ve Barlas'a gülümsedi Zümra.

"Hoş bulduk annem," diyerek, yanağına uzun bir öpücük bıraktı Barlas. Ardından elini öptü. "N'apıyorsun?"

"Babanı ekmek almaya yolladım. Yemek için sizi bekliyorduk," dedi Zümra.

"Bize söyleseydin ya anne," dedi Aybüke de odaya girdiğinde. "Niye gönderdin adamı?"

"Gitsin kızım. Ne olacak sanki?" Gülerek koltukta yerini aldı Aybüke.

"Ben bir üzerimi değiştirip geliyorum," dedi Barlas. Daha dakika bile geçmeden, üzerini değiştirmiş bir şekilde salona geri döndü.

Aynı anda evin kapısı açıldı ve Kağan içeri girdi. Salonda Aybüke ve Barlas'ı görmesi ile yüzü güldü. "Hoş geldiniz," dedi baskın sesiyle.

"Hoş bulduk, yaşlı kurt," dedi Barlas. Uzun zamandır görevde olduğu için görmemişti ailesini. Yerinden kalkıp Kağan'a doğru ilerledi. Babasının sağ elini tutup, öpmek için eğildiği sırada Kağan izin vermeyip sıkıca sarıldı. Sırtına iki kez vurdu.

Ayrıldıklarında "Ben el öpülecek kadar yaşlanmadım daha, Deli Kurt!" dedi çatık kaşlarıyla Kağan.

Asker selamı durdu Barlas. "Emredersiniz komutanım!" dedi gür bir sesle.

"Haydi haydi," diyerek ekmekleri masaya bıraktı Kağan. Dudaklarında keyif aldığının sembolü olan tebessümü vardı. "Oturun masaya yemek yiyelim. Acıktım yahu."

Aybüke gülümseyerek yerinden kalktı, Zümra ile beraber masaya ilerledi. Kağan ve Zümra yan yana, Aybüke ve Barlas yan yana olacak şekilde karşılıklı oturdular.

"Çocuklar nasıl oğlum?" dedi Kağan ilgiyle.

"Hepsi iyi," dedi ağzı dolu bir şekilde Barlas. "Aynı gevezelik, aynı boş boğazlık. Pars, benim için bir nimet şu timde."

"Aman be oğlum," diyen kınayıcı sesi araya girdi Zümra'nın. "Çocuklarla uğraşmaktan bıkmadın."

"Onlar benimle uğraşmaktan bıkmıyor ki annem. Ben ne yaptım şimdi?"

"Seninle bugün biraz gezelim, oğlum," dedi Kağan, Zümra'nın başlamasına izin vermeden. "Baba, oğul biraz vakit geçirelim."

Barlas'ın bakışları Kağan'a döndü. "Nasıl istersen baba."

🍂

Kağan ve Barlas evden çıkmıştı. Zümra ve Aybüke ise yalnız kalmıştı. Evde televizyon sesi yankılanırken, Aybüke sesli bir nefes verdi. "Anne, sana bir şey sorabilir miyim?" dedi bir anda.

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin