Bölüm 32

48 2 0
                                    

Kahverengi gözleri var
Ama gökyüzü gibi bakıyordu
Gelde sevme...
Cemal Süreya

🕊️

Sabah uyandığımda, uzunca bir süre kendime gelememiştim. Fazlasıyla uyumama rağmen, doyamadığım bir uyku vardı.

En sonunda kendime güç bulup yataktan kalktım. Öncesinde videoların olduğu belleği kutuya geri koydum.

Hızlıca üzerime bir eşofman ve kısa kollu tişört giydim. Saçımı ensemde topladım, şu an uğraşmazdım.

Odadan çıktım ve mutfağa girdim. Annem buradaydı, bulaşık yıkıyordu. Geldiğimi duyduğunda bana baktı. "Annem?" dedi sorar gibi. "Nereye sabah sabah?"

"Çok ufak bir işim var anne," dedim hemen. "Babam işe gitti mi?" diye sordum dolabı açarken. Soğuk bir su aldım ve bardağa döktüm.

"Gitti erkenden," dedi bana bakarak. Sorgulayan bakışlarını görmezden geldim.

Suyumu hemen içip, annemin yanağından öptüm. "Çıktım ben," dedim mutfaktan ayrılarak.

"Konuşacağız," dedi arkamdan bağırarak. Biliyordum zaten. Sorgu vardı.

Hemen ayakkabılarımı giydim. Evden çıktım ve hızlı adımlarla hedefime ilerledim. Bu kez şehitlik değildi gittiğim yer. Evlenme teklifi aldığım ağacın yanıydı. Gövdesine yaslanacaktım.

Hızlı hızlı geldim ağaca. Duraksadım ve gülümseyerek, bu kez küçük adımlarla yaklaştım.

Ağacın gövdesine geldim. Kocaman olmuştu. Yapraklarını etrafına yaymıştı ve büyükçe bir gölgelik alan oluşturmuştu. Gülümseyerek adımladım ağaca doğru.

Gövdesine geldiğimde, bir elim gezindi yavaşça. Pürüzlü yüzey elimi gıdıklarken, yüzümdeki gülümseme büyüdü. "Ne çok şeye şahit oldun, değil mi?" diye sordum ağaca. Evet, ağaca soru sordum.

Bu ağaç en güzel anımı görmüştü. Üstelik koskoca Çağan Yıldıran'ın kendi elleriyle diktiği bir ağaçtı. Şanslıydı vesselam.

Yavaşça bedenimi yasladım ağaca. Yere oturup ileriye baktım. Başka biri bunu yapsa deli sayılırdı belki ama ben buraya bakınca onlarca anı görüyordum. Çağan amcamdı.

Çağan amcamın elini tutuyorum. Gülümsüyor ve tuttuğum eline bakıyor. Gülümsemesi büyüyor ve derinleşiyor bu noktada. "Neden geldik buraya, amca?" diye soruyorum merak içerisinde.

"Seninle çok güzel bir şey yapacağız, benim kızım," diye cevaplıyor beni. Yanımızda kimse yok. Sadece ben ve Çağan amcam. Başka bir şey demiyorum. Seke seke yürüyorum yanında.

"Çağan amca?" diyorum bir süre sonra. Sessizliğe dayanamıyorum.

"Benim kızım?" diyor cevap olarak. Gelen cevap beni gülümsetiyor ve sevindiriyor. Bayılıyorum onun bu hitabına.

"Ne kadar kaldı?" diye soruyorum. Merakım artıyor.

"Geldik bile, kızım," diyor ve ilerideki boş yeri gösteriyor.

Boş gözlerle bakıyorum. Kırpıştırıyorum gözlerimi. Ardından amcama dönüyorum. "Burada bir şey yok ki," diyorum sade bir sesle.

"Şimdilik yok," diye cevaplıyor. Boş yere doğru ilerliyor ve elinde neden tuttuğunu bilmediğim o poşeti de yanına bırakıyor. "Burayı biz dolduracağız."

Merakla bakıyorum ona. Anlamıyorum dediklerini. "Nasıl?" diye soruyorum.

"Gel bakalım şöyle," diyor ve iyice yanına çağırıyor. Sözünü dinleyip gidiyorum. Poşeti açıyor ve içerisinden bir fidan çıkartıyor.

Vatan UğrunaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin