7 "3 Harf"

168 28 152
                                    

Bölüm şarkısı : Can You hear my heart. (Evet evet kore fanıyım.)

"Sakıncası yoksa seninle yalnız konuşmak istiyorum," diye ısrar ettim.
Lawren Potter'a baktı ondan hayır cevabı almayınca ayağa kalktı ve hızla terası terk etti..

"Ne istiyorsun?" diye sordu öfkeyle. Gözlerinde soğuk ve katı bir ifade vardı.
Onun bu sakin ama bir o kadar kötü tavrı ürkmeme neden oldu. Sözcükler ağzımdan düşündüğüm gibi sert çıkmadı.

"Buraya gelme amacın ne?" diye sordum. Bir şey olmalıydı. Açıklayamadığım bir his beni onun buraya gelmesi için büyük bir sebep olduğuna ikna etmek için uğraşıyordu.

"Amaç mı?" diye sorarken gözlerinde ki alaycı ifade alt dudağımı ısırmama sebep olmuştu.

"E.. Evet."dedim ve sert görünmeye çalışarak kaşlarımı çatmaya çalıştım.

Sesindeki öfke geri çekilmeme neden oldu. "Sen kimsin?"diye sorunca afalladım.

"Benim Olivia." dedim alt dudağımın titremesiyle. "Senin nişanlın."

Burada olmamdan ve hatta onunla konuşup soru sormamdan sıkılmıştı. Yapılacak bir sürü işi vardı ve sanki ben o büyük önemli planını engelliyor gibiydim. Bir an önce gitmemi istiyor gibiydi yüz ifadesi.

MULTİMEDYA : ALBUS SEVERUS POTTER

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

MULTİMEDYA : ALBUS SEVERUS POTTER. O iki eli milyarlarca düşünün okurlarım. Öhöm çok kasvetli.

"Sen benim hiçbir şeyim değilsin. Bir zamanlar bu bedenin kalbinde yerin olabilir ama benim için bir anlam ifade etmiyorsun." dedi gözlerimin içine derin derin bakarak. Tenimin altında bir elektriklenme kalbime doğru inmişti.

Kırıcı konuşuyordu. Ona öfkeyle baktım. "Bir zamanlar bu beden bana aşıktı. Hala aynı kalbi ve beyni taşıyorsun." dedim hızlıca. En son yaptıklarından sonra bendeki aptal cesareti de olsa pes etmek lugatımda yoktu.

"Benden ne istiyorsun?"diye sordu. Bakışları sert ve tehditkardı. Sanki yanlış bir şey söylersem o güçlü elleri boynuma dolanıp kıracak gibiydi.

"Gerçeği bilmek istiyorum," dedim."Hala aynı kalbi taşırken bana karşı kayıtsız olduğuna inanmıyorum."

"Ne olduğunu sanıyorsun? Hala senin gibi birini sevebileceği mi? '" dedi.
Sertçe söylemişti bunu.

O kadar öfkelenmiştim ki gözlerimin dolduğunu hissettim, dişlerimi sıkarak gözyaşlarımı geri göndermeye çalıştım.
Delici bir şekilde bana bakıyordu. Yüzünde buz gibi bir ifade vardı.

" Sanmak mı Potter? Ben buna inanmak istiyorum." dedim sert görünmeye çalışarak. Sonucun bir fiyasko olduğuna emindim ama bu denemeyeceğim anlamına gelmiyordu.

"Sana baktığımda ne görüyorum biliyor musun?" Çarpıcı sesi terasın boş duvarlarında bir megafon gibi yankılanıp kulaklarıma ilişince irkildim.

OLİVİA TOM RİDDLE : ÖLÜLERİN DANSI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin