10"Zihin Hırsızı "

151 26 143
                                    

Bölüm şarkısı : Billie eilish - blue

Gergin bekleyiş omuruliğimden başlayarak soğuk bir sızıntı, tenimin altında damarlarımla karışıyordu.

İğneleyici bakışlara birde şüphe tohumları ekilmişti. Herşey Aris'in ağzından çıkacak cümlelere bakıyor kaderimi belirleyecek o sözleri duymak için sabırsızlanıyordu.

Yüz ifadesini kontrol etmeye çalışsamda hiçbir şey anlayamıyordum. Bu kadar bedenin arasında kendimi yapayalnız hissediyordum.

İki ekilmiş tarlanın arasında tek başına büyümeye çalışan narin bir beyaz gül gibi.. Etrafım kalabalıktı ama şuan gözlerinde ki şüphe ve korku yüzünden çekiniyordum.

Yorgun ve huzursuzdum. Rahatsız bakışlardan kurtulmak için arkamı dönüp koşmak istiyordum ama bu sadece düşündüklerini doğrulardı.

Aris, boğazı ağrıyormuş gibi yüzünü buruşturdu. Neden doğruları söylemiyordu? Neden hala susuyor ve beni merak içinde bırakıyordu?

"Evet Mr. Aris sizi dinliyoruz." dedi Profesör Aberfotth beyaz sakalını sıvazlayarak.

Dün gece benim bilgim dışında kesinlikle olaylar yaşanmıştı. Adel, Laura ve Rory ne ara taşlaştı. Biz neden duymadık? Çok farklı bir muaammaydı bu.

Öğrenmem gereken bir sürü mesele varken şimdi ise önceliğim kendimi şu suçlamalardan aklamak olmalıydı.

"Olivia." dedi bana bakarak. Bir iki dakika gri gözlerimin içine baktı, ne düşünüyordu? Kızgın mıydı? Onu kurtaracağımı söyledim ama yapamadım. Belkide bu yüzden beni suçluyordu.

Gözlerini kapatıp açtı ve iç çekerek gönülsüzce konuştu, "Haklı onun suçu değil. Basilisk gerçek ve onun gözlerini suda ki yansımasınıda gördüm."

Rahat bir nefes aldım. Bir an kısa bir an Olivia yaptı diyeceğini düşünmüştüm.

"Duydunuz." dedim sakin bir ifadeyle gülümseyerek. "Suçsuzum."

"Duyduklarımız çok açık. Masum olduğun kanıtlandı." dedi Profesör Aberfotth. Benim gibi rahat bir nefes aldı. Buna şaşırsamda artık onu çözmenin bir anlam ifade etmediğini anlamıştım.

"Bana güvenmemenizin sebebi nedir Profesör?" dedim şaşkınlığımı
gizlemek için.

Açıkca sorduğum soru için kaşları yukarı kalktı. "Güven çok ince bir çizgidir. Bir sallantıya bakar." dedi.

"Ama yeniden onarılır. O ip kopsada ne şekli değişir ne de rengi? Hala aynı ip." dedim çenemi kaldırarak. "Ama çevremdeki herkesin acımasızca beni haksız yere suçladığını unutmayacağım." dedim sert bir ifade takınarak.

Yüzlerdeki suçlama yavaş yavaş kayboldu.

"Asla unutmayacağım" diye tekrarladım güçlükle.

"Özür dileriz Olivia." her bir yerden gelen özür cümleleri beni mutlu edemiyordu. Bir kez daha anlamıştım. Ne kadar yüzüme gülüp sevgi cümleleri saçıyor olsalarda bir yanları her zaman beni suçlayacaktı. Bir anda yerle bir edebilirlerdi seni.. Kafalarında ki profil tek bir suçlamayla düşüşe geçebilirdi. Bugün bunu öğrenmiştim.

"Profesör Basilisk tekrar doğduysa ondan nasıl korunacağız?" Bir öğrencinin sorusu tüm korkuları beraberinde getirmişti. Kalabalığın korku dolu uğultusu salonun her bir köşesini doldururken daha fazla durmak istemedim ve sessizce salondan çıktım.

Göl kenarına gidip çimenlerin üstüne oturdum. Bu kadar basit miydi herşey? Birini böyle rahatça suçlamak neden bu kadar kolaydı?

Buna alışmalı ve bundan sonra kimseye güvenmemeliydim. Her an beni suçlayacak daha kötü bir şey ortaya dökülebilirdi.

OLİVİA TOM RİDDLE : ÖLÜLERİN DANSI Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin